Simülakrlar ve Gasıp Yahudi Varlığı
01 Kasım 2023

Simülakrlar ve Gasıp Yahudi Varlığı

Simülakr: Bir gerçeklik olarak algılanmak isteyen görünüm.

Simüle etmek: Gerçek olmayan bir şeyi gerçekmiş gibi sunmaya, göstermeye çalışmak.

Bugün insanlık gerçeklerden onların yerini almaya çalışan simülakrlar aracılığıyla uzaklaştırılmaya çalışılıyor. Maalesef bazı simülakrlar bizzat gerçeğin kendisinden de daha gerçek olarak telakki ediliyor. Bu yazımda gerçeklik ve simülakrlar bağlamında gasıp Yahudi varlığı ve İslam ümmeti ile ilgili bir takım hususları ele almaya çalışacağım.

Birinci Simülakr:

“Ümmetin öldüğü/uyuduğu, Müslümanların gözü önünde onların uyumasından dolayı Gazze’nin (ve sair İslam beldelerinin) öldüğü, acı çektiği, onların duyarsızlığından dolayı bu vahşetlerin yaşandığı” simülakrı.

Hakikat:

Gerçek ise ümmetin uyumadığı, uyutulmaya çalışıldığıdır. Müslümanlar ümmet olarak kardeşlerinin acılarını hep hissettiler, bu acıların dinmesi için bir şeyler yapmaya çalıştılar, çalışıyorlar. Ancak başlarındaki işbirlikçi hain yönetim ve yöneticilerden dolayı sürekli manipüle ediliyorlar. Onlar en son yaşanan, şu an hâlâ devam eden Gazze meselesinde, uyumadıklarını tüm dünyaya gösterdiler. Ancak birçok yerde duvarlara ve pankartlara şu mesajları yazarak, kardeşlerinin acısına kimlerin sağır olduğunu da gösterdiler: “Ey Kudüs! Kusura bakma. Bizi de Siyonistler yönetiyor!”, “Ey Filistin! Kusura bakma bizler de işgal altındayız!”, “Ey yöneticiler! Ya Filistin’i kurtarın ya da ümmete yol açın!”

Evet, bunları yazmak ve haykırmak suretiyle Müslümanlar, uyumadıklarını ve dahi uyanıklıklarına uyanıklık kattıklarını göstermiş oldular.

İkinci Simülakr:

“Kafirlerin ve gasıp Yahudi varlığının çok güçlü, teknolojik olarak çok ileri olduğundan dolayı yenilemeyeceği” simülakrı.

Hakikat:

Kafirlerin evet, teknolojik olarak gayet ileride oldukları doğrudur lakin yüreklerinin Müslümanların yürekleri yanında esamisinin okunmayacağı da bir gerçektir. “Dünyanın süper gücü” denilen Amerika’nın, bölgedeki kukla rejimlerin desteğine rağmen Afganistan’ı terk etmesi, Irak’ta psikolojisi bozulan askerleri, buna en somut delillerdir. Onların asıl gücü teknolojileri değil, ruhlarını onlara satmış, Müslümanların iradesini zapt-u rapt altına alan ikiyüzlü hain yönetimler ve yöneticilerdir. Müslümanlar, sahih, salih ve sadık bir siyasi liderlik etrafında birleştiğinde onların gücünün olduğundan çok daha fazla gösterilerek simüle edildiği görülecektir.

Gasıp Yahudi varlığına gelince; o, etraflarındaki kukla rejimlerin gölgesidir, onlar ortadan kalktığında bölgede 3 gün dahi tutunamaz. Aksa Tufanı operasyonunda bir avuç mücahidin onlara neler yaptığını tüm dünya gördü. Bu kukla rejimler olmasa gasıp Yahudi varlığının savunma bakanı şu açıklamayı asla yapamazdı: “İsrail’i durdurabilecek hiçbir güç yok.”

Üçüncü Simülakr:

“Bedir’deki 313 Müslümanın, bugünkü yaklaşık 2 milyar Müslümandan daha çok ve güçlü olduğu” simülakrı.

Hakikat:

Evet, fazilet noktasında, kıyamete kadar gelecek Müslümanların tamamı bile Bedir’deki o 313 Müslümana yetişemeyecekler. Ancak bugünkü Müslümanlarda olmayıp o seçkin insanlarda olan şey; güçlerini küfre ve zulme karşı birleştirip harekete geçirecek bir otoritedir. Şu durumda, bugünkü eksiklik; Müslümanların gücünü, kuvvetini, enerjisini doğru yöne sevk edecek raşit bir halifedir/liderdir. Mesele, imanlı-imansız meselesi değil iman üzere hareket eden bir devletin olmamasıdır.

Dördüncü Simülakr:

“Amerika ve Batı’nın, geçmişte Firavunların uyguladığı taktik üzere zihinlere “Tanrı-yarı Tanrı” şekilde işlenmesi” simülakrı.

Hakikat:

Dünyada kasıtlı bir şekilde özellikle Amerika’nın adeta “yenilmez bir ilah(!)” olduğu algısı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bu değirmene, âlemlerin Rabbini doğru tanımayan şuursuz kimselerin de farkında olmadan su taşıdıkları açıktır. Oysa Malcom X’in de dediği gibi “Allah varken Amerika yoktur!” İslam zaten tüm sahte ilahları zihinlerden ve hayattan söküp atmak, sadece âlemlerin Rabbinden korkulmasını nasihat etmek için gelmiştir. İslam, insanlık için kula kulluktan kurtulup yalnızca âlemlerin Sahibine kulluk etme şerefine nail olmaları için büyük bir fırsattır.

Beşinci Simülakr:

“Stratejik-teknik düşünmek zorundayız yoksa kafirler bizi yok eder!” simülakrı.

Hakikat:

Evet, bu bir Hakikâttir ancak başka bir Hakikâtin yerini almak için simüle edilmiştir. Zira strateji, imanın yerini almaya çalışmaktadır. Oysa gasıp Yahudilere verilecek en stratejik cevap; orduları, onları yok etmesi için hareket ettirmektir. Zira böylece ümmetin liderliği fiilen alınıp dünyada dengeleri değiştiren bir güç haline gelinir. Detaylarına girmeyeceğim ancak, teknik ve stratejiden bahseden insanlara bakıldığında; iman ve ümmetin gücünü hep pas geçtikleri, bilerek ya da bilmeyerek stratejik(!) düşünceleriyle Müslümanların ye’se düşmelerine hizmet ettikleri görülür. Dağları yerinden oynatacak tekniğe-stratejiye evet, ancak dağları yerinden oynatacak iman/irade olmadığı müddetçe dağlardan toz bile kaldıramazsınız.

Altıncı Simülakr:

“Müslümanlar sabah namazında camileri, Cuma namazlarında olduğu gibi doldurmadıkça Kudüs’ü kurtaramazlar!” simülakrı.

Hakikat:

Kudüs’ün kurtarılması camilerle değil kışlalarla ilgili bir meseledir. Denilebilir ki: “Namaz kılmayan adam, nasıl Allah yolunda cihat edecek? (Zaten iddia da bu aslında) Ancak bu iddia, namaz kılmanın tamamen bireyin inisiyatifine bırakıldığı, imani atmosferin yerine küfür atmosferlerinin hâkim olduğu bir ortamda söyleniyor. Bu iddia, İslam Devleti altında belki bir anlam ifade edebilir ancak, öyle bir devlette bile zalim küffara karşı cihat edilmemesine bahane edilemez; cihada katılmayan varsa katılanlarla bu farziyet yerine getirilir. Kaldı ki hiç ibadet etmediği halde iman ettikten sonra Allah Rasulü ile cihada çıkıp şehit olan sahabe vardır. Konu, cihat için orduları ve Müslümanları seferber edecek bir otoritenin var olup olmamasıdır yoksa bugünkü “münkeri celb, marufu def” eden fasit düzenler altında Müslümanların ferdî ibadetlerini yapıp yapmamaları değildir.

Velhasılıkelam, yukarıda bahsi geçen simülakrlar gibi birçok simülakr vardır. Müslümanlar, akidelerini merkeze alarak simülatörlere karşı uyanık olmalı, sahte şeylerin gerçek gibi algılanmasına müsaade etmemeli, Rabbimizin beyan buyurduğu hakikatleri anlamalı, yaşamalı ve aleme taşımalıdırlar.

[قَالَ الَّذٖينَ يَظُنُّونَ اَنَّهُمْ مُلَاقُوا اللّٰهِۙ كَمْ مِنْ فِئَةٍ قَلٖيلَةٍ غَلَبَتْ فِئَةً كَثٖيرَةً بِاِذْنِ اللّٰهِؕ وَاللّٰهُ مَعَ الصَّابِرٖينَ] “…Allah’a kavuşacaklarını umanlar ise, “Nice az topluluk/birlik vardır ki, Allah’ın izniyle sayıca çok topluluğu/birliği yenmişlerdir, Allah sabredenlerle beraberdir” dediler.” [Bakara Suresi 249]

[اَلْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ فَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُمْتَرٖينَࣖ] “Gerçek, rabbinden gelendir; o halde sakın şüpheye düşenlerden olma!” [Bakara Suresi 147]