Gasp edilmiş
yönetimi geri almak için yapılan müstesna, ülkemizde yapılan şekilleri ile
darbe asla kabul edilemez. Çünkü ülkemizde darbeleri ya laik cumhuriyeti
korumak için ya da üzerimizde hâkimiyeti bulunan ülkeler bu hâkimiyetlerini kaptırmamak
için yapmıştır. Her ne kadar darbelerde cumhuriyeti koruma ve demokrasiyi
yeniden tesis etme bahanesi ileri sürülse de ülkemizde darbeler ikinci şıktan
dolayı yapılmıştır. Yani demokrasi ve laikliği koruma filan değil sömürgeci
devletlerin it dalaşıdır. Tabii ki bu ilan edilecek değil ya, laiklik tehdit
altında deyiverip geçiyorlar. Bana göre Türkiye’de tüm darbeler laik düzeni
korumak için değil bunun için yapılmıştır. Zira hiçbir iktidar laiklik ve
demokrasi ile sorun yaşamamıştır ki iktidara darbe bunun için yapılsın. Kimse
gocunmasın ama bu dediğim altmış, seksen-meksen tüm darbeler için geçerli.
Çünkü demokrasi ve laiklik ile sorun yaşayan iktidarlar değil halktır. Bu
yüzden asıl darbeler halka karşı yapılmıştır gizli-açık, sesli-sessiz ve küstahça.
Şunu da söyleyeyim; laiklik ve cumhuriyetle derdi olanlar, mevcut düzen yoluyla
iktidara talip olmaz, olanları da düzen iktidara getirmez zaten.
İş böyle
olunca iktidarda bulunanlar efendilerinin hâkimiyetini kaptırmamak için darbe
karşıtı kamuoyu oluşturma çabasına girerler. Darbeyi kötü göstermeye çabalarlar
ama halka karşı darbe yapılınca ya mugalata yaparlar ya da darbeyi şirin
göstermeye çalışırlar. Genel manada söylemiyor istisna göstererek tekrar söylüyorum
Türkiye’de yaşandığı şekilleriyle darbeler kötüdür lakin yöneticiler nezdinde
darbeler iyi mi kötü mü bir belirsizlik var. Darbenin iyisi kötüsü olur muymuş
demeyin, yöneticiler öyle diyor. Mesela bu topraklarda en büyük darbe İslam ve
Müslümanlara karşı 1923-1924’te yapılmıştır ama o iyi sayılıyor. Böyle deyince
yahu o darbe değil inkılâp diyenler de var tabii. Ama bu topraklarda İslam’ı
tekrar hayata hâkim kılmak isteyenler, İslami bir inkılâp yapmak isteyenler
olunca terörist ilan ediliyorlar. Bir karar vermek gerekiyor artık, darbe iyi mi
kötü mü, inkılâp iyi mi, kötü mü? Adamına göre veya kime karşı yapıldığına göre
mi değişiyor bu şey? Evet, aynen öyle; halka karşı yapılırsa iyi, laik düzene
karşı yapılırsa kötü!
Bu yüzden
bazen darbecinin övüldüğünü, bazen yerildiğini görürsün, bazen devrimcinin
övüldüğünü, bazen yerildiğini görürsün. Yöneticilerin açıklama ve ifadelerinden
bunu anlamak çok da zor bir iş değil bence. Birkaç örnek vereyim daha iyi
anlaşılsın diye. Mesela darbe kötüyse ne için hala darbe anayasası ile
yönetiliyoruz, ne için yöneticiler bu yasalara bağlılık gösteriyor? Mesela
Mustafa Kemal bu topraklarda darbe-inkılâp yaptığı halde neden O övülüyor?
Aynısını yapan Almanlar neden yeriliyor? Yahudiler 1948’ten beri mübarek
topraklarda her gün Müslümanlara darbe yapıyor ama tepkileri savma babından
cılız kınamadan başka neden hiç bir şey yapılmıyor? Neden binlerce kişiyi
katleden Esed zalimi terörist ilan edilmiyor da Esed’e karşı mücadele edenler
terörist ilan ediliyor? Neden ılımlısı ile dost olunuyor da İslamcılarla
mücadele ediliyor?..
15 Temmuz
darbecileri de her ne kadar demokrasi için deseler de darbeye iktidarın “ABD
güdümlü” olmasından dolayı teşebbüs ettiler. Zira iktidar demokrasiyi
özümsemişken, hatta demokrasinin bekçiliğini bizzat Erdoğan üstlenmişken
demokrasi tehdit altında değil ki bunun için yapılsın. Demokrasi Ak Parti
iktidarında hiç olmadığı kadar güven altında. Dolayısıyla mesele sömürgeci
güçlerin Türkiye’yi kendi yörüngelerine sokma meselesidir. Ancak Türkiye’de
darbeler ne sebeple yapılırsa yapılsın hepsinde halk malzeme olmuş ve
siyasilerden daha çok halkımız ve dinimiz zarar görmüştür. Öyle ki bütün
darbeciler irticayı kendilerine bahane edip İslam’a ve Müslümanlara kinlerini
kusmuşlardır. İşte ülkemizde darbeler bununla özdeşleşmiştir. Bu sebeple 15
Temmuz gecesi kalkışmayı haber alan halk yine dinine ve değerlerine bir saldırı
olacağını öngörüp bu duygularla sokaklara dökülmüştür. Yoksa demokrasiyi
korumak için tankların önüne yatacak, namluya göğsünü dayayacak değillerdi.
Burada hemen şunu belirteyim; bırakın diniyle ters düştüğü halde halkın
demokrasi için ölmesini, bizzat demokrat olan yöneticiler dahi demokrasi için
canını feda etmezler. Dolayısıyla demokratlar demokrasiyi İslam’a saldırarak
savunur tekbirler, tehliller getirerek değil.
Gel gör ki
halkın İslami duygularla darbecilere karşı duruşu halkın ihtiyaçlarından,
hissiyatından ve arzularından gafil yöneticiler tarafından tevil edilerek
demokrasi mücadelesi haline dönüştürülmüştür. Allem ettiler, kallem ettiler
halkın duruşunu kamuoyunda demokrasi içinmiş gibi göstermeyi başardılar. Yani
bir nevi halkın zaferini çaldılar. Allah aşkına birisi söylesin o gece hangi demokrat
sokaktaydı, hangi milletvekili sığınaktan sokağa çıkabilmişti, hangi sokaktaki
halka bir yönetici, bakan ya da parti başkanı liderlik etmişti? Hepsi köstebek
gibi bir yerlere gömülüp kalmış, darbenin başarısız olacağı anlaşılıncaya kadar
kimse başını göstermemişti. Halk tekbirler getirerek, abdestleriyle tankların önüne,
namlunun ucuna yürümüş ve darbecilere karşı İslami bir duruş göstererek zafer
kazanmıştı ama medyanın da hokkabazlığıyla zaferimiz demokrasi zaferi,
ölenlerimiz demokrasi şehidi olarak değiştiriliverdi. İşte bu da halka karşı
yapılmış bir darbedir. Bu da gösteriyor ki İslami duygulara sahip olsak da
henüz İslam fikri bizlerde tecessüm etmemiş, dost-düşman henüz kavranmamış ve
sahih bir liderliğe ulaşamamışız.
Ben kısaca
genel bir fikir vereyim, ne demokrasi ne darbe bize Hilafet lazım.
Şimdi eğer medya ve yöneticilerin bu zaferi demokrasi zaferi olarak göstermesine, İslami duygularla abdestli bir şekilde ölenlerimizi demokrasi şehidi olarak göstermesine sessiz kalır ve ben demokrasi için sokağa inmedim demezsek sukut ikrardan sayılır babından olur. Bu konuda cılız da olsa bazı sesler var elbet ama bu cılız sesi güçlendirmez ve boyun eğersek eğer ortada ne zafer kalır ne halkın başarısı. O zaman hacı amcaların abdest alarak sokağa çıkmasının, semaya yükselen tekbirlerin ve havaya kalkan şehadet parmaklarının ne önemi kalır? İşte yağmurdan kaçarken doluya tutulmak diye buna denir.
@m_muratsavas