Ne kadar çok düşünürseniz düşünün; düşündüklerinizin pratikte bir karşılığı yoksa sadece beyninizi boş yere zonklatıyorsunuz demektir. Amele dönüşmeyen fikir ataletin, atalet de felaketin sebebidir. Davetçi kimse amelsiz fikre razı olmayacağı gibi, gayesiz/fikirsiz amele de razı olmaz. Fikir ve amel birbirini tamamlayan biri diğerinden daha az önemli olmayan iki önemli öğedir. Mantıklı düşünüp mantıksız hareket etmek bir irade yoksunluğu, atalet hastalığıdır. Fikirler kişiyi harekete geçirmek için vardır salt hayal kurmak için değil. Bir adam düşünün ciddi şeyler düşünüyor ama adi/basit işlerle meşgul oluyor. Bu adamın hayatında başarılı olabilmesi mümkün mü? En azından düşünceleri yönünde ciddi bir başarı elde etmesi mümkün mü? Kesinlikle hayır. Çünkü adam zaten düşündüklerini yapmıyor ki!
İnsanların düşündüklerini yapmaktan geri durmaları genel olarak bir irade yoksunluğudur dedik. Yani dirençten, direnmekten uzak olma hastalığı. Hâlbuki direnç ve direniş kişiyi fizikî ve zihinsel açıdan güçlü ve mutlu kılar. Düşünceler düzeyinde anlamlandırdığı hayatı bilfiil yaşamasını sağlar.
Davetçiye gelince; onun düşünceleri düzeyinde bir ciddiyet ortaya koymama gibi bir lüksü zaten yoktur. O bilir ki bir düşünce, görüş, karar ne kadar mükemmel olursa olsun, tatbik edilmediği sürece güzelliği ortaya çıkmaz. O yüzden o ataletten, cehaletten, gafletten, sefaletten, felaketten ve esaretten uzak durmak için fikir ve amel ile birlikte hayat sahasına iner.
Davetçi kimse düşünüp düşünüp sonra oturup duran kimse değildir. O düşünür çünkü bir gayesi vardır; o harekete geçer çünkü gayesinin oturularak gerçekleştirilemeyeceğini bilir.
Ve açıktır ki tüm sorunlarımızın en temel sebebi eylemden yoksun atalet içerisinde bir yaşam sürmemizdir. Hayatımız aksiyondan uzak olunca en basit şeyleri dahi oturduğumuz yerden dert etmeye başlıyoruz. “Şu niye böyle?”, “bu niye şöyle?” diye diye ömür tüketiyoruz. Beğenmiyorsan kalk ve daha iyisini yap kardeşim! Vır vırlarla peynir gemisi yürümüyor! Nefsinin de, ehlinin de, ümmetinin de, dininin de senden istediği şey tertemiz akidene/düşüncelerine paralel olan termemiz eylemlerdir/salih amellerdir. Ki âlemlerin rabbi Celle ve Âlâ şöyle buyuruyor:
مَنْ عَمِلَ صَالِحًا مِّن ذَكَرٍ أَوْ أُنثَى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُ حَيَاةً طَيِّبَةً
“Erkek olsun kadın olsun, mü’min olarak her kim salih bir amel işlerse, muhakkak onu hoş bir hayat ile yaşatacağız.” [Nahl 97]
Bu hususta tekrarlanıp durulması gereken bir şey varsa o da şudur: başarının sırrı inanmak, düşünmek ve harekete geçmektir.
Rabbimizden bizleri fikir, irade ve aksiyon/hareket adamı kılmasını niyaz ediyorum. İyiliği istemek yetmez iyi olmak için çalışmak, temizlenmek gerekir.
Rabbimiz şöyle buyuruyor:
فَأَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوَىٰهَا قَدْ أَفْلَحَ مَن زَكَّىٰهَا وَقَدْ خَابَ مَن دَسَّىٰهَا
“Sonra da ona/insana kötülük ve takva/iyilik kabiliyetini verene yemin olsun ki, elbette nefsini temizleyip parlatan kurtulmuştur. Onu kirleten kimse de ziyan etmiştir.” [Şems 8-10] Ve şöyle buyuruyor:
وَٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ لَنُبَوِّئَنَّهُم مِّنَ ٱلْجَنَّةِ غُرَفًا تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَا ۚ نِعْمَ أَجْرُ ٱلْعَٰمِلِينَ ٱلَّذِينَ صَبَرُوا۟ وَعَلَىٰ رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
“ İman edip de salih amel işleyenleri altından ırmaklar akan, içinde temelli kalacakları cennetteki köşklere yerleştiririz. Çalışanların mükâfatları ne güzeldir. Onlar ki; sabrederler ve Rablerine tevekkül ederler.” [Ankebut 58-59]