İslam’dan sapma, uzaklaşma ve savrulma son yıllarda had safaya ulaştı. Fakat bundan da beteri varmış ki son zamanlarda sapma, uzaklaşma ve savrulma daha da ileri taşınarak fitne, fesat ve fucura doğru evrildi. Bundan böyle ifsat edici faliyetleri muhafazakar kesimden görmeye hazırlıklı olun. Fısk ve fucur artık “İslâm” adı altında yapılıyor. Eskiden yapılan eylemlerin seküler temelli olmasından şikayet eder, amelleri disiplinize eden şeyin İslâm olması gerektiğini savunurduk. Fakat şimdilerde ifsat faliyetleri İslâm ile temellendirilerek yapılıyor.
Gelmek istediğim konuyu başlıktan da anlamışsınızdır; 5 Ağıstos'ta Konya’da başlayıp 18 Ağustos'a kadar sürecek olan sözde "İslami Dayanışma Oyunları"ndan bahsediyorum. İslâmi hiç bir yönü olmayan, icrasında dahi İslâm’dan bir iz bulunmayan ve bir nevi spor faliyetleri olan bir organizasyon neden "İslami Dayanışma Oyunları" diye takdim edilmiştir? Neden İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ön plana çıkartılmış ve mekan olarak neden Konya seçilmiştir? Bu sorulardan hareketle “Konya 2021” resmî adıyla şöhret bulan “İslami Dayanışma Oyunları’nı” değerlendirmek ve içyüzünü görmek gerekiyor. Ayrıca ISSF’nin açılımının “İslami Dayanışma Oyunları Federasyonu” olup olmadığı sorgulanması gerekiyor. Zira medya konuyla ilgili haber takdimlerinde hep ISSF ve “İslami Dayanışma Oyunları Federasyonu”nu birlikte zikrederek bir dezenfermayona imza atmıştır.
“İslami Dayanışma Oyunları” deyince doğal olarak akıllara; sanki İslâm’a has bir takım oyunlar var da onlar oynanıyor veya evrensel bir takım spor faliyetleri İslâmi usüller çerçevesinde yapılıyor gibi bir şey geliyor. Ancak Konya’da yapılan bu organizasyonda bu iki seçenek de söz konusu değil. Tam aksine hiç bir branşta şer-î hükümler gözetilmediği gibi İslâm’a has olan bir spor dalı da söz konusu değil. Ancak bazı kadın sporcular kendi tercihleri olarak baş örtüsü takıp altına şort veya daha uzun bir şeyler giyinerek müsabakalara katılıyor, bu da bu organizasyonu İslâm adına yapanlara ancak bir malzeme oluyor. Bunun ötesinde -konuyu yakından takip eden ve Konya’da yaşayan biri olarak söylüyorum-; ne düzenlemeler, ne açılış töreni ve ne de diğer tüm yönlerden İslâmilik söz konusu değil. Diğer taraftan ne açılış töreni için ücretle satılan bilet gelirleri ne de başka gelirler, dayanışma adına bir kimseye bağışlanmış veya manevi olarak bile olsa düşmana karşı bir birlik mesajı verilmiştir. Yani “dayanışma” kavramının da içi boş bir isimden ibaret olduğunu söylüyorum. Çünkü dayanışma ya maddi bir iş için olur ya da düşmana karşı güç birliği şeklinde olur. Bu organizasyon devam ederken en çok dayanışmaya ihtiyaç duyan Gazze yine ‘İsrail’ saldırıları altında...
“İslami Dayanışma Oyunları-Konya 2021"in dayanışma ve İslâm ile hiç bir alakasının olmadığını kısaca izah ettikten sonra şimdi bunun neden İslâmi bir çerçeveye sokulmak istendiğine ve esas maksatın ne olduğuna bakalım:
Öncelikle bilinmelidir ki her amel bir amaca binaen yapılır. Amaçsızca yapılan işler ancak akılsızlara nisbet edilir. Bu, hem fertler, hem devletler ve hem de tüm kurum ve kuruluşlar için böyledir. Bu organizasyonu yapan kim; İslam İşbirliği Teşkilatı mı? Elbette hayır. Fakat sürekli İİT öne çıkartılıp İslâm adı kullanılmak istenmektedir. Aslında İİT kurulduğu günden beri Müslümanların hiçbir derdine deva olmamıştır ki kendisinden hayırlı ameller bekleyelim. Organizasyon, Suudi Arabistan Spor Bakanı’nın başkanlığını yaptığı İslami Dayanışma Sporları (Oyunları) Federasyonu tarafından düzenleniyor ve denetleniyor. Dört yılda bir düzenlenen bu programa sadece İslam İşbirliği Teşkilatı’na üye ülkelerden sporcular katılabiliyor. Ancak sürekli ve ısrarlı bir şekilde müsabakalara katılmak için Müslüman olma şartı olmadığı dile getiriliyor. Sadece İİT’ye üye bir ülke vatandaşı olmak yeterli.
Peki, bu kuruluş bu tür organizasyonları neye göre düzenliyor, neyi amaçlıyor? Aslında bu kuruluşun amacını ve çerçevesini bildiren bir tüzükleri var ancak tüzükte yazılı olanla yapılanlara bakılınca bir tutarlılık saptanamıyor. Tüzüğe göre; federasyon sporcular arasında bir dayanışma ve kaynaşma amacı güdüyor ama bu hem gerçekleşmiyor hem de büyük bir kuruluşa göre küçük bir hedef çelişkisi var. Onun için bu tip gayri İslâmi faliyetlerin amacını bu federasyonun tüzüğünde aramak yanlıştır.
Dikkatimi çekti ki konuyla ilgili haberlerin çoğunda “İslami Dayanışma Sporları (Oyunları) Federasyonu” ne Arapça, ne Türkçe ve ne de İngilizce baş harflerinin (kısaltmasının) yazılışı ISSF olmadığı hâlde bu şekilde veriliyor. Sonra baktım ki kuruluş gerçekten de bu kısaltmayı kullanıyor. Bu kısaltma aynı zamanda uluslararsı bir üst kuruluşun da kısaltması. ISSF; "The International Shooting Sport Federation" yani "Uluslararası Atıcılık Sporları Federasyonu". Meğer aralarında Suud Krallığı’nın da olduğu 150 civarında ülke bu üst federasyona üye imiş ve tüm üye federasyonlar tüzük ve programlarını bu üst kuruluşun anayasası ve tüzüğüne uygun şekilde yapmak zorundaymış. Uluslararası Olimpiyatlar Komitesi tarafından resmî olarak bazı spor dallarında dünya çapında müsabakaların tek yetkili kontrol organı olarak bu federasyon (ISSF) tanınmış. Zaten Türkiye dahil Uluslararası Olimpiyatlar Komitesine üye olmayan ülke yok gibi. Yani FİFA’nın UEFA’ya bağlı olması gibi İslam beldelerindeki bir ya da iki federasyon bu üst federasyona üye ve onun kurallarını uyguluyor.
1907 yılında Batı ülkeleri ratafından kurulan bu federasyon adeta bir devlet gibi anayasası, programı ve amaçları olan bir federasyon. Amaçları arasında cinsiyet eşitliği ve kültürlerarası diyalog da var. “Federasyon amacına ulaşmak için: Teknik kuralları yayınlar, hakemleri lisanslandırır, IOK’den aldığı yetkiyle tüm teknik düzenlemeleri denetler, dünya şampiyonalarını organize eder, uluslararası şampiyonaları destekler ve denetler.” Bu ifadeler, federasyonun tüzüğünde yazan dikkat çekici hususlardır. Cinsiyet eşitliği kapsamında 1966 yılında sporda karma sistemi benimsemiş ve bunu tüm üye ülkelere benimsetmiştir. Bu benimseme ve teslimiyeti, Konya 2021’in resmî açılışında konuşma yapan İİT Genel Sekreteri Hüseyin İbrahim Taha, “Çok kültürlülük ve kültürlerarası diyaloğu güçlendirme” çağrısı yaparak ifade etti. Tüm sportif faliyetlerin de cinsiyet eşitliğine hizmet ettiği zaten gayet açık. Bu -sözde- İslâmi oyunların neden dört yılda bir yapıldığının cevabı da yine IOK’nin tüm şampiyona ve olimpiyatların dört yılda bir yapılması yönünde aldığı karardan dolayıdır. Yani anlayacağınız Batılılar bizlere kendi kültür ve mefhumlarını sadece siyaset ve yönetim üzerinden dayatmıyor; spor, müzik, sanat ve hayatın tüm alt şubeleri üzerinden de dayatıyor. Ayrıca McDanald’s’ın da bu organizasyonun sponsoru olduğunu belirtmek isterim. “İslami Dayanışma Oyunları Federasyonu” ve İİT gibi teşkilatlar da buna gönüllü olarak maşa oluyor, Batı’nın kirli ve köhnemiş mefhumlarına İslami kılıf giydiriyorlar. Sözün özü; bu "Konya 2021" veya “İslami Dayanışma Oyunları” İslâmla makyajlanmış bir Batı projesidir ve İslâmi değerleri yıkıp Müslümanlar üzerinde Batı değerlerini inşaa etme girişimidir.
İslâm beldelerindeki yöneticiler de Batı’ya maşa olma ve kirli oyunlarını halka yutturma konusunda en az İİT kadar gönüllüler ki İslâmi bir kılıf giydirilen bu rezalete ayrıca bir İslâmi motif kazandırmak için Konya’yı tercih etmişler. Konya halkının dindar kimliği istismar edilmiş ve bu kirli tuzağa halk desteği oluşturma gayretine girilmiştir. İslâm beldelerinde dökülen kanları, akıtılan gözyaşlarını ve göklere yükselen feryatları görmeyip, işitmeyip kör ve sağır kesilenler Batı değer ve mefhumları için tüm imkanlarını seferber ettiler. Oysa Allah Azze ve Celle; “...İyilik ve takvâda yardımlaşın, günah ve haksızlıkta yardımlaşmayın...” diye buyurmuştu.
Batı'nın gerçek yüzünü görmek isteyenler; daha dün Paris İklim Anlaşmasıyla "fosil yakıt tüketimini sıfıra indirelim" dedikleri hâlde şimdilerde tek tek kömür kullanımını iki katına çıkartma kararları alan AB ülkelerine baksın. Konya sizin istediğiniz gibi at koşturacağınız bir yer değildir. Zaten Konya halkı bu meşum oyuna gelmedi; umulan teveccühü göstermedi. Neredeyse bir yıldır her an bu programa kaç saat, dakika ve saniye kaldığı sürekli afişe edildiği hâlde müsabakalar, bazen hiç seyircisiz, bazen de iki elin on parmağını geçmeyecek sayda bir katılımla devam ediyor. Buna rağmen -“iktidara zarar verecekse hak sözün söylenmesi doğru değildir” fetvasına icabeten mi bilmiyorum- Konya’da bu işin iç yüzü ve gayri İslâmi olduğu medya, yazar ve STK’lar tarafından halka anlatılmadı ki buna tepki gösterilsin. Halk sadece bunun İslâmi bir faliyet olmadığını kendi idrakıyla anladı ama bunun İslâm’a açık bir saldırı olduğunu, bunu yapanların muhasebe edilmesi gerektiğini ve iğrenç bir şey olduğunu kavramadı. Çünkü özellikle İslami camia bunu neredeyse hiç gündem yapmadı. Konya halkı şimdi bunu 18 Ağustos'a kadar sürecek olan bir spor etkinliği olarak biliyor. Kavşaklarda bekletilen polis memurları yerlerini terkettiğinde sona erdiğini anlayacaklar. Burda herkes enflasyon ve hayat pahalılığı derdinde...
Selam ve dua ile, esen kalın.
@m_muratsavas