Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu'nun 28 Ocak 2025 Salı günü düzenlediği "Gündem Değerlendirme" toplantısında, Hilafetin yıkılışının Hicri 104. yıl dönümü münasebetiyle önemli değerlendirme ve tespitlere yer verildi. Toplantıda ayrıca ABD Başkanı Trump'ın Suudi Arabistan ve Gazze konusundaki açıklamaları ile Bolu Kartalkaya'daki Otel Yangını hakkında değerlendirmelerde bulunuldu.
Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar, Batılı kâfir devletlerin yerli işbirlikçilerinin de yardımıyla yüzyıllardır İslam'a karşı yürüttüğü savaşın 28 Recep 1342 tarihinde Hilafetin yıkılması ile taçlandırıldığını, böylece İslam'ın kuvvetinin ve otoritesinin parçalandığını, Müslümanların kalkanının kırıldığını, bu durumun İslam ümmetinde büyük bir üzüntüye ve sarsıntıya neden olduğunu söyledi.
İngiltere'nin o dönemdeki Dışişleri Bakanı Lord Curzon'un Hilafetin yıkılmasıyla ilgili söylediği "Türkiye'ye hakikaten son verilmiştir. Bundan sonra belini doğrultamaz. Zira biz onun manevi kuvvetini mahvettik. Bu kuvvet, Hilâfet ve İslamiyet'tir." sözlerine atıf yapan Kar şöyle devam etti: "Hilafet yıkılır yıkılmaz, etrafı mübarek kılınan İsra ve Miraç toprakları, Mescid-i Aksa sahipsiz kaldı ve Yahudi varlığı İsrail tarafından işgal edildi. Gasıp Yahudi varlığı ve koşulsuz destekçisi Batı; mübarek topraklarda Müslüman kanı akıttı, ırzları çiğnedi, mukaddesatları ayaklar altına aldı, yeryüzünde fitne ve fesat çıkardı. Kan ve gözyaşı sadece Mescid-i Aksa ile de sınırlı kalmadı. Korumasız kalan beldeler tek tek işgale maruz kaldı. Keşmir, Kıbrıs, Doğu Türkistan, Çeçenistan, Bosna, Kafkasya, Afganistan, Irak, Arakan ve saymadığımız niceleri..."
İslam ümmeti, Hilafetin yıkılmasıyla Batı'nın kültürel saldırısına da maruz kaldı. Demokrasi, laiklik ve milliyetçilik gibi tağuti ve gayri İslami fikirleri Müslümanlar arasında yaydılar. İslam'ın değerlerine, Kur'an ve Sünnete, Resulullah'a saldırdılar. İslam'ın şiarı olan cihada saldırdılar. İslam'ın kadın erkek ilişkilerindeki nizamına, aile kurumuna saldırdılar. Müslümanlar arasında faizi, kumarı, içkiyi ve her türlü ahlaksızlığı yaygınlaştırdılar.
“Kafir Batı Müslümanların kalbinden İslam akidesini silemedi.”
Bütün bunlara rağmen, Batı'nın Müslümanları İslam'dan soğutamadığını ve kalplerden İslam akidesini silemediğine dikkat çeken Kar, şunları kaydetti: "Kaldırılalı 104 yıl oldu ama kâfirler bugün Hilafet'in yeniden ikamesinin endişesini ve korkusunu yaşıyorlar. Hilafet'in kurulmasını geciktirmek için var güçleri ile çalışıyorlar. Bütün imkân ve olanakları ile canları ve malları pahasına bu savaşı sürdürüyorlar. Nasıl ki Batılılar Hilafet'in yıkılması için azami derecede gayret gösterdiyse şimdi de yeniden ikamesini önlemek adına canhıraş gayret içerisindeler."
Bununla birlikte Hilafet'in ikamesi için çalışan Hizb-ut Tahrir ile mücadeleleri tam 72 yıldır devam ediyor. Arap rejimlerindeki işbirlikçi diktatör uşakları yıllardır Hizb-ut Tahrir üyelerine karşı mücadele veriyor. Saddam ve Kaddafi gibileri birçok kardeşimizi katletti, Hüsnü Mübarek, Esad ailesi ve Kral Abdullah gibileri yüzlercesini hapsetti. Pakistan, Özbekistan ve Orta Asya'daki birçok rejim binlerce hatta on binlerce Hizb-ut Tahrir üyesini kaçırdı, hapsetti, işkenceler ile katletti. Türkiye'de hakeza aynı şekilde yüzlercesi haksız ve hukuksuz şekilde tutuklandı, yargılandı ve hapse mahkûm edildi. Ancak yapılan baskı ve zulümler Hilafet davasının İslam beldelerinde yayılmasını durduramadı, Hilafet davası, Orta Doğu'dan, Orta Asya'ya, Uzak Doğu'dan Afrika'ya, Rusya'dan Kafkasya'ya hatta Avrupa, Amerika ve Kanada'ya kadar ulaştı."
“Laik, despotik ve demokratik rejimler bir bir yıkılıyor.”
Mahmut Kar, konuşmasının son kısmında "Buradan İslam ve Hilafet düşmanlarına sesleniyoruz" ifadelerini kullanarak sözlerini şöyle tamamladı: _"Bir asır önce Hilafet'in yıkılmasına karşı dik duranları astınız! Hilafet isteyenlerin sesini kısmaya çalıştınız! Hilafet'i yeniden ikame etmek isteyenleri engellemeye çalıştınız! Ama hepsi beyhude... Zira kısmaya çalıştığınız ses dalga dalga okyanusları aştı. Engellemeye çalıştığınız Hilafet düşüncesi kıtalara ulaştı. Kınayıcının kınamasından korkmadan Hilafet için çalışmayı vazife bilen ve dahası bunu kendileri için şeref sayanların sesini kısmaya kimin gücü yetebilir ki? Kim, zamanı gelmiş fikrin önünde durabilir ki?
Dolayısıyla Hilafet'in yeniden kurulmasının önündeki engeller tek tek aşılıyor. Laik, despotik ve demokratik rejimler bir bir yıkılıyor. Geçen bu 100 yıllık kara sayfadan sonra, İslam ümmeti için beyaz bir sayfa açmanın vakti gelmiştir. Dünyayı kapitalizmin zulmünden İslam'ın adaletine Hilafet ile çıkarmanın zamanı gelmiştir. İşte bu sebeple Hizb-ut Tahrir olarak tüm Müslümanları Hilafet'in ikamesi için çalışmaya davet ediyoruz. Şimdi artık çalışma vakti, şimdi artık mücadele etme vakti, şimdi artık Raşidi Hilafet'in vakti..."_
Konuşmanın tamamını toplantı videosundan izleyebilirsiniz.