Zelenski’den de mi İbret Almayacaksınız?
26 Şubat 2025

Zelenski’den de mi İbret Almayacaksınız?

Aslında, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski'ye kadar siyaset sahnesinde ibret verici birçok lider görülmüştür. Sahip oldukları iktidarlar hem kendileri hem de aileleri için trajediyle sonuçlanmış; tarihe çarpıcı örnekler bırakmışlardır. Özellikle Hilâfet’in ilgasından sonra İslâm topraklarında kurulan sömürge artığı ulus-devletlerin başındaki işbirlikçi yöneticilerin akıbetleri, ibret almak açısından çok daha öğreticidir. Ancak, son günlerde Rusya-Ukrayna Savaşı'nı sona erdirme çabalarının odak noktası olan Zelenski'yi ibretlik kılan sürece de değinmek gerekmektedir.

ABD Başkanı Trump göreve geldikten sonra, seçim vaadi olarak da kullandığı Rusya-Ukrayna Savaşı'nı durdurmak için harekete geçti. Barış görüşmeleri, Trump ile Putin arasındaki telefon görüşmesinin ardından ABD ve Rus heyetlerinin Suudi Arabistan'da toplanmasıyla fiilen başladı. Trump bu görüşmelerde, savaşın fiilen tarafı olmasına rağmen Ukrayna'yı ve savaş süresince askeri ve ekonomik açıdan en büyük destekçisi olan Avrupa'yı devre dışı bıraktı. Savaşın başlamasından barış görüşmelerine kadar Ukrayna’yı bu savaşa teşvik eden, destekleyen ve Avrupa’nın da desteklemesine onay veren ABD’nin bu tutumu Avrupa’da şok etkisi oluştururken, Zelenski’yi de köşeye sıkıştırdı.

ABD’nin barış süreci öncesindeki Ukrayna politikaları, Rusya'yı çevreleme ve kontrol altına alma planının bir parçasıydı. Böylelikle Rusya, savaş süresince yaptırımların da etkisiyle ekonomik açıdan sarsılmış oldu. Çin ile olan bağlantısı zayıfladı. Ermenistan gibi, Kafkaslar ile Batı dünyası arasında çok önemli bir bağlantı bölgesinin kontrolünü kaybetti. Baltık Denizi’ndeki mutlak hâkimiyeti, NATO’nun Finlandiya ve İsveç üzerinden genişlemesiyle azalmış oldu. Kendi arka bahçesi Eski Sovyet Cumhuriyetleri dışında sahip olduğu tek bölge olan Suriye'deki Tartus Üssü sözleşmesi de yeni Suriye yönetimi tarafından 24 Ocak 2025 tarihinde iptal edildi.

Ancak bugünkü konjonktürde ABD'nin Ukrayna’ya ve doğal olarak da Zelenski’ye ihtiyacı kalmamıştır. Bu nedenle Trump, Ukrayna-Rusya Savaşı ile ilgili sürecin adeta bütün olumsuzluklarının Zelenski’den kaynaklandığını ifade etmiş ve onun hakkında aşağılayıcı ve tehditkâr ifadeler kullanmıştır.

Bu gelişmeler ışığında ABD’nin Rusya'ya yaklaşması ve Ukrayna ile Avrupa’yı savaşı sonlandırma konusunda yok saymasını iki temel sonuca bağlayabiliriz: Birincisi, Çin’i yalnızlaştırma politikası kapsamında savaş süresince zaten ilişkilerini zayıflatmış olduğu Rusya ile bağlantısını kesmek; ikincisi ise, Avrupa’yı Rusya üzerinden sıkıştırarak kendi politikaları çerçevesinde hareket etmeye zorlamaktır.

Burada bizim meselemiz elbette ki ne Zelenski’nin içine düştüğü durum ne de Rusya’nın yeni konjonktürde ABD ile olan ilişkilerindeki düzelmedir. Biz meseleyi sadece, kimliği ve vasfı ne olursa olsun sömürgeci kâfirlerle iş tutanların, onlara güvenerek yola çıkanların akıbetleri açısından ele alıyoruz.

Çünkü İslâm beldelerinin Batı işbirlikçisi ve ümmetine ihanet eden yöneticileri, geçmişte defalarca benzer felaketleri yaşamalarına rağmen, maruz kaldıkları zilletler onlara ibret olmamıştır. Irak’ta Saddam Hüseyin, Libya’da Kaddafi, Tunus’ta Zeynel Abidin Bin Ali, Mısır’da Hüsnü Mübarek ve onlar gibi daha niceleri, yıllarca hizmetkârlığını yaptıkları efendilerinin ya doğrudan müdahalesiyle ya da gözden çıkarılarak, tehlike anında yalnız bırakılmalarıyla iktidarlarını ve hatta hayatlarını feci şekilde kaybetmişlerdir.

Onlar, devletlerarası mücadelenin büyüklüğünü kavrayamadan, bu sahnede yalnızca bir figüran olduklarını göremeden efendilerine sadakat gösterdikçe gözde kalacaklarını ve iktidarlarını sürdüreceklerini zannetmişlerdir. Oysa tarih, sömürgecilerle iş birliği yapanların eninde sonunda zillet içinde yok olup gittiklerini defalarca göstermiştir.

İşte Zelenski vakası, tam da bu durumu anlatan, konumuza ilişkin somut ve güncel bir örnektir. Çünkü bu olayda Zelenski, ne ABD’nin planlarına aykırı hareket etmiş ne de ona karşı bir itaatsizlikte bulunmuştur. Zaten içinde bulunduğu şartlar, böyle bir tutum sergilemesine imkân vermemektedir.

Onu bu zelil duruma düşüren asıl sebep, kendi iradesi dışında gelişen ve öngöremediği konjonktürel değişikliklerdir. Yani, her şey ABD’nin çıkarları ve önceliklerinin değişmesiyle şekillenmiştir. ABD, çıkarları doğrultusunda hareket ederken, tıpkı geçmişte olduğu gibi bugün de kendisine hizmet edenleri bir anda gözden çıkarabilmektedir. Zelenski’nin yaşadığı durum, bunun en güncel ve çarpıcı örneklerinden biridir.

Bu gözden düşme ve kenara atılma sürecinde Türkiye ve Suudi Arabistan aktif roller üstlenmektedir. Her iki ülke de bu süreçte ABD tarafından kendilerine biçilen rolü yerine getirmeye çalışmaktadır. Suudi Arabistan, ABD-Rusya görüşmelerine ev sahipliği yaparken, Türkiye ise tamamen dışlanan Zelenski ile teselli sürecini yönetme görevini üstlenmiştir.

Ancak durum yalnızca bundan ibaret değildir. Bu süreç, Avrupa ile ABD arasındaki derin çatlakları daha da belirginleştirmiş, aslında aralarındaki sorunların ve mücadelelerin büyüklüğünü, siyaseten en cahil olanların bile fark edebileceği bir düzeye indirmiştir.

Rusya-Ukrayna barış görüşmelerinde, İslâm beldelerinin yöneticileri, bu kez gözden çıkarma ve kenara atma sürecinin aktif unsurları olarak sahneye çıkmıştır. Bu durum, onların olayların arka planını ve dışlanma sürecinin içeriğini kavramaları açısından önemli bir fırsattır. Ancak, geçmişte benzer süreçleri tecrübe etmiş olmalarına rağmen, bu yöneticilerin bundan ders alıp almayacakları ise büyük bir soru işaretidir.

Çıkarları söz konusu olduğunda birbirlerine dahi tahammül edemeyen bu devletlerin, ezelden beri düşman oldukları İslâm'a ve Müslümanlara karşı yalnızca menfaatleri doğrultusunda tahammül gösterebileceğini anlamak zor değildir. Birbirlerine karşı bile merhametten yoksun, her türlü hile ve alçakça tavrı mubah gören bu devletlerle dostluk aramak, onlardan izzet ve şeref beklemek, hayatını onların çıkarlarına adamak tek kelimeyle ahmaklıktır.

Sömürgeci kâfirlerin işbirlikçi yöneticilere gösterdiği teveccüh, yalnızca kendilerine sağladıkları çıkarlar ölçüsündedir. Çıkarların tükendiği veya daha ağır basan farklı menfaatlerin ortaya çıktığı noktada, onlara gösterilen hürmet de itibar da bir anda yok olacak, tıpkı selefleri gibi zillet içinde siyaset sahnesinden silinip gideceklerdir. Üstelik bu işbirlikçilerin, ümmetine karşı yürüttükleri ihanet siyasetinin ahiret boyutu da dünya hayatındaki akıbetlerinden çok daha acıklı olacaktır, biiznillah!

[مَنْ كَانَ يُر۪يدُ الْعِزَّةَ فَلِلّٰهِ الْعِزَّةُ جَم۪يعًاۜ] "Kim izzet ve şeref istiyor idiyse, bilsin ki, izzet ve şerefin hepsi Allah'ındır." [Fatır Suresi 10]