Hakkın Yanında Hak İçin Durmak Lazım!
20 Eylül 2017

Hakkın Yanında Hak İçin Durmak Lazım!

Son zamanların önemli gündem maddelerinden biri de hiç şüphesiz Barzani’nin aldığı ve üzerinde ısrar ettiği referandum kararı. Bu konu birçok ülkenin gündeminde yer alırken Türkiye’de de ilk sırada yer alıyor. Medyadan siyasete, STK’lardan aydınlara ve yöneticisinden vatandaşına kadar bu konuyla iç içeyiz ve olmalıyız da zaten. Ancak meseleyi sırf siyasi durumlar, milli menfaatler ve konjonktür eksenli düşünmek ve konuşmak yıllar sonra bile olsa bir gün karşımıza çıkar ve bir şamar gibi suratımıza iner. Onun için Müslümanların meseleye İslâmî zaviyeden bakması lazım.

Pek çok gazeteci ve yazar bu konuyu değerlendirip kimileri bu işin arkasında ABD olduğunu, kimileri daha geniş ifadelerle Siyonist işi olduğunu söyleyip hükümete tam destek verdiğini hatta Türkiye’nin bölgeye askeri operasyon yapması gerektiğini söyledi. Yani özetle bazı Kürt milliyetçisi çevreler müstesna hep bir ağızdan Barzani’nin referandum kararına topyekûn karşıyız! Mezkûr müstesnaların görüşlerinin milli duygulardan ve fikirlerden kaynaklandığı açıktır. Üzülerek söyleyeyim, referanduma karşı olanların da milli duygu ve fikirlerden hâli olduğunu söylemek zor. Az önce dediğim gibi meseleye doğru zaviyeden bakmadıktan sonra sonuç olarak doğru görüşte olmanız bir anlam ifade etmiyor.

Tabi bu meselenin çok farklı yönleri var. Bu meseleye İslâmi bakış konusunu birkaç gün önce sitemizde yayınlanan makalesinde Sayın Aydın Usalp güzelce anlatmış, tavsiye ederim. Onun için ben konunun başka bir boyutunu gözler önüne sermek istedim bu makalede. O da şu ki, iktidarın referandum kararına karşı olup bunun için uyarılar yapması ve söylemden öte eylem boyutunda adımlar atacağının sinyalini vermesinin sebebi nedir? Aydın Bey’in de ifade ettiği gibi İslâm’a göre ulus devletlerin kurulması yanlıştır ancak bu yanlışın karşısında olmak hak için hakkın yanında olmayı gerektirir yoksa hakkı söyleyip batılı kastetmiş oluruz. Kelli, felli Erdoğancı yazarlara şunu sormak isterim, iktidarın bu yanlışa karşı olması hak için mi yoksa müttefiki ABD şimdilik Kürdistan’ın bağımsız bir devlet olmasını istemediği için midir?

Önce şuna açıklık getireyim, evet Irak’ı üçe bölmek isteyen esasta ABD’dir ancak şuanda resmi olarak bunun olmasını istememektedir. Zira Irak’ı fiili olarak zaten üç devlet gibi merkeze pamuk ipliğiyle bağlı bir federal anayasa ve düzen kuran ABD’dir. İstediği her an bunu resmileştirme noktasında olup buna şimdilik muktedirdir. Makalemin konusu bu değil ama yukarıdaki sorumun anlaşılması ve kabul görmesi için biraz açmak gerekiyor. Öncelikle şunu söyleyeyim, Barzani ailesi üç kuşaktır sadık bir İngiliz ajanıdır. Dolayısıyla bu işin arkasında ABD değil uzun bacaklı İngilizler var. Konjonktürel olarak uygun olmamasına rağmen ABD’nin Katar krizinde elde ettiği üstünlüğe bir hamle olarak bu kozlarını kullanmak istemişlerdir. ABD’nin Katar konusunda küçük bir geri adım atmasıyla şimdilik bu referandum konusu rafa kaldırılacaktır, İngiliz siyaseti bu.

Gelelim asli konumuza; dediğimiz gibi İslâm Kürt devleti dâhil küfür kanunlarını uygulayan ulus devletlerin varlığını haram kıldığı gibi yenilerinin kurulmasını da haram kılmıştır. İster Türk devleti olsun ister Arap İslâm coğrafyasındaki devletlerin tamamı gayri meşrudur. Bu ister silah zoruyla olsun ister referandum, isterse de kâfirlerin bize bağışlamasıyla! fark etmez. Onun için biz İslâm beldelerinde eskilerine olduğu gibi yeni ulus devletlerin kurulmasına da karşıyız. Ama bu meseleye başka hesaplardan dolayı karşı olanlardan da beriyiz. Sözü getirmek istediğim yere geleyim. Eğer iktidar bu yeni ulus devletin kurulmasına hak için karşı olmuş olsaydı aynısını Sudan bölünürken de yapardı. Bilakis o dönem Erdoğan’ın başında bulunduğu iktidar Ömer el Beşir’in yanında durup referanduma destek olmuş ve ABD öncülüğünde Sudan güney ve kuzey olmak üzere ikiye bölünmüştü. Bu bağımsız Kürdistan referandumu ve Türkiye’nin konuya yaklaşımı belli olunca hemen aklıma Sudanla alakalı bir anekdot gelmişti paylaşmak isterim. O dönem referandum gündem olunca haber sunumcusu Sayın Ersoy Dede Köklü Değişim Dergisi’nin konuya ilişkin görüşlerini almak için haber bülteninde canlı telefon bağlantısı yapmıştı. Dergimizi temsilen Dede’ye konuşan Sayın Hakkı Eren konuyu iki yönlü değerlendirip “yarın Türkiye’de birtakım çevrelerin de böyle bir hak talebinde bulunup meşruiyet oluşturmalarına imkan sağlıyor” demişti, Sudan’ın bölünmesi konusunda. Bugün alınan referandum kararı Türkiye’de değil ama Türkiye’nin de içinde bulunduğu tüm bölgeyi etkileyeceği açıktır. İslâm haram kıldığı için olsa tüm İslâm Beldelerinin bölünmesine karşı olmamız lazım. Ayrıca öyle olmuş olsaydı Erdoğan’ın ABD’nin fiili olarak bölüp henüz resmileştirmediği şu anki duruma da karşı olması gerekirdi. Bilakis referandum kararından evvel fiili bu durumu kabul edip bayraklarını açan ve Barzani ile güzel anlaşan da yine Türkiye değil mi?

Geliniz, Irak’ın bölünmesine Musul ve Kerkük’ten dolayı değil İslâmî bir hüküm olduğu için karşı duralım. Geliniz, milliyetçi duygular ve maddi menfaatler için değil hak için hakkın yanında olalım. Geliniz, birtakım kâfir ülkelerin politikalarının gereği olarak değil kendi siyasetimiz, kendi liderliğimiz ve dünyaya taşıyacağımız kendi mesajımız için karşı olalım.

@m_muratsavas