SURİYELİ KARDEŞİMİZLE SOHBET
02 Eylül 2013

SURİYELİ KARDEŞİMİZLE SOHBET

Öncelikle gerek Suriye’de gerekse Mısır’da ve sair İslâm Beldelerinde zalimlerin zulmüne duçar kalan ve şehid olan kardeşlerimize Allah Rahmetiyle muamele buyursun.

Mısır darbesi ve ardından gerçekleşen katliamın gölgesinde kalan Suriye konusu kimyasal silah kullanımının ardından tekrar hareketlendi ve ziyadesiyle gündem oldu. Hem de ne hareketlilik. Öyle ki ABD ve yandaşları/müttefikleri Suriye’ye operasyonu konuşur ve bunun için gözle görülür hazırlık yapar oldu.

Son günlerde görsel veyahut yazılı basında sadece ve sadece Suriye ve gerçekleşen akıl almaz hunharca katliamlar konuşuluyor. Suriye’de, ABD Başkanı Obama’nın “kırmızıçizgimizdir” dediği kimyasal silah kullanımının ardından Suriye’ye müdahale planı hayata geçirilmek(?) üzere ciddi bir diplomasi ivmesi kazandığını söyleyebiliriz. Bilindiği üzere ABD’nin ve yardakçılarının/yandaşlarının Suriye konusunda hayata geçirmek istedikleri onlarca plan işlememiş, tarih sayfalarına bi-iznillah fiyasko olarak geçmiştir. Ne Hassam Hitto’lar ne Muaz el-Hatipler ve nice planlar… Hepsi ama hepsi Müslümanların basireti ile uygulamaya geçmeden hezimete uğramıştır.

- Suriye demokrasi istemiyor!

- Suriye Laiklik istemiyor!

- Suriye Kapitalizmi de istemiyor!

Suriye mevcut Esed nizamının yerle bir edilmesini ve onun yerine de İslâm’ın hakim olmasını istiyor. Bu arzu/ istek ve bu uğurda Suriyeli Müslümanların verdiği hayati mücadele kafirleri ziyadesiyle korkutuyor ve eminim uykularını dahi kaçırıyordur.

Tabi ABD’nin Suriye’ye müdahalesi, ABD’nin de en son istekleri arasında olarak görmek durumundayız. ABD’nin Suriye’ye askeri müdahaleyi geciktirmesi ayrı bir araştırma ve makale konusu. Oralara girmek istemiyorum.

Esas gelmek istediğim nokta, Suriye konusu her yönüyle KöklüDeğişim olarak bizlerin hep daim gündeminde olmuştur. Mazlumun yanı başında zalimin dimdik karşısında durmayı kendine vazife edinin bizler yine en son gelişen Suriye’deki olaylar üzerine Ankara Hacı Bayram cami ’inde gıyabi cenaze namazı ve bir de basın açıklaması düzenledik. Kısacası bizler yine Müslüman kardeşlerimizin yanında olduğumuzu herkese haykırdık.

Gelişen bu katliamlarla birlikte Suriye ile alakalı her şey bizim elimiz kulağımız ve azalarımız gibi oldu. Biz nerde Suriye ve kardeşlerimiz orada, Suriye nerede biz orada…

İşte tam bu gündem yoğunluğunun yaşandığı şu günlerde hafta başında Konya’ya Suriye’den kalabalık toplulukların intikal ettiği haberini aldık bir vesile ile… Kardeş olmanın gereği ben ve dergimiz yazarlarından Murat Savaş ile birlikte Suriyeli kardeşlerimizin kaldığı bölgeye(aslında bir park meydanı) gittik. İşin doğrusu orada çoklarca aile ve Suriyeli görmedik. Dediğim gibi açık bir park alanı ve bir aile… Niyetim söyleşimizi röportaj formatında aktarmaktan öte bir söyleşi şeklinde aktarmaktır.

Mustafa adında Suriyeli kardeşimize ilk önce kendimizi tanıttıktan sonra bizleri kısıtlı imkanlarına rağmen minder tarzı bir şeyin üzerinde ağırlamaya çalıştı. Kardeşimiz Humus’tan geldiğini ifade etti. Mustafa, Humus’tan ayrılalı henüz bir hafta dahi olmamıştı.

İlk önce Şanlıurfa’ya ardından Gaziantep’e ve oradan da Konya intikal etmişler. Esas bizi kardeşlerimizin halet-ruhiyesi ilgilendirdiği gibi Suriye’deki vakıa da bizler açısından merak konusuydu. Ve sormaya başladık: Suriye’de durumlar nasıl?

Bize ilk önce cevap vermeden ailesini göstererek zımnen cevap vermiş oldu görmüyor musunuz der gibi… Sorduk pek tabi kimdi onlar diye. Dedi ki hanımım çocuklarım, ablam ve onun çocukları. Mustafa kardeşimiz daha kısa bir süre önce hem babası hem de eniştesinin Esesd ordusunun bir bombalı saldırısında şehid olduklarını ifade etti. Basında görmekten çok farklıymış birilerinden birilerin kolayca katledildiğini duymak… Devam ettik sormaya; Sizce halk Suriye’de ne istiyor? Yani bu mücadele ne diye? Evelemeden tek bir cevap; Suriye’de Müslümanlar Nizamın ıskatını ve yerine İslâm’ın hakim olmasını istiyor. Belki bizim açımızdan olayların canlı şahidinden duyduğumuz bu cümleler son zamanlarda aldığımız en güzel haberdi. Halk İslâmı istiyordu… Kardeşimizden birazda orada faal çalışan cemaatlerden ve hareketlerden bahsetmesini istedik. Bizlere Hizb -ut Tahriri tanıdığını söyledi. Ve merak ettik sorduk Ne yapıyordu Hizb- ut Tahrir orada? Öncelikle şöyle başladı cevaben; Allah Hizb ut Tahrir’in gençlerini ve çalışmalarını muvaffak kılsın. Hizb -ut Tahrir’in hedefinin çok kıymetli bir hedef olduğunu söyleyerek Hilafetten bahsetti. Ve şu cümleleri ilave etti; Müslümanlar için ve özelde Suriye için tek kurtuluş yolu Hilâfeti ikame etmektir. Müslümanlar ancak değerlerine Hilâfetle sahip çıkabilir.

Mustafa kardeşimizle hakikat dolu söyleşimizin ardından birbirilerimize hayır dua ederek ayrıldık. Pek tabi bizler zaten en başından beri Kafir ABD’nin ve yandaşlarının Suriye için bu kadar özenli olmalarının temelinde kurulması an meselesi olan İslâm Hilâfet Devleti’nin yattığını biliyorduk.

Ama bunları bizzat duymuş olmak Suriye’de işlerin hiçte ABD ve Batı’nın istediği gibi gitmediğini tescil ettirmiş oldu.

Bir gerçek; ABD’nin kırmızıçizgisi kimyasal silah değil başlı başına İslâm’dır. Kurulması an meselesi olan İslâm Devleti’dir.

…vesselam