Irkçı Vahşilik Tetiklendi: İstanbul’da 2 Yabancı Uyruklu Çocuğa Saldırı
05 Mayıs 2022

Irkçı Vahşilik Tetiklendi: İstanbul’da 2 Yabancı Uyruklu Çocuğa Saldırı

Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

Özellikle muhalefet partilerinin oy alabilme hırsı yüzünden ırkçı söylemler kullanarak kaşıdığı sığınmacı düşmanlığı ve iktidarın da oy kaybını önlemeye ve milliyetçi oyları toplamaya yönelik açıklamaları sonrası bayramda başlayan tartışmalar şiddetin önünü açtı. Medyada bilinçli olarak yayımlanan ve dezenformasyona dayalı video ve paylaşımlar sonucu İstanbul’da Irak ve Ürdün uyruklu 2 öğrenci taksi beklerken ırkçı saldırıya maruz kaldı.

Bayramda “Sessiz İstila” adlı provokatif videonun yayınlandığı gün İstanbul Başakşehir’de taksi bekleyen 3 Arap genç saldırıya uğradı. Saldırıyı Yeni Şafak’a anlatan Irak uyruklu Avustralya vatandaşı Ahmed Amedi, “Taksi beklerken bir araba yanaştı. İçindekiler bağıra bağıra bir şeyler söyledi. Araçtan inip bize saldırdılar. Darbelerin etkisiyle bayılmışım” dedi. Ürdün vatandaşı Enes Naddaf da, saldırganların Araplara küfrederek geldiğini anlattı.

Yaşları 18’den küçük olan yabancı öğrenciler, bayram günü uğradıkları saldırının şokunu atlatamadıklarını söylerken, kendilerini darp edenlerden şikayetçi oldu. Saldırganlar Emniyet’in çalışmalarıyla dün yakalandı. Şüpheli F.İ. ve S.A.’nın yaralama ve uyuşturucu madde kullanımı suçlarından kaydı olduğu tespit edildi. Zorbalar hakkında kasten yaralama suçundan adli işlem başlatıldı. 8 ay önce ailesiyle Türkiye’ye geldiğini anlatan Irak uyruklu Avustralya vatandaşı Ahmed Amedi şunları ifade etti:

Kardeşim Ekrem ve arkadaşım Enes Naddaf’la camiden çıktık. AVM’ye gidecektik. Üstümde geleneksel kıyafetler vardı. Taksi beklerken bir araba yanaştı. İçindekiler bağıra bağıra bir şeyler söyledi. Ne dediklerini anlamadım. Araçtan inip bize saldırdılar. 2 kişi kardeşimle birlikte beni darp etti. Biri elindeki içki şişesini kırıp bizi yaralamaya çalıştı. Darbelerin etkisiyle bayılmışım. Onlar da arabalarına binip kaçmış. Kimseye zarar vermedik, bunu hak etmedik.”

Ürdün vatandaşı Enes Naddaf ise saldırganların Araplara küfrettiğini belirtti: “Araplara küfrederek üzerimize geldiler. Yanlarından kaçıp yakındaki şarküteriye sığındım. Şarküterinin sahibi saldırganların içeri girmesini engelledi. Elindeki şişeyi kırıp benim ve arkadaşlarımın üstüne gelen şahsı yanındakiler durdurdu. Çok daha kötü şeyler yaşanabilirdi. Şarküteriden çıkmadım, orada babamı bekledim ama arkadaşlarıma zarar verdiler.”

Uluslararası Mülteci Hakları Derneği, olayın takipçisi olacağını duyurdu. Dernek açıklamasında, “Hukuki süreç derneğimiz tarafından takip edilecektir” denildi.

Saldırganlar emniyetin çalışmaları sonucunda yakalanarak gözaltına alındı.

Ümit Özdağ ve Sinan Oğan’a Suç Duyurusu

Sığınmacılara yönelik düşmanlıkları ve ırkçı söylemleriyle tanınan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, eski MHP Milletvekili Sinan Oğan ve Prof. Dr. Bengi Başer hakkında suç duyurusu yolda. İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı, Göç İdaresi’nin 3 isim hakkında suç duyurusunda bulunacağını açıkladı: “Ümit Özdağ, Sinan Oğan, Bengi Beşer gibi sözüm ona akademik unvan taşıyan bazıları Türkiye’de 8-10 milyon Suriyeli olduğu yalanını yayıyor, yabancı düşmanlığı yapıyor. İnsanlık adına bunlardan utanıyorum. Haklarında Göç İdaremiz suç duyurusunda bulunacaktır.”

İktidar İle Muhalefet Arasında Oy Savaşı

Muhalefet partilerinin sığınmacılar üzerinden oy alabilmek için ırkçı söylemlerle yürüttüğü propagandalar şiddete dönüşürken, iktidar da bu söylemlere karşılık yeni projelerle cevap verip oy kaybetmemeye çalışıyor. Bilindiği üzere Türkiye’de ekonomik kriz derinleşirken sanki bu krizin sebebi sığınmacılarmış gibi açıklamalar yapılarak 2023 seçimlerine hazırlanılıyor. Tek derdi iktidar koltuğuna oturmak olan demokratik partiler bu hedeflerine ulaşmak için masum insanları hedef gösterebiliyor. Son 11 yılda 12 kez af çıkarmasına rağmen meşruiyeti olmayan Esed rejiminin çağrılarına karşılık vermeyen Suriye halkı geri dönüşe can emniyeti olmadığı için sıcak bakmıyor. ABD’nin istekleri doğrultusunda ayakta tutulan Esed rejimine ses çıkarmayan iktidar ve muhalefet ise zulümden kurtulmak için sığınanları ikinci bir zulme tabii tutuluyor.

AK Parti, sığınmacılara milyarlarca dolar harcadığını iddia ederek ekonomik krizin sorumluluğundan sıyırılmaya çalışırken, muhalefet de bu kozu değerlendirip sığınmacı düşmanlığı üzerinden iktidara yükleniyor. İktidar ise bu propaganda karşısında oy kaybına uğramaktan endişelendiği için sığınmacıları geri göndermeye yönelik yeni projeler açıklıyor ve milliyetçi oyları toplamaya çabasına girişiyor. Bayramdan önce Suriyeli Müslümanların Suriye’de bayramlaşmasını yasaklayan ve gidenleri geri almayacağını açıklayan iktidar bayramda da yeni projesini duyurdu.

Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Erdoğan, göçü sınır ötesinde tutmaya yönelik stratejilerini gönüllü geri dönüşleri teşvik edecek projelerle desteklediklerini anlatarak, şunları söylemişti:

"Briket evler bu adımlardan biriydi. Şimdi de ülkemizde misafir ettiğimiz 1 milyon Suriyeli kardeşimizin gönüllü geri dönüşünü sağlayacak yeni bir projenin hazırlıkları içindeyiz. Bu projeyi, ülkemizdeki ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle hayata geçireceğiz. Azez, Cerablus, El Bab, Tel Abyad ve Resualyn başta olmak üzere 13 ayrı bölgedeki yerel meclislerle birlikte yürüteceğimiz bu proje, bir hayli kapsamlıdır. Konuttan okul ve hastaneye kadar günlük hayatın tüm ihtiyaçları ile tarımdan sanayiye kadar kendi kendine yeterli tüm ekonomik altyapı, bu projenin içinde yer alacaktır. İnşallah Suriye'nin diğer kısımları da zaman içinde güvenli hale geldiğinde, oralarda da benzer çalışmaları yürüterek, gönüllü geri dönüşler için gereken zemini hazırlamanın gayreti içinde olacağız."

Suriyeli Müslümanların asıl sorunu zorba Esed rejimi iken, artık en ufak bahaneyle sınır dışı edilmeye, yeni projelerle geri gönderilmeye çalışılarak sorunun üstü örtülmeye devam ediliyor. Irkçı söylemler yeni şiddet olaylarına kapı aralarken yıllardır Suriyeli Müslümanlara yönelik düşmanca açıklamalar yapan, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden siyasi partiler saldırgan tutumlarını devam ettiriyor. Masumlara karşı gerçekleştirilen saldırılar, iktidar ve muhalefet arasındaki oy savaşına yönelik açıklamaların toplumdaki yansıması olarak gözlemleniyor.