Yöneticilere Nasihat
13 Nisan 2023

Yöneticilere Nasihat

Evet Ramazan nasihat zamanıdır. Kendi nefislerimize ve birbirimize nasihat etmemiz gerektiği gibi, öncelikli nasihat edeceğimiz kesimlerin başında da yöneticiler gelir.

Neden? Çünkü toplumda yayılan, marufun ya da münkerlerin kaynağı yönetimdir. İnsanlar arasındaki ilişkileri düzenleyen, bu düzenleme için kanun, hüküm ve nizamlar belirleyen yönetimdir. Yönetim bozuk olursa yani hükümler, kanunlar ve ilişkiler bozuksa, toplumda fasit ve bozuk olur. Zira yöneticiler ve yönetim siyaseti, toplumun yapısını teşkil eder. Sosyal ilişkileri tanzim eder. Bu tanzimdeki bozukluk ve yönetime ait hükümlerin İslam dışı hükümler olması, toplumunda çarpık, bozuk ve İslam dışı olması sonucunu doğurur.

Bundan dolayı da yönetime ve yöneticilere yönelik nasihat, marufu emretmek ve münkerden nehyetmek en önemli nasihat türlerindendir. Yöneticileri muhasebe etmek, onların siyasi amellerini takip ederek İslam’a muhalif her hususta onlara emri bil maruf ve nehyi anil münkerde bulunmak başta alimler olmak üzere ümmetin üzerinde bir vacibiyettir.

Eğer yöneticiler İslam ile hükmetmiyor, İslami bir hayatı başlatacak çalışmalar yapmıyor, fısk, fücur ve fesat içeren nizamlarla yönetiyorsa, alimlerde bu yöneticileri muhasebe etmiyor, İslam ile hükmetmeleri için yöneticilere nasihatler yapmıyorsa, aksine onları destekliyor ve alkışlıyorsa, işte o zaman toplum felakete doğru sürüklenir. Zira İnsanların ve toplumun ıslahı ve fesadı, öncelikle yöneticiler ve alimlerin ıslahına ya da fesadına bağlıdır.

Keza yine İslâm, yöneticilerini muhasebe ve onlara nasihat hususunda tüm Müslümanlara ’da sorumluluk yüklemiştir. İslam ümmeti için bu ameli farz kılmıştır. Bu farzın yerine getirilmesi için Müslümanlar içinden bir kitle meydana getirilmesini ve bu kitle ile birlikte siyasi çalışmalar yapılmasını kesin bir şekilde talep etmiştir.

Rabbimiz Ali İmran suresinde şöyle buyurmuştur: وَلْتَكُنْ مِنْكُمْ أُمَّةٌ يَدْعُونَ إِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنْ الْمُنْكَرِ وَأُوْلَئِكَ هُمْ الْمُفْلِحُونَ “Hayra yani İslâm’a davet eden, marufu emreden ve münkerden nehyeden sizden bir kitle bir topluluk bulunsun. İşte felaha kavuşanlar bunlardır.” (Ali İmran 104)

Bu kitlenin işi, davet ve davet amelleri olacaktır. Yöneticileri, münkerlerinden dolayı muhasebe edecektir. Sadece fertlere değil yöneticilere de marufu emredip münkerden nehyedecektir. Onlara sürekli nasihat edecektir.

Peki yöneticilere nasihat nasıl olması gerekir? Yapılacak nasihatin yöntemi, aslında nasihat kelimesinin manasında mevcuttur. Zira nasihat kelimesi Arapça ‘da ki en veciz kelimelerden birisidir. Büyük dil ve tefsir alimi Ragıp el isfehani bu kelimenin kökenini izah ederken, bu kelimede hem ihlas hem ihkam manası vardır der. Zira nasihat kelimesinin Arapça ‘da iki temel anlamı vardır. Birincisi balı, bal mumundan ayırarak saflaştırmaktır. Böylece balı halis hale getirmektir. İşte buradan ihlas ve samimiyet manası çıkartılmıştır. Diğeri ise iple, yırtılan bir şeyi dikmektir. Sökülen, yırtılan, bozulan bir şeyi onarma, onu sağlam ve muhkem hale getirme manası vardır ki buradan da ihkam manası çıkarılmıştır.

İşte bu iki hususu yani samimiyet ve yanlışı düzeltme hususunu içeren öğüte nasihat denilir. Ve nasihat peygamberlerin amellerindendir. Birçok ayeti kerimede Rabbimiz, Resullerin “Nasihun” yani nasihat ediciler olduğunu ifade eder.

أُبَلِّغُكُمْ رِسَالاتِ رَبِّي وَأَنَاْ لَكُمْ نَاصِحٌ أَمِينٌ "Rabbimin mesajlarını size tebliğ ediyorum. Ve ben sizin için güvenilir bir nasihatçiyim." (Araf 68)

Öyle ise yapacağımız nasihatte bu iki hususun mutlaka bulunması gerekir. Yani nasihatte ihlas ve samimiyet olması gerektiği gibi, bir işi muhkem ve sağlam hale getirmekte vardır. İşte yöneticilere nasihat bu yöntemle yapılır.

Öncelikle nasihatin sadece Allah için, ihlas ve samimiyetle yapılması gerekir. Ve yine münkerin ortadan kalkması, işlerin doğrulması, haramların ortadan kalkması ve farzların yerine getirilmesi, dolayısıyla da toplumun yapısı ve yöneticilerin vakıası, muhkem ve sağlam hale gelmesi kastıyla ve bu hale gelene kadar sürdürülür. Asla yöneticilere haram olan işlerde destek ve yardımcı olunmaz. Onlara dalkavukluk yapılmaz. Hassaten alimler için, korku ve benzeri gerekçelerle asla bu nasihatten vazgeçmek caiz değildir. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem lüzum hissedildiğinde yöneticileri muhasebe eden ve onların kötülüklerini yüzlerine çarpan âlimlerin şehitler zümresinden olduklarını müjdeledi. Hatta şehitlerin efendisi olarak vasfetti.

Bu konuda Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: سَيِّدُ الشُّهَدَاءِ حَمْزَةُ بْنُ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ وَرَجُلٌ قَالَ إِلَى إِمَامٍ جَائِرٍ فَأَمَرَهُ وَنَهَاهُ فَقَتَلَهُ “Şehitlerin efendisi Hamza b. Ebu Talib ve zalim sultana karşı çıkıp ona marufu emredip kötülükten sakındırarak öldürülendir.” (Hâkim)

Ve yine şöyle buyurmuştur: أَفْضَلَ الْجِهَادِ كَلِمَةُ حَقٍّ عِنْدَ سُلْطَانٍ جَائِرٍ “Cihadın en faziletlisi zalim sultan karşısında hak söz söylemektir.” (İbni Mace)

Velhasıl başta alimler olmak üzere tüm Müslümanlar için yöneticilere nasihat en faziletli amellerden ve terk edilmesi büyük bir cürüm olan farzlardandır. Başta alimler olmak üzere İslam ümmeti çeşitli gerekçelerle bu muhasebeyi ve nasihati terk ettiği için, maalesef toplumda bozulma her geçen gün artmaktadır. Münkerler yayılmakta ve bu hal normalleşmektedir.

Aynı şekilde emri bil maruf ve nehyi anil münkerlerin ve nasihatlerin terk edilmesi musibet ve belaların umumi bir hal almasına sebep olur. Zira Allah Rasulü şöyle buyurmaktadır:

وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَتَأْمُرُنَّ بِالْمَعْرُوفِ وَلَتَنْهَوُنَّ عَنِ الْمُنْكَرِ أَوْ لَيُوشِكَنَّ اللَّهُ أَنْ يَبْعَثَ عَلَيْكُمْ عِقَابًا مِنْهُ ثُمَّ تَدْعُونَهُ فَلا يُسْتَجَابُ لَكُمْ “Canımı elinde tutan Allah’a yemin olsun ki ya marufu emreder ve münkerden alıkoyarsınız ya da Allah kendi katından size bir azap gönderir de ona dua edersiniz fakat dualarınız kabul olmaz.” (Tirmizi)

إِنَّ النَّاس إِذا رَأَوُا الظَّالِمَ فَلَم يَأْخُذُوا عَلَى يَدَيه أَوشَكَ أَنْ يَعُمَّهُمُ اللهُ بِعِقَابٍ مِنْهُ “Şüphesiz ki insanlar zâlimi görüp de onun zulmüne engel olmazlarsa, Allah’ın kendi katından göndereceği bir azabı hepsine umumileştirmesi yakındır.” (İbni Mace)

Öyleyse gelin bir nasihat zamanı olan bu Ramazan ayından başlamak üzere hem kendi nefislerimize hem birbirimize hem de özellikle yöneticilere nasihatlerimizi artıralım. Zalimlerin zulümlerine elimizden geldiğince mâni olalım. “Din nasihattir” hadisini kendimize şiar edinelim ve İslami hayatı yeniden başlatmak için harekete geçelim.

Serdar Yılmaz

#RamazanNasihatZamanı