04.11.2012 ile 07.11.2012 tarihleri arasında Katar’ın başkenti Doha’da Amerikan’ın Doha Büyükelçisi Susan Ziadeh ve Amerikan Şam Büyükelçisi Robert Ford huzurunda Suriye muhalefetinin katılımıyla bir konferans düzenlendi. Bu konferans neticesinde "Suriye Devrimi ve Muhalefet Güçleri Ulusal Koalisyonu" adı altında yeni bir koalisyon kuruldu ve Başkanlığına, Ahmed Muaz El-Hatip seçildi. El-Hatip’in yardımcılığına ise Riyad Seyf ve Suheyr El-Atesi atandı.
Esasında bu koalisyonun Amerika’nın ve Batı'nın gözetiminde kurulması, ardından tüm İslam düşmanlarının onu tanımada yarışa girmesi, habis bir oluşum olduğunu görmek için yeterliydi. Yeni Başkan'ın Suriye halkına yaptığı talihsiz sesleniş, O'nun rengini iyice belli etti. El-Hatip özetle şöyle diyordu:
"
Dün ben, Almanya Dışişleri Bakanı ve Fransız Dışişleri Bakanları bir araya geldik. O akşam bizim bu oluşumumuz, Fransa tarafından "Suriye halkının meşru temsilcisi" olarak tanındı. Hayırlı olsun. Size anlatacağım husus hakkında yardımlarınızı talep ediyorum: Suriye, şu anda tehlikeli bir yer ve Beşar Esad rejiminin ortadan kalkması için bizim siyasi duruşumuzun açık olması gerekiyor. Bu siyasi duruş olmaksızın biz, herhangi bir maddi veya askeri yardım alamayız. Bu nedenle bizim yapmamız gereken şey, birleşmemiz ve bizi bölmek isteyenlere müsaade etmememizdir.
Bütün muhalefete, bizimle beraber olmaları için çağrıda bulunuyoruz. Ve eğer koltuk isteyen birisi varsa gelsin ve benim koltuğuma otursun. Yeter ki Suriye muhalefeti birlik olsun.
Herhangi bir açıklama bu ülkeyi felakete götürebilir. Bizim oluşturacağımız Hükumet, Suriye'ye yapılacak olan yardımlar için bir geçiş kapısıdır. Ve böylelikle Esed rejimini düşürmek için gerekli silahları elde edebiliriz.
Bugün Amerika, bizim oluşumumuzu bir şartla tanıyacaktır ki o da, bizim bu oluşumumuzun Suriye halkını gerçek anlamda temsil etmesi şartıdır.
Bu tarihî bir andır... Allah’tan birbirimizi yardımsız bırakmamayı niyaz ediyorum.
Gelecek Cuma sloganı şu olsun:
“Ey Obama korkma! Hepimiz bu Koalisyon'un yanındayız.”
Ayrıca Fransa Cumhurbaşkanı'na teşekkür mesajları içeren, Suriye halkının bir olduğunu ifade eden, aşırılığı ve terörü kabul etmediğimizi gösteren dövizler açmanızı da istiyorum…"
Bu, "gülsek mi, ağlasak mı" dedirten açıklamanın sahibi Muaz el-Hatip, bilindiği gibi bir müddet Suriye’nin en meşhur camisi, Emevi Camisinde imamlık yapmış, ılımlı ve herkesi kucaklayıcı fikirlere sahip bir alimdir. Yani "ılımlı İslam" projesi için biçilmiş kaftandır. Onun, bu Konsey'in başına getirilmesinin sebebi ise Laiklerle dolu konseyi, İslamî motiflerle süslemek, böylece İslamî hassasiyeti yüksek Suriye halkının desteğini almak içindir.
Bu koalisyonun kurulacağında dair ilk sinyali, ABD Dışişleri Bakanı Hilary Clinton’un Zagrep’te yaptığı “Biz Suriye Devriminin aşırılar, radikaller tarafından çalınmasından korkuyoruz.” açıklamasında bulmak mümkündür. Daha sonra Ulusal Konsey’in çalışmadığını, fesh edilmesi gerektiğini belirterek yeni oluşumun önünü açmış oldu. Netice itibariyle böyle bir koalisyon icad edildi. Önemli olan ise Suriye’deki direniş cephesinin bu gelişmeye vereceği tepkiydi. Nitekim fazla gecikmeksizin Suriye’deki mücahit gruplar bu koalisyonu tanımadığını ilan etmeye başladılar. Böylece kafir Batı'nın Suriye üzerindeki oyunlarından biri daha boşa çıkartılmış oldu.
Ancak bu oyunun üç boyutlu bir oyun olduğunu unutmamak gerekir:
1- Esed sonrası dönem için "ılımlı İslam" projesine uygun, ABD menfaatlerini garanti altına alan bir iktidar oluşturmak.
2- Eğer bu koalisyon Suriye’de mücadele eden gruplardan gerekli desteği göremez ise o takdirde Suriye muhalefetini parçalayarak Esed’in ömrünü mümkün olduğunca uzatmak.
3- Koalisyonun ihanet içinde olduğunu gören, İslam Devleti için çalışan ihlaslı Müslümanları, birliği parçalamak ve fitne çıkarmak isteyen dış destekli terör grupları olarak lanse etmek.
Görüldüğü üzere Suriye, yine kirli bir oyuna kurban edilmek istenmekte. Ancak Halep ve kırsalında mücadele eden birliklerin yaptığı son açıklama, yüreklerimize su serpen ve şükretmemizi sağlayan bir açıklamadır. Onlar şöyle diyorlardı:
"Cebhetü’n-Nusra, Araru’ş-Şam, Ahraru Suriyye, Livau’t-Tevhid, Halebu’ş-Şehbau’l-İslami, Harektu’l-Fecri’l-İslamiyye, Diru’l-Ümme, Livau Amedan, Ketaibu Kurdistan, Liva Ceyşü Muhammed, Livau’n-Nasr, Ketibetü’l-Baz, Ketibetü Suştan Muhammed, Liva Diru’l-İslam ve Halep ve kasabalarında savaşan tüm birlikler olarak bizler “Ulusal Koalisyon” adı verilen ve kirli bir tuzak olan bu projeyi reddettiğimizi ilan ediyoruz.
İçeride savaşan tüm birlikler Adil, İslamî bir Devlet'in kurulması noktasında ortak bir karara varmışlardır. Aynı zamanda birlikler, koalisyon ve konsey gibi her türlü dış kaynaklı projenin içeride -bizzat savaşan bedel ödeyen- bizlere dayatılmasını da reddetmektedirler. Allah gerçek dosttur ve işlerimizde bizleri başarıya götürecek de O’dur."
İşte bu feraset ve basiret üzerine ancak devrim gerçekleşebilir. Kuşkusuz Allah’ın dini üzerine sabit kalanlara Allah yardım edecektir. Rabbim yardımcıları olsun ve tüm tuzakları tuzak sahiplerinin başına geçirsin.
“Küfre sapanlar, seni tutup bağlamaları yahut öldürmeleri ya da yurdundan çıkarmaları için sana tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kurarlar, Allah da tuzak kurar. Ama Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.” (Enfal 30)