Küresel servet eşitsizliğinin oluşturduğu tahribat, zengin ve fakir arasında oluşan ekonomik uçurumun seviyesini her geçen gün daha da derinleştirmektedir.
Uluslararası alanda söz konusu servet adaletsizliğini gidermek için yapılan bir takım çalışmalar, meseleyi çözmekten ziyade istatistikî bilginin ötesine geçememektedir. Meselenin hakikatinde hangi sebepler yatmaktadır? Servet adaletsizliğinin güncel verileri nelerdir? Bunların çözümü noktasında hangi kararlar alınmalıdır? Bu makalede bu konuları anlatmaya çalışacağım.
İlk olarak servet adaletsizliğinin temelinde kapitalist iktisat nizamının esasını teşkil eden “kaynaklar kıt, ihtiyaçlar sınırsız” teorisinin olduğunu görmekteyiz. Kapitalist iktisat nizamı, mevcut mal ve hizmetlerin insan ihtiyaçlarını karşılamaya yetmediğini, bunun için sürekli mal ve hizmet üretmesi gerektiğini iktisat sisteminin temeline koymuştur. Buradan amaç, ülkelerin ve dolayısıyla dünyanın mevcut serveti artacak sonucunda da onlara göre kalkınmışlığın tek ölçüsü olan “Milli Gelir”in artması sağlanmış olacak. Hemen yeri gelmişken bu konuya binaen şunu eklemek istiyorum: Aşağıdaki çizelgeye bakacak olursanız;
Küresel Servet Toplamı
2000 Yılında 127 Trilyon Dolar
2010 Yılında 195 Trilyon Dolar
2012 Yılında 260 Trilyon Dolar
2019 Yılında 360 Trilyon Dolar
2024 Yılında 459 Trilyon Dolar olacağı tahmin edilmekte.
Burada görülmektedir ki, küresel servet her geçen gün artmasına rağmen, zengin ve fakir arasındaki gelir uçurumu kapanması gerekirken daha da açılmıştır. Sadece bu rakamlar bile kapitalist iktisat sisteminin temelindeki fikrin hatalı olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak meselenin detaylarına indiğimizde küresel servet eşitsizliğindeki adaletsizliğin boyutları çok daha çarpıcı noktalara ulaşmaktadır. Bunlardan bazılarını maddeler hâlinde sıralayacak olursak;
Dünya bazında;
1- En zengin 26 kişinin serveti, en fakir 3.8 milyar kişinin servetine eşit.
2- Son 10 yılda milyarderlerin sayısı ikiye katlanırken, en fakir 3.8 milyar kişinin toplam servetten aldığı pay %11 oranında azalmış.
3- Dünya nüfusunun en zengin %1’lik kesimi, toplam servetin %44’ünü sahiplenirken, en fakir %57’lik kesim ise toplam servetin sadece %1’ini paylaşmak zorunda bırakılmıştır.
4- En zengin kesim günde 2.5 milyar dolar servet artışı sağlarken, en fakir 3.4 milyar kişi ise günlük 5.5 doların altında hayat mücadelesi vermekte.
Türkiye bazında;
1- En zengin 100 kişinin toplam serveti 100 milyar dolardır.
2- En zengin %1’lik nüfusun Türkiye servetinden aldığı toplam pay %54,4.
3- Zengin-fakir arasındaki servet dağılımı 2000 yılında %66 - %34 iken, 2018 yılında bu fark %82 - %18 olarak daha da açılmıştır.
4- En zengin %20 nüfusun toplam gelirdeki payı %47,6 iken, en fakir %20’nin toplam gelirdeki payı %6,1’dir.
5- Açlık sınırı 2.406 TL, yoksulluk sınırı da 7.938 TL (Temmuz 2020 verilerine göre). Açlık sınırının altında 18 milyon, yoksulluk sınırının altında ise 46 milyon kişi bulunmaktadır.
Bu ve burada olmayan diğer birçok istatistik göstermektedir ki, esas sorun servetin azlığı ya da çoklu değil, servetin toplumdaki adaletsiz dağılımıdır.
Kapitalizmin servet adaletsizliğini oluşturan, az bir kesimin eline sınırsız güç verip büyük bir çoğunluğu zor şartlara iten sebepleri birkaç başlık altında toplayacak olursak bunlar:
a) Faize dayalı bankacılık sistemi
b) Kamu mülkiyetinin özel mülkiyete geçmesi
c) Teknolojinin tekelleşmesi/patent ve telif hakkı
Türkiye’de 16 özel, 3 devlet ve 25 yabancı sermayeli olmak üzere toplam 44 adet banka vardır. Bankaların toplam kârı 2019 yılına göre %116’lık bir artış ile 1 milyar 330 milyon dolardır. En çok kâr eden 10 kurumun 6 tanesi bankalardır. ABD’de banka sayısı toplam 8500 adettir. Günümüzde ticaretin büyük bir bölümü bankalar üzerinde dönmektedir. Bu da servetin kontrolünü belirli bir kesimin eline güç oluşturacak şekilde vermek, nüfusun kalanını ise bu güce köle hâline getirmektedir.
Kamu mülkiyetinin özel mülkiyete dönmesi yine küresel servet adaletsizliğini oluşturan en önemli unsurlardan biridir. Gerek dünya genelinde gerekse de ülkeler bazında kamuya ait olan servetlerin özelleştirme ile köklü aileler ve kapitalist şirketler tarafından sahiplenildiğini, en büyük servet adaletsizliğinin de bu şekilde ortaya çıktığını görmekteyiz. Toplumda yaşayan bireyler, aslında kendilerinin de hakkı olan kamu mallarının başkaları tarafından sahiplenilmesi dolayısıyla o mal ve hizmetin kullanımından mahrum edilmiştir.
Teknolojinin tekelleşmesi konusuna gelince; her ne kadar medyada bu konu hakkında sürekli malumatlar olmasa da, kapitalist devletlerin en ciddi yatırımları bu alandadır. Patent ve telif hakkı yasaları gereği toplumun tümünün faydasına olan birçok mal ve hizmetin tekelleşmesi ve bir kesimin elinde ciddi güç sağlaması, servet adaletsizliğinin yine başlıca sebepleri arasında sayılmaktadır.
İşte tüm bunlar gerek ülkeler bazında gerekse küresel alanda servet adaletsizliğini oluşturan ve her geçen gün daha da derinleştiren şeylerdir. Kapitalizmin dünya görüşü, fikrî kaidesi ve iktisat siyasetinin üzerine bina edildiği bozuk temel, servetin kontrolünü belli bir kesimin eline ciddi bir güç oluşturacak şekilde verirken, toplumun kalanını ise açlık ve yoksulluk içerisinde ölüme terk etmektedir. Yine aynı şekilde yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin belli bir kesim tarafından sahiplenilmesi, eğitim, sağlık ve sanayi alanında yapılan yatırımların kapitalist şirketlere paslanması, oluşan mali açığın ise halkın geneline vergi ve zam olarak yansıması küresel servet adaletsizliğinin en temel sebebidir.
Tüm sorunların sahih çözümleri nasıl ki İslâm’da ise, küresel servet meselesi ve gelir adaleti konusu da İslâm’da dakik bir şekilde çözülmektedir. Servetin kazanılması, onun harcanması ve toplum içindeki ekonomik dengenin kurulması gibi konular İslâm iktisat sisteminin temelini oluşturmaktadır. Bu kural ve kaideler İslâm Devleti’nde şer’î naslara göre belirlenmiş olup devlet otoritesi tarafından da sağlıklı bir şekilde uygulanması, kanun ve yaptırımlarla sağlanmaktadır.
Ancak konusunun hassasiyeti ve daha net bir şekilde anlaşılabilmesi için, “İslâm’da Servet” konusunu bir sonraki makalemde ele alacağım inşallah.
Selam ve dua ile…
___
#KapitalizmÇöktüÇözümİslam