Yine İnsan Haklarını Koruyamadılar!
25 Mart 2016

Yine İnsan Haklarını Koruyamadılar!

İnsan haklarını koruması için yapılan uluslararası antlaşmalara göre “Devletler korunmakta olan hakların ihlali hâlinde insanlara haklarını aramak üzere etkin bir şekilde işleyen bağımsız ve tarafsız yargı yollarını sağlamak zorundadırlar.”

21. yüzyılda “iç hukuk” ve “dış hukuk” yollarının tükendiği bir dünyada insanlık suçunda tutuklu kaldık. Yüksek ideallerimizden çalındı. Kimselere anlatamadık hırsızın işgalini! Eşkâlini verdik ama kimse kabullenmek istemedi gerçekleri!

Yüzyıllarca insanca yönettik insanlığı, hiç yaşatmadık I. ve II. Dünya savaşlarını, soykırımları, mülteci krizlerini, her türlü ırk ayrımını, nükleer saldırıları, kadınların, çocukların ve özürlülerin haklarını çiğnetmedik hiç bir diktatöre, postala ve hiç bir teröriste…

Hâlbuki insanı korumak için uygar devletler birçok konvansiyon yaptı. “1948 Jenosit Konvansiyonu”, “1966 Her Türlü Irk Ayrımının Yasaklanmasına Dair Uluslararası Konvansiyon”, “1966 Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Konvansiyonu”, “1966 Uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Konvansiyonu”, “1979 Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yasaklanmasına Dair Konvansiyon”, “1989 Çocuk Haklarına Dair Konvansiyon”, “1989 İşkence ve diğer İnsanlık Dışı Muamelelere Karşı Konvansiyon” vs...

Bütün yaptıkları uygar ulus devletlerin insanların haklarını koruma yükünü konvansiyonların yüklenmesiydi.

Ayrıca antlaşmalar karşısında ulus devletler uygun davranıp davranmadıklarını denetlemek için Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna rapor eden izleme Komiteleri kurdular. (BM İnsan Hakları Komitesi, Irk Ayrımcılığını Önleme Komitesi, İşkenceyi Önleme Komitesi vb.)

Ama yaptıkları bunca anlaşma, kurmuş oldukları bunca uluslararası örgüt vb. İnsanlığın hakkını kapitalist devletlerin şerrinden koruyamadı!

Yüzyıllar boyunca insanoğluna rahmet olan İslam Devleti’nin arşivlerinden ulus devletlerine kopyala yapıştır yaptıkları herkesin dil, din, ırk, akide, mezhep gibi ölçütlere dayalı ayrımcılığa uğramadan adaletten yararlanması imitasyonlarının hiçbirisi insanlığımızı temizlemeye yetmedi!

Peki, o çokça övündükleri teknolojileri ya o insanlığın “deneme-yanılma yöntemi” ile ulaştığı en yetkin yönetim modelleri “demokrasi” insanlığı İslam Devleti’nin beyyinat hükümleri ve devletlerarası hukuku kadar koruya bildi mi? İnsanlık adına “iç hukuk” ve “dış hukuk” yollarının tükendiğine hiç şahit oldunuz mu?

İslam ümmeti Hilafet Devleti ile yüzyıllar boyunca dünyada gerçek anlamda insan haklarının koruyucusu şahit ümmet olma misyonunu hakkı ile gerçekleşmiştir. Hilafet Devleti sadece iç hukukunun haricinde dış hukuk hususunda diğer devletlere hukuk tesis etmiş ve adaleti sağlamıştır.

Bizler, zulme duyarsız kalmayan, zalimin yanında yer alamayan bir ümmetin mensuplarıyız. Fakat bugün İslami bir devletimizin olmamasını fırsat bilen Özbekistan’daki Rus yanlısı Kerimov’un rejiminin Müslüman kardeşlerimize uyguladığı baskı ve kötü muameleleri ayyuka çıktı. Af Örgütü’nün raporunda “Yaşanan işkenceler en deneyimli insan hakları aktivistlerini ve hukukçuları dahi dehşete düşürüyor.” denmektedir.

Peki bugün Cuma hutbesinde “Hak ve Hakikat” vaazı veren ve dinleyen yetkililer: “Mümin, Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizliğe sessiz de kalamaz. Zulme duyarsız olamaz. Zalimin yanında yer alamaz. Çünkü mümin, Peygamberimizin tarif ettiği gibi, insanların elinden ve dilinden emin oldukları, canları ve mallarını kendisine karşı güvende bildikleri kişidir.” sözlerini duyduktan sonra Rus yanlısı Kerimov rejimi karşısında hala kâfir devletlerin insan haklarını korumakta aciz kaldıkları konvansiyonlara mı sarılacaksınız?

Yoksa bu mübarek Cuma günü “amin” dediğini “Allah’ım! Hakk’ı hak bilip Hakk’a uymayı, bâtılı bâtıl bilip bâtıldan kaçınmayı bizlere nasip eyle.” duası ile gerçek bir Hilafet Devleti’nin kurulmasına destek olup, zalimlerin ve zalimliklerinin kökünü mü kazıyacaksınız!?

AF ÖRGÜTÜ'NDEN ÖZBEKİSTAN RAPORU: ‘DEHŞETE DÜŞTÜK’