شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذ۪ٓي اُنْزِلَ ف۪يهِ الْقُرْاٰنُ هُدًى لِلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدٰى وَالْفُرْقَانِۚ فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُۜ
“O Ramazan ayı ki, insanları irşad için, hak ile batılı ayıracak olan, hidayet rehberi ve deliller halinde bulunan Kur'ân onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya şahit olursa onda oruç tutsun…” [Bakara 185]
Ömrümüzü bir kez daha mübarek Ramazan ayına yetişmeye vefa ettiren âlemlerin Rabbine hamdolsun. O Ramazan ki Kur’an, fetih, nusret, takva, bereket, sevgi-saygı, muhabbet ayıdır. Böyle mübarek bir aya vasıl olduğumuz için Rabbimize hamdediyoruz ancak halimiz nicedir/perişandır. Bakılacak bir yanımız yok. Dünyanın dört bir tarafında sahurları ve iftarları kana bulanan kardeşlerimiz var. Rabbimizin hükmüyle hükmedecek râşid bir halifemiz yok hâlâ. Hain ve azgın hükkamın pençesinde karşılıyoruz Ramazan’ı. Ve bu sefer de zalimin sesinin mazlumun iniltisini bastırdığı bir şekilde karşılıyoruz O’nu…
Kendisine kavuştuğumuz için sevindiğimiz Ramazan’ı biz hoş gördük de o bizi hoş buldu mu acaba? Basit bir kriter: Ramazan Kur’an ayıdır, hayatımızı Kur’an’a vurduğumuzda korkunç bir tablo çıkıyorsa ortaya… Öyleyse Ramazan bizi hoş bulmamış demektir…
Ramazan’da öyle bir kitap indirildi ki O kitap, bireyleri, toplumları ve devletleri “adam” eden bir kitaptır. O kitaptan yüz çeviren insanlığın ise durumu ortadadır.
وَمَنْ أَعْرَضَ عَن ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى
“Her kim de benim zikrimden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.” [Taha 124]
Ne Ramazan sadece yemeden-içmeden belli bir süreliğine kesilmektir, ne de diğer aylar sırf yeme-içmenin olduğu aylardır. Ramazan’ı diğer aylardan, diğer ayları da kendi içinde değerli kılan/kılacak şey Rabbimize karşı kulluk vazifemizi yerine getirmeye çalışıp çalışmadığımızdır.
Rabbimizden, bu temizlenme ve bağışlanma ayında bizlere şimdiye kadar kendisini ve bizlere gönderdiği tertemiz risaletini istediği şekilde anlamamışsak anlamayı, yaşamamışsak yaşamayı nasip etmesini niyaz ediyorum.
Hayat ne yemek-içmekten ne de yemeden içmeden kesilmekten ibarettir. Hayatın anlamı mü’minler için iman edip salih amel işlemektir; kâfirler için ise yiyip içip eğlenmektir. Bu hususla ilgili Rabbimiz şöyle buyuruyor:
اِنَّ اللّٰهَ يُدْخِلُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۜ وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا يَتَمَتَّعُونَ وَيَأْكُلُونَ كَمَا تَأْكُلُ الْاَنْعَامُ وَالنَّارُ مَثْوًى لَهُمْ
“Muhakkak ki Allah iman edip salih amel işleyenleri, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. İnkâr edenler ise (dünya zevklerinden) yararlanırlar ve hayvanların yediği gibi yerler. Onların kalacakları yer ateştir.” [Muhammed 12]
Rabbimizden bu mübarek Ramazan ayında bizleri kâfirlerin emellerinden uzaklaştırmasını, salihlerin siretine/yaşam tarzına gark etmesini niyaz ediyorum…
Selam ve dua ile…