Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bilkent Üniversitesi'nde Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla bir konuşma yaptı.
Konuşmasında, ülkedeki yasakları nasıl kaldırdıklarından, özgürlük alanlarını nasıl genişlettiklerine, adaleti nasıl tahkim ettiklerinden Nobel ödülüne, Avrupa’daki lider boşluğundan Trump ve Putin’in nasıl lider olduklarına ve NATO, Libya gibi konularda beyin yakan açıklamalarda bulundu.[i]
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “beyin yakan” bu tür açıklamaları ilk defa yapmıyor.
Neredeyse iktidara geldiği günden bugüne bu denli açıklamalar yapıyor.
Ancak özellikle 2011 yılından bugüne bu tarz konuşmaları ağırlık kazandı diyebiliriz.
Hedef kitlesinin, söylediği yalanlara inanmasını istiyor. Halkın iç ve dış siyasete ilişkin yaşananlardan ziyade, çizmiş olduğu pembe tabloya inanmasını istiyor.
Birileri de “kral çıplak” dediği zaman onu şeytan taşlar gibi taşlıyor.
Öyle ki artık iktidarın yalanları bu ülkenin gerçeği oldu.
Gözümüzün içine baka baka söylenen yalanlar, gerçek gibi ateşli bir şekilde savunuluyor.
Bu da ülke ve halkın menfaatleriyle açıklanıyor.
Oysa ortada halkın menfaatine olan bir şey yok! Bu durum kapital sistemin doğasına bile aykırı olmasına rağmen halk üzerinden mugalata yapılıyor.
Lider halkına yalan söylemez! Söylerse lider de olmaz!
Hepimiz biliyoruz ki günümüzün tüm yöneticileri yalan söylüyor. Hatta öyle ki; “siyaset eşittir yalan” olarak biliniyor.
Bu ülkede eski bir bakanın, “yalan söylemeyince halk oy vermiyor” şeklinde yaptığı açıklama, gülüşmelere neden olmuştu. Oysa bu durum gülünecek bir durum değildi!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump ve Putin hakkında; “gizli ajandaları yok” derken de yalan söylüyor.
Her iki ülke ile geliştirdiği siyasetin, istediği şekilde algılanmasını istediği için hem de katmerli yalan söylüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iki gün önce yaptığı konuşmada her konu başlığı bir makale konusu olacakken ben en çok “Trump ve Putin’in gizli ajandaları yok” kısmına takıldım.
Nasıl devletlerin gizli ajandaları olmaz?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bahsettiği kişiler taksi durağındaki arkadaşları mı ki; gizli ajandaları olmasın?
Ayrıca Amerikan Başkanı Trump ve Rusya Devlet Başkanı Putin’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yaptıkları hakaret ve aşağılamalara rağmen Erdoğan’ın her iki başkanı övmesi ve beraber çalışmaktan memnun olması, olayın vahametini ayrıca gösteriyor.
Artık Erdoğan o kadar rahat ki; bu durumu gizleme gereği bile duymuyor.
Çünkü Amerika ve Rusya ile işbirliği yapmayı şeref olarak görüyor. Medya da buna çanak tutuyor.
Oysa “ayı”, sadece yiyeceği balı düşünürken, “kartal” ise kuş kadar değer vermiyor.
Amerika ve Rusya, İslâm coğrafyasında terör estirirken, Türkiye gibi uydu devletler ise bu terörü gizlemekte hatta üslerini açarak, anlaşmalar yaparak bu ülkelere hizmet etmektedir.
Halkların bu cürüm ve katliamlara vereceği tepkiyi hafifletme noktasında da gizli bir ajandaları var!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en iyi yaptığı iş, adı geçen ülkelerin eylem ve politikalarını çok iyi gizliyor olması.
Trump ve Putin’e karşı açık olduğu kadar halka olmuyor.
Zaten Erdoğan’ın kendi ifadesiyle “paratoner” görevi gördüğü için de bu ülkelerce destekleniyor.
Müslümanlar olarak her bir meseleye İslâm akidesi ve şerî hükümler çerçevesinden bakmalıyız.
Yöneticilerin attığı her adımı, söyledikleri her bir sözü bu kapsamda değerlendirmeliyiz.
Yöneticilerin süslü sözlerine değil, yaptıkları icraatlarına bakmalıyız. Bu icraatları da İslâm akidesi ve şerî hüküm çerçevesinde değerlendirmeliyiz.
[i] https://tr.euronews.com/2019/12/10/erdogan-putin-ve-trump-ile-gizli-ajandalarimiz-yok