Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu’nun 3 Aralık 2024 Salı günü gerçekleştirdiği "Gündem Değerlendirme" toplantısında, Suriye’deki devrim ateşinin canlanmasıyla başlayan yeni gelişmeler ve Gazze’deki katliam devam ederken Müslümanlara yapılan tutuklamalar değerlendirildi.
Toplantıda konuşan Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar, 2016 yılında ihanet sonucu Halep’in düştüğünü, Müslümanların kendi topraklarından kovulduğunu bugün de bu zafer ile yeniden Halep’in Müslümanlara ve İslam’a kazandırıldığını ifade etti.
Mahmut Kar şu ifadelerde bulundu: “Hatırlayacak olursanız, 2016’da kirli bir kumpas sonucu Halep rejime teslim edilmiş ve yüz binlerce Müslüman, yeşil otobüslere bindirilerek evlerinden sürgün edilmişti. İşte o Müslümanlar, zafer tekbirleriyle yeniden evlerine, topraklarına döndüler. Hayatta kalanlar, aileleriyle sarılıp kucaklaştılar. Halep Kalesi’nde 8 yıl sonra Tevhid bayrağı yeniden dalgalandı, Elhamdülillah.”
Allah’ın rızasını umarak yola çıkanların önünde hiçbir gücün duramayacağını ifade eden Mahmut Kar, “Kadim İslam şehri Halep’in birkaç gün içerisinde geri alınması, önemli bir gerçeği gözler önüne serdi: Müslümanlar, Allah’a tevekkül ederek cihada çıktıklarında karşılarında durabilecek bir güç yoktur. Müslümanları öldüren şey, ihanet ve basiretsizliktir. Bakınız, Rusya, İran ve Suriye rejimi, mücahitlerin karşısında duramadılar. Bu ülkelerin şu an askeri ve siyasi açıdan zayıf durumda olmaları, bu gerçeği değiştirmez.” dedi.
Mücahitleri destekler gibi görünen Türkiye’nin ABD ve İran ile nasıl işbirliği yaptığına değinen Kar, devrim fikrine nasıl darbe vurulduğunu ve Esed’in “zalim”den “sayın” olmasına geçişini şu sözlerle ifade etti “Türkiye bir taraftan muhalifleri destekler görünürken diğer taraftan ABD, Rusya ve İran ile işbirliği yaparak rejim ile normalleşmek için taşları döşüyor. Halep düştüğünde de aynı yapmıştı, Fırat Kalkanı Harekâtı ile mücahitleri terörle savaş bahanesiyle mevzilerinden çıkararak rejimin Halep’i ele geçirmesi için zemin hazırlamıştı. "Fırat Kalkanı Harekâtı’nı başından beri ABD ile planladık" diyen eski Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bu gerçeği itiraf etti. Türkiye çok daha öncesinde ABD ile "operasyonel mekanizma" ve "eğit-donat" projelerine imza atarak mücahitleri bölüp parçaladı, onları İslam nizamı fikrinden uzaklaştırarak "demokratik Suriye" fikrine hazırladı. Tüm bu çalışmaların, zalim Esed’i korumak ve onunla normalleşerek Suriye devrimini bitirmek için yapıldığı bugün ortaya çıktı. Zalim Esed, yavaş yavaş "Sayın Esed" oldu.”
Son olarak Halep’in alınmasına bütün Müslümanların elbette sevinmesi gerektiğini, ancak bu zamana kadar sahada kazanılan savaşların masada kaybedildiğine çok şahit olduğunu ifade etti ve muhlis mücahitlere bir çağrıda bulundu. “Halep’in geri alınmasına sevineceğiz; fakat yaşanmış bu gerçekleri de hiçbir zaman görmezden gelmeyeceğiz. Zira yakın tarihimiz, sahada kazanıp masada kaybettiğimiz savaşlarla doludur. Allah yolunda cihat etmek ne kadar önemliyse düşmanı tanımak ve tuzaklara karşı uyanık olmak da o kadar önemlidir. Silaha yön veren, onun doğru hedeflere karşı kullanılmasını sağlayan temel unsur, düşüncedir. Fikirsiz silah, sahiplerini tuzağa düşürüp düşmanı sevindireceği gibi basiretle kullanıldığında hidayet ve ışık olur.”
Mahmut Kar, Tekirdağ’daki Gazze standı açtıkları için tutuklanan Hizb-ut Tahrir mensubu Müslümanlar, TRT World Forum’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı protesto sebebiyle tutuklanan gençler ve Suriyeli Müslümanlara yardım gönderdikleri için gözaltına alınan 106 kişi ile ilgili de konuştu. Kar şunları söyledi:
“Müslümanlar, Filistin davasının hamisi olduğunu söyleyenlerin, Gazze’yi yalnız bırakmayacağız diyenlerin iktidar olduğu Türkiye’de Gazze standı açtıkları için tutuklanıp cezaevine konuldular.
Müslümanların Gazze ile ilgili muhasebesinden enden rahatsızlık duyuyorsunuz? Siyasi düşmanlarınızın yaptığı gibi size hakaret etmiyorlar, size küfretmiyorlar, sadece muhasebe ediyorlar. Neden dinlemiyorsunuz, neden zulmediyorsunuz?“