CHP’nin “İkinci Yüzyıla Çağrı” Vizyonu Ne Vadediyor?
05 Aralık 2022

CHP’nin “İkinci Yüzyıla Çağrı” Vizyonu Ne Vadediyor?

Köklü Değişim Medya

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Cumartesi günü İstanbul’da düzenlediği “İkinci Yüzyıla Çağrı” toplantısıyla vizyon belgesini ve kapitalist nizamın doğasına aykırı vaatlerini tek tek açıkladı.

Türkiye Cumhuriyeti’ni Batı’dan ithal ettiği nizam ve kanunlarla kuran CHP, ikinci yüzyıl için de yine Batı’dan ithal edilecek fikir, sözleşme ve kanunlarla yöneteceğini vizyon belgesinde açıkladı.

Türkiye’deki ekonomik kriz ve sorunlara dair yaklaşımını ve çözüm önerilerini kamuoyuyla paylaşan CHP, ekonomik krizlerin kaynağı kapitalist iktisat nizamı ile çare bulacağını ileri sürdü. Parlementer sistem uygulandığında bir çok ekonomik kriz yaşayan Türkiye'nin bugün başkanlık siteminde de ekonomik kriz yaşaması asıl sorunun kapitalist laik nizam olduğunu işaret etmesine rağmen CHP ve muhalefet partileri parlementer sisteme dönülünce sorunların ortadan kalkacağı vaadi ile asıl arızanın üzerini örtüyor.

Etkinlikte CHP’nin “Siyaset üstü beyin takımı” dediği 70 kişilik uzman ekibinden bazıları da toplantıda tanıtılırken, tümü açıklanmayan ekipten dört isim, salona uzaktan video yoluyla canlı olarak katılarak konuşma yaptı.

Toplantıda açılış konuşmasını, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu yaptı.

Ardından bir grup akademisyen, ABD ve Ankara’dan görüntülü olarak salona bağlanarak konuştu.

Batı’ya dönük vizyona inandırıcılık katması için Batı’dan ithal danışmanlar da uzaktan bağlantı yoluyla programa katıldı.

İlk olarak, Kılıçdaroğlu’nun “Kendisi Almanya’da Merkel'in endüstri ve sanayi teknolojileri danışmanıydı. Çin Devlet Başkanı'nın da danışmanlığını yaptı. Benim de yeni endüstriyel dönüşüm başdanışmanım” diyerek tanıttığı ABD’li ekonomist, yazar Prof. Dr. Jeremy Rifkin konuştu.

Rifkin; dünya tarihindeki ekonomik değişiklikler, iklim değişikliği, Türkiye’nin Akdeniz havzasındaki rolü, üçüncü sanayi devrimi gibi konularının yer aldığı uzun bir konuşma yaptı. Bu konuşmanın ardından Eski Merkez Bankası Baş ekonomisti, Bilkent Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hakan Kara, para politikalarını ve yine aynı üniversiteden Prof. Dr. Refet Gürkaynak ise makro politikaları ele alan sunumlar gerçekleştirdi.

ABD’deki Massachusetts Institute of Technology (MIT) öğretim üyesi, Prof. Dr. Daren Acemoğlu, Türkiye ekonomisinde 2000’li yıllarda yaşanan dönüşümü grafiklerle anlattı ve “2006’dan sonra yolsuzluğun artması, kurumların zayıflaması, eğitimdeki sorunlar, gelir eşitsizliği” gibi konulara değindi. Bahsettiği konular birinci yüzyılda ilk parti CHP’den bu yana gelen 66 hükümet döneminde yer alan sorunlar olması ve kapitalizmin temeli olan gelir eşitsizliğini yine kapitalist iktisat nizamı ile çözüm sunma tam bir paradoks olarak sunumda yer aldı.

ABD Chicago Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ufuk Akçiğit ise sanayi ve istihdam alanıyla ilgili bir konuşma yaptı.

Öztrak, Makro Ekonomik Politikaları Açıkladı

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak konuşmasında, partisinin makro ekonomik politikalarını kamuoyuna duyurdu.

Daha önce seçimler öncesi partilerin propagandalarına benzer açıklamalarda bulunan Öztrak, “yeni nesil kalkınma stratejisini” hayata geçireceklerini açıkladı. Bu tip halkın dikkatini çeken ütopik ekonomik vaatlerin içinde Tansu Çiller’in “İki Anahtar” vaadi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “3 Y ile mücadele” en akılda kalanlar. İktidara ulaşınca bu romantik ve halkın beğenisini kazanan vaatler unutulup gitmişti.

Parlatılmış ve sunuma hazırlanmış “Yeni nesil kalkınma stratejisini” dört ayak üzerine inşa ettiklerini söyleyen Öztrak bunları şöyle saydı: “Demokrasisi, kurumları ve kuralları güçlü Türkiye; üreterek zenginleşen, rekabetçi Türkiye; zenginliği adil paylaşan Türkiye; temiz ve yeşil Türkiye”.

Türkiye’yi Cumhuriyeti’ni 27 yıl boyunca tek parti olarak yöneten CHP’nin sözcüsü Öztrak, “Bize kral değil, kural gerek” diye sloganlarla süslediği stratejiyi şu hedeflerle tanıttı:

“-Cumhurbaşkanlığı makamını Çankaya Köşkü’ne taşıyacağız. -Mali kural uygulamasını başlatacağız. -Türkiye Varlık Fonu’nu tasfiye ederek, bütçe birliğini sağlayacağız. -Strateji ve Planlama Teşkilatı’nı kuracağız. -Sendikalaşmanın, örgütlü toplumun önünü açacağız. -İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe sokacağız. -Sınırlı kamu kaynaklarını, Kanal İstanbul gibi rant projeleri için kullanmayacağız. -Karbonsuzlaşma Stratejisini ve Yeşil Mutabakatı, ekolojik krizin tüm muhatapları ile beraber, toplumsal uzlaşı yoluyla oluşturacağız.”

Sömürgeci Batı’nın icat ettiği toplumu ifsat eden İstanbul Sözleşmesi’ne özellikler vurgu yapan CHP, uyum yasalarıyla zaten yürürlükte olan AK Parti’nin 2011 yılından imzaladığı sözleşme ile Batı’ya, feminist örgütlere ve eşcinsel derneklere mesaj vermiş oldu.

Böke: “Üretimi Dönüştürerek Sorunları Çözeceğiz”

Öztrak ardından kürsüye çıkan CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, yaptığı konuşmada ekonomide yaşanan birçok sorunu “üretimi dönüştürerek” çözeceklerini iddia etti.

Böke, üretimi dönüştürdüklerinde ranta dayanan ekonominin üretken yatırımlara dayanacağını ileri sürdü.

Böke, üretim dönüşümü kapsamında hayata geçirmek istedikleri hedefleri şu şekilde sıraladı:

“-Daha çok kazananın daha çok vergi ödediği, adil bir düzen kurulacak. -Üretimde yapacağımız dönüşümle verimlilik artacak ve ücretler herkes için yükselecek. -Güvenceli istihdamla sosyal adaleti sağlayacağız. -Her şeyin önüne kamu yararını koyacağız. -Tüm çalışanların kendi şahsına ait olacak kişisel eğitim hesapları olacak. -İş-Kur’un Milli Eğitim Bakanlığı ile koordinasyonlu yürüteceği ‘Danışmanını ara’ uygulamasını başlatacağız. -Kamu Ar-Ge enstitüleri kuracağız. -Tarım için model çiftlikler kuracağız. -Yeşil dönüşümü hedefleyeceğiz.”

Bu tip düzenlemelerle adil bir düzen kurulacağı daha önce de iddia edilmiş olsa da gerçek hayatta bir yansıması olmayan, pratiğe dökülemeyen bir tez olarak sadece şatafatlı süslenmiş salonlarda yankısu kalmıştı. Bu hedefler her ne kadar toplumu heyecanlandırsa da, temelde kapital sahiplerine koruyan ve vergi borçlarını affedip, halkın sırtına yükleyen kapitalist düzenin doğasına aykırı. Kapitalizmin sac ayaklarından olan faizin ve borsanın halkı sömürdüğü ve fakirliğe mahkum ettiği, altın karşılığı olamayan kağıt paranın sürekli değerini kaybederek sefaleti tabana yaydığı bir düzende çözümden ve refahtan söz etmek mümkün olmasa da partiler seçim öncesi bu tip propagandalarla oy toplamaya çalışıyor.

Böke konuşmasında ayrıca yükseköğretim ile ilgili hedeflerini de açıkladı:

“-YÖK’ü kaldıracağız. -Boğaziçi’ni ve tüm üniversitelerini hep birlikte özgürleştireceğiz. -Barış imzacı akademisyenlerini yeniden üniversitelerle buluşturacağız.”

Tamamıyla ideolojik ve eğitime bir katkı sağlamayan bu hedeflerle de farklı çevrelerden oy talep eden CHP, birinci yüzyılda laik eğitim müfredatıyla nesilleri ifsat eden, istatistiklerde başarı sıralaması yerlerde gezen laik eğitim müfredatıyla ikinci yüzyılda da devam etmeyi planlıyor.

‘Aile Destek Sigortası Kurumu”

CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo ise konuşmasında ilan edilen vizyon ile güçlü sosyal devlet ve fırsat eşitliği döneminin başladığını ileri sürdü.

Foggo, bu kapsamdaki hedeflerini şöyle sıraladı:

“-CHP’nin iktidarının ilk altı ayında Aile Destekleri Sigortası Kurumu kurulacak. -Tüm sosyal yardımlar tek bir çatı altında toplanacak. -Devlet zorda olanın ayağına gidecek. -Her aileye aile hekiminin yanı sıra sosyal hizmet uzmanı da atanacak. -En çok ihtiyaç olan bölgelerde hızla yurtlar inşa edilecek, tek bir genç arkadaşımız barınma sorunu yaşamayacak.”

Bu vaatler de azınlığın zengin çoğunluğun fakir olduğu kapitalizmin doğası gereği verilen vaatler olarak dikkat çekiyor. Baş kaldırmayacak ve sistemi ayakta tutacak kadar tokluğu hedefleyen kapitalizmin “sosyal devlet” maskesi her partinin propaganda içeriğinde yer alıyor.

**Kapanış Konuşmasında Kılıçdaroğlu, Projelerini Anlattı **

Etkinliğin sonunda yeniden söz alan Kılıçdaroğlu, bu konuşmasında projelerini, ‘Türkiye’nin ikinci yüzyılını inşa etme’ başlığı altında birleştirdiğini, bunları beş kolona ayırdığını ifade etti.

‘Endüstriyel dönüşüm’ bölümünde, “tüm Türkiye’yi kapsayacak bir üretim-ticaret-finans ağı kuracaklarını, 50 ili kapsayan sekiz bölgede, özel ekonomi bölgeleri oluşturacaklarını” ifade etti.

Bu modelde, Marmara ve Ege bölgesinden tersine göçün teşvik edileceğini söyledi.

Kılçadroğlu’nun konuşmasından başlıklar ise şöyle:

“Kalkınmayı gerçekleştirmek için, eğitimde fırsat eşitliğine, üniversitelerin bilgi üretmesine, yüksek yetenek inşasına ve bu köklü dönüşümü gerçekleştirecek nitelikli iş gücüne ihtiyaç ver. Bunu hızla hayata geçireceğiz.

Enerjide bağımsızlığımızı sağlamak, önceliğimiz olacak. Bunun iki yolu var: Birincisi temiz enerjiye yatırım yapmak. İkincisi ise özellikle Akdeniz havzasındaki avantajlı konumumuzu kullanmak.

Tarım ve hayvancılıkta Türkiye’yi bölgenin en güçlü ülkesi haline getireceğiz.

Havza bazlı planlama yapacağız, ekilmedik toprak bırakmayacağız. Hiçbir çiftçimiz asla zarar etmeyecek. Süt üreten de kazanacak, et üreten de kazanacak.”

CHP lideri konuşmasında, gerçekleştirdiği uluslararası temaslarda toplamda 5 trilyon 461 milyar dolarlık fon yöneten yatırım bankaları ve girişim sermayesi fonlarıyla verimli toplantılar yaptığını da açıkladı. Bunlar Batılı faiz lobileri olarak biliniyor. Türkiye’nin ikinci yüzyılı için bu bankalara borç ve faiz ödemeye devam edeceği ve bu şekilde kalkınma sağlanabileceği iddia ediliyor.

“İktidarımızın ilk 3 yılında, en az 100 milyar dolar doğrudan yatırım gelecek. Ben bu parayı getireceğim” diyen Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:

“Dünyanın her yerinde bağımsız çok büyük varlık fonları var. İktidarımızın ilk üç yılında, onlardan da en az 75 milyar dolar yatırım alacağız. Ayrıca yeri-yurdu, kaynağı belli, temiz ve sürdürülebilir fonlardan en az 150 milyar dolar yatırım getireceğiz. Özellikle hedefimiz Avrupa’nın ve Uzakdoğu’nun emekli fonları olacak. Norveç ve Singapur gibi.

Kirli sermayenin çaldığı 418 milyar doları, borçları olarak deftere yazdım. Bu parayı hukuk içerisinde sizden alacağım, kurtulamazsınız.”

CHP lideri konuşmasında Altılı Masa’ya da değindi ve altı lider olarak yürümeye devam edeceklerini taahhüt etti.

Kılıçdaroğlu, altılı masadaki tüm liderlerin isimlerini tek tek zikretti:

“Meral Hanım’ın partisini kurarken nasıl bir mücadele verdiğini, ben çok iyi biliyorum. Meral Hanım merttir. Temel Bey bu Altılı Masa'yı kurarken, sırtına nasıl bir yük yükleneceğini bilmiyor muydu? Biliyordu. Ama Temel Bey bilgedir ve cesurdur.

Ahmet Bey’le vatan söz konusu olduğunda bir araya gelmekten bir an bile tereddüt etmedik. Onun deneyimi ve entelektüel birikimi bize her türlü katkıyı sağlayacak. Ben Gültekin Bey’de Menderes ve Demirel’in gençliğini, onların ruhunu görüyorum. Ali Babacan’ın uygulama tecrübesini ve başarısını biliyorum, altını çiziyorum, bütün dünya da bu gerçeği biliyor”

Kılıçdaroğlu konuşmasının sonlarına doğru, “Ey dünya! Türkiye senin ucuz iş gücü alanın olmayacak. Türkiye senin mülteci kampın olmayacak. Türkiye senin çöp depolama alanın olmayacak” sözleriyle de üstü kapalı eleştirdi.

CHP lideri, “Yeni Türkiye hayalimiz için yola çıkıyoruz! Hayırlı, uğurlu olsun. Haydi arkadaşlar, başlıyoruz” sloganlarıyla konuşmasına son verdi.

Demokratik seçimlerin alışılagelmiş ve her seçim öncesi oyları toplayabilmek için düzenlenen propaganda süreçlerindeki gibi sınırsız verilen vaatlerin dağıtıldığı etkinlik olaysız sona erdi. Kapitalist iktisat nizamıyla eşit gelir dağılımı ve adil bir düzen kurma vaadi ütopik bir vaat olarak hafızalara kazındı. “İstanbul Sözleşmesi”ni uygulama vaadi CHP’nin toplumda hiisedilen ahlaki çöküntüden rahatsızlık duymadığını ortaya koyuyor.

Daha önce kurulan 66 hükümetin vaatleri gibi 67. Hükümetin kurulması için gerçekleştirilecek 2023 seçimleri öncesi de partilerin bol bol tutamayacakları sözler vereceği bir sürece girmiş olduğumuz gözlemleniyor.