Kovid 19 salgını Hz. Yusuf zamanında yaşayan Kral Aphophis’un gördüğü rüyaya ne kadar da benzemektedir.
O tarihte Mısır seküler bir yapı olan krallıkla yönetiliyordu. Bununla beraber kültür ve eğitim işlerini deruhte eden putperest ruhani bir yapı da mevcuttu. “Tapınak şövalyeleri” diye addedebileceğimiz bu yapı kaçınılmaz bir şekilde kral ve bürokrasisi ile mücadele hâlindeydi. Kaldı ki ruhani yapı ile Kraliyet arasındaki çekişme hak ve hakikat mücadelesi değil bir alan hâkimiyeti mücadelesiydi. İşte Yusuf Aleyhi’s Selam’ın kardeşlerinin ihanetine uğramış olarak satıldığı Mısır’da böyle bir yapı mevcuttu.
Böyle bir atmosferde; وَقَالَ الْمَلِكُ اِنّ۪ٓي اَرٰى سَبْعَ بَقَرَاتٍ سِمَانٍ يَأْكُلُهُنَّ سَبْعٌ عِجَافٌ وَسَبْعَ سُنْبُلَاتٍ خُضْرٍ وَاُخَرَ يَابِسَاتٍۜ يَٓا اَيُّهَا الْمَلَأُ اَفْتُون۪ي ف۪ي رُءْيَايَ اِنْ كُنْتُمْ لِلرُّءْيَا تَعْبُرُونَ “Melik, Ben rüyamda yedi semiz ineği, yedi zayıf ineğin yediğini; ayrıca yedi yeşil başak ve yedi de kuru başak görüyorum. Ey ileri gelenler! Eğer rüya yorumluyorsanız, rüyamı bana yorumlayın, dedi.” [Yusuf 43] Zira Melik Aphophis defalarca rüyasında yedi cılız inek yedi semiz ineği, yedi cılız başağın da yedi dolgun başağı yediğini görmüştü. Çok bilinmeyenli denklem gibi belirsizlik içinde belirsizlik…
“Bilge şahsiyetler” diye anılan putperest kâhinlere iş düşmüştü. Nitekim o günlerde kâhinleri ayrıcalıklı kılan da yürüttükleri rüya yorumlama faaliyetleri idi. Artık onlar bunun için vardı. Muhakkak Kral’ı çıkmazdan kurtarmalıydılar. Haber gönderilip saraya çağrıldılar. Ardından söz konusu rüya kendilerine arz edildi. Ve kendilerinden rüyayı yorumlamaları istendi. Apışıp kaldılar. Aralarında danışıp birkaç kez yorumlama teşebbüsünde bulunsalar da her defasında komik duruma düştüler. Zira onların hak ve hakikatle bir bağları yoktu ki rüyanın gerçek yorumuna ulaşabilsinler. Onlar putperest kâhinler olarak ancak saçmalamaktaydılar. Bu yüzden Kral tarafından, hak ettikleri gibi aşağılandılar.
Kaldı ki; Kral açısından durum çok ciddi idi. Bu rüyayı yakında meydana gelecek önemli olayların bir habercisi olarak görmekteydi. Lakin olacak olan neydi? Neler olacaktı? Neler olacağını bilmeden nasıl önlem alacaktı? Zira ruhani otorite ve kâhinler bu konuda aciz kalmış onu rahatlatacak makul bir yorum getirememişlerdi. Ülkesinin geleceği, yönettiği halkın sorumluluğu ve kendi geleceği bir belirsizlik ile karşı karşıya idi. Bu yüzden bir çözüm bulması gerekmekteydi. Kral içine düştüğü endişeden kurtulmalıydı. Ama nasıl?
Sarayın karşı karşıya kaldığı bu zor zamanda, Kral’ın henüz tanımadığı, Saray ehli tarafından iyi tanınan ve ancak uğradığı bir iftiradan dolayı zindana atılan Yusuf Aleyhi’s Selam hatırlanacaktı. Nitekim zindan arkadaşı yıllardır unuttuğu Yusuf Aleyhi’s Selam’ı anımsadı. Olsa olsa bu sorunu ancak o çözebilirdi. Nitekim kendi rüyasını doğru yorumlamıştı. Bunu Kral’a haber verdi. Zindana gönderilip rüyanın doğru yorumunu Yusuf Aleyhi’s Selam’dan alıp getirdiğinde Kral çoktan ikna olmuştu. Yusuf Aleyhi’s Selam Allah Celle Celalehu’dan aldığı vahiy ile rüyanın gerçek yorumunu ve gelip çatması kesin olan kıtlığı karşılamak için çözüm yolunu ortaya koymuştu. Dahasıقَالَ اجْعَلْن۪ي عَلٰى خَزَٓائِنِ الْاَرْضِۚ اِنّ۪ي حَف۪يظٌ عَل۪يمٌ “Beni ülkenin hazinelerinin başına getir. Şüphesiz ben iyi koruyucu ve iyi bilen biriyim…” [Yusuf 55] diyerek çözümü uygulama sahasına koymayı da üzerine alarak işlerin kontrolünü eline aldı. Tüm saray ehlinin sevgi ve güvenini kazandığı yıllar olmuştu. Bu fırsatı ganimet addedip Kral’ın tevhit inancını benimsemesini sağladı. Böylece Yusuf Aleyhi’s Selam Mısır’a sultan olmuştu. Sadece buğdaya ve paraya değil, eğitim ve kültüre de hükmediyordu. Sadece ekonomiyi değil siyaseti de yönetiyordu. O artık hem bir peygamber ve hem de bir yönetici idi. Mısır’ın kadim yasalarıyla değil Allah’ın kendisine vahiy ettiği yasalarla yönetiyordu.
Yusuf Aleyhi’s Selam’ın Mısır’a sultan olmasını hazmedemeyen iki kesimden birinin ırkçı/ulusalcı diğerinin putperest ruhani kesim olması şaşırtıcı değildir. Arkalarındaki halk desteğini kaybedince işbirliği içinde çeşitli komplo ve entrikalarla Yusuf Aleyhi’s Selam’ı ortadan kaldırmayı planlayıp durdular. Ancak Allah’ın izniyle Yusuf Aleyhi’s Selam onların hakkından gelmeyi başardı. En kritik bir dönemde Mısır’ı yıllarca adaletle yönetti. Ülkeyi sahil-i selamete çıkararak insanlara güven ve huzur bahşetti.
Bugün de bu küresel salgın Kral Aphophis’in rüyası gibi içerdiği belirsizliklerle karşımızda durmaktadır. Öncelikle bu salgın her nasılsa, bir uyarıcı olarak o rüyayı Kral’a gördüren Allah Celle Celalehu’nun izniyle ortaya çıkmıştır. Artı, Covid 19 her branştan tıp profesörlerinin açıklamaktan aciz kaldıkları bir yapıya sahiptir. Diğer canlılara zarar vermediği hâlde insanların ölümüne sebebiyet vermektedir. İnanılmaz derecede bulaşıcı olan bu virüs, üç-beş aya varmadan bütün dünyayı etkisi altına almıştır. Yapılan testler hastaların üçte birini tespit edememektedir. Bu salgına karşı hâlâ kesin bir tedavi ve bir aşı bulunamamıştır. Üzerinde çalışılan aşıların önünü suikast ve belirsizlikler kesmiştir. Dahası bu salgın, yönetimleri insan hayatı ve sistem arasında bir tercih yapmaya zorlamıştır. Yönetimler de insan hayatını hiçe sayarak tercihlerini sistemi kurtarmaktan yana kullanmışlardır. Buna rağmen gerçekçi bir temele dayanmayan itibari finansal hareket daralarak krizi kalıcı hâle getirmiştir.
Tıpkı Yusuf Aleyhi’s Selam’ın döneminde olduğu gibi tehdit altında olan gıda maddesi ve insan hayatıdır. Zira bugün sağlık sistemi ve ekonomik düzen küresel ölçekte tökezlemiştir. Salgının oluşturduğu bu kriz ile baş edecek durumda değildir. Nitekim on yıllardır kapitalist yönetimler, istismar ettikleri insana yakışır bir sağlık sistemini kurmamış, geçimlerini rahat bir şekilde sağlayacakları bir sahici ekonomik düzen ortaya koy/a/mamışlardır. Bu salgın hesap edemedikleri taraftan ve gelip çattığında Kral Aphophis gibi apışıp kalmışlardır. Güdümlerinde olan bütün teorisyenleri, ekonomistleri ve akademisyenleri alarma geçirdikleri hâlde hiçbir kesimden umut verici bir açıklama gelmemektedir. Aksine her kesim daha kötü bir yarın için hazırlıklı olmayı tembihlemektedir. Laik yönetimlerine tâbi olan dinî ve ruhani haham, papaz ve diyanet görevlilerinin duaları da işlerini yoluna koymaya yetmemektedir. -Deyim yerindeyse- tüm dünyada saray yöneticileri ve tapınak şövalyeleri bugün çaresiz şekilde daha kötü olan yarını beklemektedirler.
İşte tam da bu noktada zindana mahkûm olan Yusuf Aleyhi’s Selam misali tam bir asırdır hayattan el çektirilen İslâm yönetim sistemi hatırlanmalıdır. Bugün, bu küresel salgın karşısında sarsılan kapitalist devletlerin ayarttığı yerli işbirlikçiler tarafından 3 Mart 1924’te ilga edilen Hilâfet yıkıldığı yerden yeniden kurulmalıdır. Sömürgeci kâfir devletlerin İslâm ülkeleri üzerindeki tasallutlarına son verilmelidir. Böylece İslâm ümmetinin sahip olduğu servetler İslâm iktisat nizamıyla düzenlenerek, topluma güven ve huzur bahşedilmelidir. Payitaht İstanbul, Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar İslâm topraklarına kol-kanat gererek ümmeti öncelikle kapitalizmden, bir hayat tarzı olarak dayattığı liberalizmden ve ardından bu amansız salgından kurtarmalıdır!
Evet, Yusuf Aleyhi’s Selam’ın zindan arkadaşı misali haykırıyoruz!
Ve dahi hatırlatıyoruz!
Bundan 99 yıl önce hayattan el çektirilen İslâm şeriatı, dünyayı içine düştüğü bu kapitalizm çıkmazından ve Covid 19’un açığa çıkardığı çaresizlikten kurtarmaya muktedirdir.
Ey vicdanları körelmemiş yöneticiler!
Sizi esas çaresiz kılan koronavirüs değil içine saplanıp kaldığınız kapitalist sistemdir. Esas salgın dünyayı gasp eden küresel sömürü düzenidir.
Koronavirüs yalnızca uyarıcı bir mesajdır. Küresel sömürü sisteminin hesaplarını altüst eden bir hackerdir. Kralın çıplak olduğunu haykıran masum çocuktur. Yeni bir dünya düzeni kurmanın zamanının geldiğini haber veren bir işaret fişeğidir.
Evet, bu Covid 19’un zulmünü ve aczini deşifre ettiği kapitalist sistem yedi cılız inek misali yüz yılımızı heder etmiştir. Kuşku yoktur ki yedi yeşil başak ahir zaman peygamberi Muhammed Mustafa’ya inen İslâm’dır.
Ey hakikatin peşinden koşan bilge şahsiyetler!
Ey elinde güç ve kuvvet bulunan adam gibi adamlar!
Ey kanaat önderleri!
Yusuf Aleyhi’s Selam misali iftiraya uğrayarak ilga edilen Râşidî Hilâfet sistemi, dünyayı pençesine düştüğü küresel sömürü düzeninden kurtarabilecek yegâne güçtür.
İçinizde Yusuf Aleyhi’s Selam’ı yönetime getiren Kral Aphophis gibi, Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in getirdiği İslâm’ı yönetime taşımak için nusret verecek adam gibi adamlar yok mu? Mısır’ın hazinelerinin anahtarlarını Yusuf Aleyhi’s Selam’a teslim ettiği gibi İstanbul, Biladu’ş Şam ve Hicaz’ın mazbatasını İslâm ile yönetecek raşid bir halifeye teslim etsin.
Böylece II. Râşidî Hilâfet Devleti Payitaht İstanbul’dan yedi kıtaya nizam versin. II. cahiliyeyi ortadan kaldırarak asrısaadeti kaldığı yerden kıyamete dek sürdürsün!
لِمِثْلِ هٰذَا فَلْيَعْمَلِ الْعَامِلُونَ
“Yarışanlar işte bunun için yarışsınlar.” [Mutaffifîn 26]