Geçtiğimiz hafta içerisinde katıldığı bir televizyon programında Türkiye'nin müttefiki olarak bilinen devletlerce PYD/YPG’ye silah verildiğinin hatırlatılması üzerine Başbakan Binali Yıldırım, “Bu, bizim iç ve dış güvenliğimizi tehdit eden bir şeydir. Bir kere etik değil. Bir terör örgütüyle iş tutmak ABD'ye yakışmaz.” şeklinde bir açıklamada bulundu. Bu açıklamanın üzerinden yöneticilerin ortaya koymuş oldukları paradoksal tutuma dikkatlerinizi çekmek istiyorum.
Şimdi şu ifadeden yola çıkalım; “Bir terör örgütüyle iş tutmak ABD'ye yakışmaz.” Terör örgütünden kasıt; PYD/YPG… Terör örgütleriyle iş tutan ise ABD… Peki, o vakit ABD kim? ABD nasıl bir devlet? Türkiye’nin her kulvarda sadık müttefiki olan Amerika’nın nasıl bir devlet olduğunu tanımak elzem olmaktadır. Her ne kadar dünyaya demokrasi eliyle huzur, adalet ve müreffeh bir yaşam götüreceğini vaad/iddia etse de Amerika için söylenebilecek en güzel söz şu olsa gerek; “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.”
- Sadece sömürü emellerini gerçekleştirmek gayesiyle Irak’a girerek iki milyona yakın Müslümanı katleden ve terör estirerek tarumar eden Amerika’dır.
- 11 Eylül saldırıları gerekçesi ile “terörle mücadele” politikası kapsamında Afganistan’ı işgal edip, yüz binlerce masum Müslümanı öldüren Amerika’dır.
- İslâm Devleti’nin yeniden can bulmaması için Suriye’deki siyaseti yöneten ve bunu gerçekleştirirken de binlerce Müslümanı acımasızca katleden, katledilmesine öncülük eden de Amerika’dır.
- Suriye’de bombardımanların ardından beton yığınlarının altında can veren bebelerin müsebbibi Amerika ve sömürgeci kâfirlerdir.
- Daha üç beş gün önce Musul’da savaş uçaklarınca düzenlenen saldırılarda, aralarında sivillerin de bulunduğu 200’den fazla kişi katleden yine Amerika’dan başkası değildir.
Amerika’nın işlediği vahşeti ve katliamları bir bir sıralamaya kalksak buna makalenin hacmi el vermez. Şimdi, Başbakan’ın yapmış olduğu açıklamaya tekrar dönecek olursak; ABD’ye terör örgütleriyle iş tutmayı yakıştıramamıştı hatırlayacağınız üzere... İşte tam da bu noktada paradoksal tutum sergileyen yöneticilere sormak isterim:
Yukarıda zikrettiğimiz katliamların altında imzası olan kim? El cevap: Amerika
Yukarıda birkaç cümleyle tanıtmaya çalıştığımız sömürgeci terör devleti Amerika kimin müttefiki? El cevap: Türkiye
Öyleyse asıl sorulması gereken soruyu sorayım o zaman: Ey Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yöneticileri! İslam’a ve Müslümanın şiarına yakışmadığı halde siz kendinize Allah’ın azılı düşmanı olan ABD’yi nasıl olur da dost edinirsiniz? Nasıl olur da acımasızca milyonlarca masumu katleden terörün elebaşı olan Amerika sizin stratejik ortağınız olabilir? Kirli sömürü emelleri uğrunda Irak’ı, Afganistan’ı, Suriye’yi ve sair İslâm beldelerini kan gölüne çeviren devlet, nasıl olur da sizin ortağınız olabilir? Daha üç beş gün önce Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’u ağırladığınız sırada yaptığı “Türkiye’deki üsleri kullanarak yaptığımız operasyonlar eskiye oranla yüzde 25 artmıştır.” şeklindeki açıklamasından ötürü hiç mi hayâ duymadınız? Bu küstahlık sizi hiç mi rahatsız etmedi?
Ne diyelim bu yapılan küstahlık sizi rahatsız etmediyse ve bundan hayâ etmediyseniz Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in söylediğini söylerim size:
إِذَا لَمْ تَسْتَحْيِ فَاصْنَعْ مَا شِئْتَ
“Hayâ etmiyorsan/utanmıyorsan dilediğini yap.”[1]
Ey Yöneticiler! Her fırsatta Müslümanların dinlerine, değerlerine ve namuslarına saldırmayı gaye edinmiş başta ABD olmak üzere sömürgeci kâfirleri topraklarımızda ağırlamak size yakışmadı. Bir emirle Fırat Kalkan Operasyonu’nu bitirdiniz ve eğer ki emir gelecek olursa yeni operasyonlar için hazırız teminatını verdiniz zımnen... Peki terör örgütü YPG/PYD ile iş tutan Amerika’yı eleştirir ve beraber hareket edilmesini yakıştırmazken sizin Amerika ile dostluğunuz baştan sona paradoks değil midir? Ya da çok değil bundan yaklaşık bir yıl önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun PYD yüzünden Amerika ile küsülmeyeceğini[2] ifade etmiş olması Türkiye siyasilerinin paradoksal bir siyaset izlediklerini göstermek adına yetmez mi? Evet baştan sona paradoks ve paradoksal tutumdur.
Mademki yeryüzünü kana bulayan, bunca acı ve gözyaşına sebep olan başta ABD olmak üzere sömürgeci kâfirlerdir, öyleyse yakışanı yapın. Amerika ve Sömürgeci kâfirlerle olan dostluklarınıza ve ilişkilerinize son verin. Arka bahçeleri gibi kullandıkları topraklarımızdan, ülkelerimizden ve üslerimizden kovun. Çünkü Allah kâfirlerle dostluk kurmayı, stratejik ortaklıklar geliştirmeyi nehyetmiştir. Şöyle buyurmaktadır Allahu Azze ve Celle:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَتَّخِذُواْ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاء مِن دُونِ الْمُؤْمِنِينَ
“Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin.”[3]
Dolaysıyla bir taraftan ABD’yi terör örgütleriyle iş tutmaktan ötürü eleştirirken ve bunu yakışıksız bulurken, diğer taraftan yeryüzünün şu anki en azılı terör devleti olan Amerika’yla sıkı fıkı ilişkiler içerisinde olmak izah edilebilir türden değildir.
Özetle bu ümmet, söyledikleriyle yaptıkları çelişen, paradoks tutumlar sergileyen yöneticilerce yönetilmeyi hak etmiyor. Bu ümmet insanlık için çıkartılmış en hayırlı ümmettir. Bu ümmet, asırlarca Allah’ın hükümleriyle hükmeden, bırakın dostluklar kurmayı kâfirlere karşı izzetli duruşlarıyla mâruf Halifeler tarafından yönetildiler. Ve yakın gelecekte kâfirlerle dostluklar içerisinde olan, Müslümanları sözleriyle oyalayan yöneticiler gidecek, yerine Müslümanların kanlarını kendi kanı gibi aziz belleyecek Rasulullah’ın müjdelediği Râşid Halifeler olacaktır.
[1] Buhari
[2] http://www.hurriyet.com.tr/disisleri-bakani-cavusoglu-pyd-yuzunden-abd-ile-kusecek-degiliz-40078096
[3] Nisa 144