“Ey insanlar! Büyük ve mübarek bir ay yaklaştı, gölgesi başınıza geldi. Bu ayın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden kurtuluştur...”
Bir ömre bedel büyük ve mübarek bir ayın gölgesi ile yeniden gölgeleniyoruz…
Allah’ı razı etme, bağışlanma, affedilme, cehennemden azat edilip, cennete girmek için Ramazan fırsatı bir kez daha sunuluyor bizlere…
"Ramazan ayının ilk gecesi olunca, şeytanlar ve azgın cinler zincire vurulur. Cehennem kapıları kapanır ve hiçbiri açılmaz. Cennet kapıları açılır ve hiçbiri kapanmaz. Sonra bir melek şöyle seslenir 'Ey hayır dileyen, ibadet ve kulluğa gel. Ey şer isteyen günahlarından vazgeç.' Allah'ın bu ayda ateşten azat ettiği nice kimseler vardır ve bu, Ramazan boyunca her gece böyledir." Tirmizi
"Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır. Oradan sadece oruçlular girer. Oruçlular girdiler mi artık kapanır, kimse oradan giremez." Buhari, Müslim
"Âdemoğlunun her ameli onun için katlanır. Hayır ameller en az on misliyle yazılır, bu yedi yüz misline kadar çıkar. Allah şöyle buyurmuştur 'Oruç bu kaideden hariçtir. Çünkü o sırf benim içindir, ben de onu (dilediğim gibi) mükâfatlandıracağım. Kulum benim için şehvetini, yiyeceğini terk etti.' Oruçlu için iki sevinç vardır; Biri orucu açtığı zamanki sevincidir, diğeri de Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir. Oruçlunun ağzından çıkan koku, Allah indinde misk kokusundan daha hoştur.''
Âlemlerin Rabbi olan Allah bizleri bize hayat veren şeylere davet ediyor. Yok mu Allah’ı razı etmek isteyen? Yok mu affedilmek isteyen? Yok mu cehennemden kurtulmak isteyen? Yok mu cennete girmek isteyen? Yok mu hayat fırsatı değerlendirmek isteyen? Yok mu şu günlerde bir ömür elde edemeyeceği sevaplara ulaşmak isteyen diye bizlere sesleniyor, davet ediyor…
Peki, bizler bu davete ne kadar icabet ediyoruz? Ne kadar planımız var Ramazan’a dair? Ramazan’dan beklentimiz, umudumuz neler? Bu ayı ne ile ve nasıl değerlendireceğiz? Bunlar hakkında neler düşündük, neler hazırladık bugüne kadar?
Kerim kardeşlerim kaç Ramazan geçti şimdiye kadar hayatımızdan? Kaç Ramazan rahmet, mağfiret ile cenneti hak edecek bir hayat anlayışını yakalayabildik? Kaç Ramazan idrak ettiğimiz Ramazan bilincimizi diğer aylara, diğer yıllara taşıyabildik? Kaç Ramazan hayatı Ramazanlaştırıp, ahreti bayramlaştırabildik? Kaç Ramazan çocuklar gibi sevindik gelişine ve üzülebildik gidişine? Kaç kere tatile gider gibi, düğüne hazırlanır gibi, Hira’ya çıkar gibi, Bedir’e yürür gibi, Mekke’yi fetheder gibi, Medine’ye hicret eder gibi, İstanbul’u İslâm’ın şehri yapar gibi hazırlandık Ramazan’ın gelişine?
Büyük bir nimet ve eşsiz mükâfat ayı yine geldi ve önümüzde… Belki bu Ramazan bizim son Ramazanımız! Belki bu son fırsatımız! Belki bu son çaremiz! Belki bu son tercihimiz! Ramazan ayında da milyarlarca insan tercihte bulunacak. Kimileri bu fırsatı en güzel şekilde değerlendirirken büyük bir çoğunluk ise maalesef bu aydan Allah’ın istediği şekilde yararlanamayacak.
Bu ay Allah’ı razı etmenin, hayatı rızayı ilahiye göre inşa etmenin en kolay olduğu aydır. Bu ay cennet kapılarının açıldığı, cehennem kapılarının kapatıldığı, şeytanların zincirlere vurulduğu, Allah’ın rahmetinin bol bol indiği aydır. Kim bu ayda bağışlanmazsa diğer aylarda bunu yapması çok daha zordur… Bu yüzden bu aya hazır olmalıyız. Planlarımız, programlarımız bu ay için en dakik şekilde hazırlanmalı. Gece ve gündüzleri imkân dâhilinde en güzel şekilde değerlendirmeliyiz…
Ramazan’ı değerlendirenler için Ramazan bulunmaz bir fırsat… Bu ayda öyle bir gece var ki bir ömre bedel… İnsanın bir ömür boyu elde edemeyeceği hayrı elde edeceği bir gece…
Allah Resülü SallAllau Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu “Bu öyle bir aydır ki, içinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi vardır.”
Ramazan ayını ihya edenlerin idrak edebileceği bu tek gece 1000 aydan daha hayırlı… Yani bu gece 83 yıl 3 ay 3 güne eşit bir gece. Yani 30.000 kat daha fazla önemli bir gece. Bu gece yapılan bir dua 30.000 gece yapılmış bir dua gibi, bu gece kılınan 4 rekat namaz 30.000 gece kılınmış gibi, bu gece okunan bir sayfa Kur’an 30.000 gece okunmuş gibi, bu gece Allah yolunda bir yürüyüş, bir davet, bir infak, bir amel 30.000 gece yapılmış gibi kabul edilecek...
Bu ay öyle bir ay ki nafile ibadetlerin farz gibi, farzların ise 70 kat artırılmış farz gibi kabul edildiği, sabrın, sebatın, infakın kat kat artırıldığı ay… Kim bir iftarlıya iftar verirse Allah için günahlarının affedildiği bir ay…
“...Bu ay Allah için açlık ve susuzluğun, itaat ve ibadetin meşakkatlerine sabır ve tahammül ayıdır. Sabrın karşılığı da cennettir. Bu ay yardımlaşma ayıdır, bu ay müminlerin rızkını arttıracak aydır. Bu ayda her kim oruçlu bir mümine iftar edecek bir şey verirse, yaptığı bu iş günahlarının bağışlanmasına ve cehennemden azat olmasına sebep olur. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmeden onun kadar sevaba kavuşur… Bu ayda her kim kölesinin (işçi ve hizmetçisinin) işini hafifletirse Allah onu affeder ve cehennemden uzak tutar.” buyurdular…
Ramazan’ı Ramazan yapan, bu ayda Kur’an’ın indirilmiş olmasıdır. Bu yüzden mutlaka bu ayda başka zamanlardan daha fazla Kur’an’ı okumak, dinlemek, manasını tefekkür etmek, onunla amel etmek ve İslâm nizamının hakimiyeti için çalışmamız gerekir…
شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِيَ أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ
“Ramazan ayı, insanlara yol gösteren, hidayeti, doğruyu ve yanlışı ayırt edip açıklayan Kur’an’ın indirildiği aydır.” Bakara Suresi 185
Allah Rasulü SallAllau Aleyhi ve Sellem "Her kim Kur'an'ı okur, onu anlayarak ezberler ve helalini helal, haramını haram kabul ederse, Allah bu Kur'an sebebiyle onu cennete koyar." Tirmizi
Abdullah ibn Mesûd RadıyAllahu Anh'ın: "Bize, Kur'an'ın lafızlarını ezberlemek zor, onunla amel etmek kolay gelirdi. Bizden sonrakilere Kur'an'ı ezberlemek kolay, onunla amel etmek zor gelecek." Kurtubi
Allah Resülü’nün Ebû Zerr'e hitaben söylediği: "Oturup, Allah'ın kitabından bir ayeti anlaman, senin için yüz rekât (nafile) namaz kılmandan daha hayırlıdır." İbn Mâce
Ramazan sadece bireysel anlamda korunma, temizlenme ayı değil aynı zamanda toplumların, yeryüzünün değiştiği, değiştirildiği aydır. İslâm nizamının tatbiki, diğer toplumların değiştirilmesi, koca koca imparatorlukların yıkılarak tarihin çöplüğüne atılması ve muhteşem zaferlerin kazanılması bu mübarek ayda olmuştur. Müslümanların ilk cihadı Bedir zaferi, Mekke’nin fethi, Mescid-i Aksa’nın kurtuluşu ve İstanbul’un Fethi gibi daha nice fetihler hep bu ayda gerçekleştirilmiştir.
İşte bu Ramazan bilincimiz de hem kendi ıslahımız hem de yeryüzünün İslâm ile ıslahı olmalıdır. İslâm beldelerinin bir çoğunda sabah akşam katliamlar sürdürülürken sadece kendimizi düşünerek bir Ramazan geçiremeyiz. Suriye, Irak, Afganistan, Filistin, Arakan, Doğu Türkistan ve diğer beldelerimizdeki yaşananlara rağmen eğlence, karnaval havasında bir Ramazan geçirmek Ramazan’ı ihya edememektir!
Her kim de bu mübarek aya eriştiği hâlde bu aydan Allah’ın istediği şekilde yararlanamazsa Ramazan ayından ona kalan açlık, susuzluk ve zillet bir hayattır… Rasulullah mimbere çıktı ve üç kere âmin dedi. Sahabe sordu “Niçin âmin dedin ey Allah Rasulü…” Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem “Bana Cibril geldi ve yanında ismin anıldığı halde sana salavat getirmeyenin burnu sürtülsün dedi, ben âmin dedim. Ramazan’a girip çıktığı hâlde günahları af olmayanın burnu sürtülsün, dedi, ben âmin dedim. Anne ve babasına veya birine yetiştiği hâlde cennete giremeyenin burnu sürtülsün, dedi. Ben âmin dedim.” Sahihu'l Cami
Yine Ebu Hüreyre RadıyAllahu Anh’ın rivayetine göre Rasul-i Ekrem efendimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: “Öyle oruç tutanlar vardır ki, tuttukları oruçtan görecekleri fayda, aç ve susuz kalmaktır. Gece kalkıp da öyle namaz kılanlar bulunur ki, uykusuz kalmaktan başka bir şey elde edemezler.” İbn Mâce
Oruç kalkandır! Aynı şekilde imam(halife) da kalkandır! Oruç koruyandır, halifede koruyandır. Ramazanı ramazan yapan Kur’an’ı Kerim ancak İslâmi bir devlet ile uygulanabilir. Kur’an din binasının temeli, halife ise onun bekçisidir. Temeli olmayan bina yıkılır, bekçisi olmayan bina harabeye döner. Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in deyişiyle “İmam kalkandır.” yani Allah’ın indirdikleri ile hükmedecek bir halife bu dinin ve İslâm ümmetinin bekçisidir. Bir başka rivayette Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuşlardır: “Sultan Allah’ın yeryüzündeki ve gök kubbe altındaki gölgesidir. Her zayıf ve mazlum o gölge altına sığınır. (Onun varlığı ile kendini güvende hisseder.)”
Ramazan’ı ihya etmek, bir rahmet olduğuna inanmak, onun için hazırlanmak, dua, istiğfar, ibadet, Kur’an tilaveti, infak, davet, mücadele ile geçirmek Rabbimizin affına ve cennete girmekle mümkündür. Abdullah ibni Ömer RadıyAllahu Anh anlatıyor: "Allah Rasulü, Ramazan hilalini gördüğünde 'Allah'ım bu ayı bizim üzerimize iman ve eman, İslâm ve selamet üzere doğur. Bizi sevip razı olduğun işlere muvaffak kıl. Benim ve senin Rabbin Allah'tır.' diye dua ederdi." Müsned
Rabbim Ramazan ayını oruç, kıyam-ul leyl, yemekten ve içmekten kesilmenin yanı sıra zikir, şükür, güzel ibadet, dua, birr, takva, salih ameller ve davet çalışmaları ile ihya edebilmeyi bizlere nasip eylesin.
Allah Subhanehu ve Teala bizleri günahlardan kurtulan, cenneti hak eden, hayatı Ramazan, ahireti bayram olanlardan eylesin… Âmin…
Musa BAYOĞLU