Türkiye toplumuna mâl olmuş bir İslâm hukukçusu olan Prof. Dr. Hayrettin Karaman’ın “İnsanların kendi aralarında anlaşarak şeriat kurallarını uygulamalarına engel yok” mesajını dile getirdiği “Beklentilerde ölçülü olmak” başlıklı bugünkü yazısı baştan sona talihsizliktir. Hemen ifade etmiş olayım ki bu yazı, Sayın Karaman’ın demokratik laik düzeni ve dolaysıyla mevcut iktidarı destekler mahiyette kaleme aldığı “talihsiz” yazıların ilki değildir. Umulur ki bu son olur…
“Devletten ve iktidardan neler beklenmelidir?” sorusunu soran ve buna kendince cevap veren Karaman, makalesinin ilerleyen kısmında şu sözlere yer verdi: “…Bundan önceki birçok iktidar döneminde İslâmî kesimin ayaklarında maddi ve manevi hareketlerini engelleyen bağlar, bukağılar, prangalar vardı. Bu iktidar bunları teker teker çözdü, şimdi iyi Müslümanlar olabilmek için maddi ve manevî neye ihtiyacımız var ise mevcuttur. İnsanların kendi aralarında anlaşarak -ceza alanı hariç- birçok alanda ve ilişkide şeriat kurallarını uygulamalarına da engel yoktur.”
“İyi Müslümanlar olabilmek için maddi ve manevî neye ihtiyacımız var ise mevcuttur” cümlesi, en hafif tabirle feraset fakirliğinden kaynaklı olarak söylenmiş sözler olarak değerlendirilebilir. Bu sözün doğruluğunun ispatı için âlim ya da çok bilen olmak zorunluluğu söz konusu değildir. Çünkü bu sözün yanlışlığının delili bizatihi vakanın kendisidir. Hepimizin de bildiği üzere hakkıyla Müslümanlık ancak Rabbimizin razı olduğu hükümlerin hayatımızda yaşanmasıyla mümkündür. Peki, o vakit sormak isterim:
•Allah’ın kat’i surette haram kıldığı zina mevcut iktidar tarafından meşru olmaktan çıkarılıp Allah’ın hükmü gereği haram kılındı da bizim mi haberimiz yok?
•Ya da faiz esaslı iktisat siyasetinden vazgeçilip İslâm’ın iktisat siyaseti uygulanmaya başlandı da bizim mi haberimiz yok?
•Milyarlarca litre içki tüketilen bu beldede içki yasaklandı da biz mi işitmedik?
•Artık yaşadığımız topraklarda harama dair ne varsa uygulanması, yaşanması ve kullanımı yasaklandı da biz mi duymadık?
•Allah’ın razı olduğu İslâm nizamı kâmilen uygulanıyor da biz mi görmüyoruz?
Allah’ın razı olduğu bir Müslüman olabilmek için Allah’ın hükümlerinin hayatımızda olmasına ihtiyacımız vardır. Sayın Karaman, durum sizin iddia ettiğiniz gibi değil! Bilakis iyi bir Müslüman olabilmek için ihtiyacımız olan İslâm nizamı hayatımızda yok maalesef…
Alenen mevcut iktidarın desteklenmesi gerektiğini söyleyen Karaman’ın bu sözleri asla şer’î bir esasa temellenmemektedir. İslâmi dayanağından yoksundur. Hâlbuki İslâm bize “günahta yardımlaşmayı ve ona destek vermeyi” yasaklamıştır. Yine Şeriat bize, itaati ancak “marufta” meşru görmüş isyana, günaha itaati de nehy etmiştir. Hâl böyleyken nasıl olur da iliklerimize kadar günah ve fücur zerk eden demokratik laik iktidarın, Müslümanlar namına iyi işler yaptığı ve desteği hak ettiği iddia edilebilir; dahası, savunulabilir…
Hiç kimse ama hiç kimse, bizim masiyete ve günaha itaat etmemizi beklemesin!
Sorarım: kumara, fuhşa ve her türlü münkere yol veren iktidarı mı destekleyeceğiz? Yani haramı yaygınlaştıran nizamın bekçilerini mi savunacağız?
Vallahi bu asla olmayacak!
Ayrıca Karaman yazısında; “peki devletten ve iktidardan ne beklenebilir?” diye sormuş buna cevaben de, “Herkese ve her kesime yolunda yürüyebilmeleri için gerekli hak ve hürriyeti vermesi beklenebilir.” demiş.
Evet, zaten dediğiniz gibi de oluyor Sayın Karaman!
Müslümanca yaşanabilir dediğiniz bu topraklarda LGBT’lilere istedikleri hak ve özgürlükler fazlasıyla veriliyor. İstedikleri gibi yürüyüşler ve evlilikler yapabiliyorlar.
Ancak buna karşın billboardlara ayetler dahi yazılamıyor! Şer’an reşit olan ve ailenin de izniyle anlı şanlı düğün yaparak meşru bir şekilde evlenen erkekler, sırf imam (şer’î) nikâhı kıyarak evlendikleri için cezaevlerine atılıyor, çocuğundan ve eşinden koparılıyorlar. Bunun yanında zina edenlerin önü açılıyor, her türlü imkân da sağlanıyor. Bilmem farkında mısınız ama artık fuhuş özel mekânlarda değil, iddia ettiğiniz hak ve hürriyetlerden cesaretle alenen sokaklarda yapılıyor, Sayın Karaman!
Ayrıca “Beklentilerde ölçülü olmak” derken, neyi kast ediyorsunuz? Yoksa Allah Teâlâ’nın ayet-i kerimesinde buyurduğu gibi Kitabın bir kısmını almayı diğer kısmını inkar etmeyi mi? Sayın Karaman! Müslümanlara laiklerin dikte etmeye çalıştığı bir İslâmî yaşam mı öneriyorsunuz, bir âlim olarak? Öyle demiyor ve istemiyor muydu zaten laikler: “Bizim sizin namazınızla ibadetinizle bir problemimiz yok yeter ki hüküm ayetleri uygulanmasın!” Heyhat! Neye çağırdığınızın farkında mısınız?
Sayın Karaman! fiilî vakayı beklentilerimizle ve arzuladıklarımızla örtüştürmek ve buna teşvik etmek yerine hayallerimizi ve beklentilerimizi fiilî vakaya uydurmamızı mı istiyorsunuz? Artık Müslümanların beklentilerine de mi ket vuruyorsunuz?
Sayın Karaman ve diğer âlimler!
Hâlâ haykırmayacak mısınız, demokrasinin hakiki yüzünü? Hâlâ anlatmayacak mısınız Müslümanlara, yaşananların demokrasinin acı meyvelerinden kaynaklı olduğunu? Hâlâ mugalata yapmaya devam mı edeceksiniz? Hak ile batılı karıştırmaktan vazgeçmeyecek misiniz? Müslümanlar sizden hakkı duymak ister… Bu ümmet sizden, gerçekleri korkusuzca anlatmanızı ister.
Haykırın korkusuzca, bütün bu rezil hayatın tek müsebbibinin yüzyılın en büyük fitnesi olan “Demokrasi” olduğunu! Ama bununla da kalmayın alternatif bir çözüm ortaya koyun; Allah’ın razı olduğu/olacağı bir çözüm! Ümmeti karanlık girdaptan çıkartacak bir çözüm! Ümmeti eski izzetine ve liderliğine taşıyacak bir çözüm! Zalimlerin uykularını kaçıracak bir çözüm! Kâfirlere yürek acısı olacak bir çözüm!
İşte o çözüm; Rasulullah’ın metodu üzere kurulacak olan Râşidî Hilâfet’tir!
Size son olarak diyorum ki: ya hakkı konuşun ya da susun!