Kapitalizmin tüm kusurlarından ve eksikliklerinden bahsetmeye kalksam sayfalar yetmez. Bu makalede sadece “fiyat mekanizması” konusuna değinmek istiyorum.
Türk lirası yılbaşından beri %30 civarında değer kaybetti. Dolar – Euro’yu tutabilene aşk olsun. Dolar 13.80TL’ye çıkarken, Euro 15.60TL’yi zorladı.
Altın ve gümüşe dayalı olmayan kâğıt para sistemi uygulandığı için yönetiminde, ekonomisinde kısacası ülkesinde risk olduğu düşünülen ülkenin para birimi varlığını hâlâ kabul ettirmeye devam eden Amerikan doları ve Avrupa eurosu karşısında değer kaybeder.
Hissedilen enflasyon %35-40 bandında, belki daha fazla ama TÜİK’in dediği gibi %21-22’ler kadar az değil. Market raflarında sürekli değişen fiyat etiketleri, elektriğe, doğalgaza, motorine, benzine art arda yapılan zamlar ortada.
Kapitalist iktisatçılar, fiyatların piyasada kendiliğinden dengeye geleceğini iddia ederler. Bunun adına “fiyat mekanizması” demişler. “Sanki görünmez bir el fiyatları dengeleyecektir” derler. Var mı öyle bir durum? Var mı denge? Her şeyin fiyatı sürekli artıyor!
Fiyat, bir ürün ya da hizmetin para ile değişim değeridir. Kapitalistlerin “fiyat mekanizması” dediği yolla fiyat; üretimde, tüketimde, ürün ve hizmetlerin dağıtımı sürecini etkiler.
“Görünmez el” yaklaşımı, piyasadaki dengenin, hiçbir müdahale olmadan sağlanabileceğini savunur.
Hepimiz birkaç ay içerisinde fakirleştik. Kapitalist iktisat sisteminin uygulanmaya devam edildiği her gün gelir dağılımı arasındaki uçurum hızla büyüyor. Fiyat mekanizması, kapitalist düzenin aldatmacalarından biridir.
Özet olarak; fiyat mekanizması, kapitalist ekonominin temel kavramlarından biridir. İddialarına göre; herkes kendi çıkarını optimize ederken, toplum da optimizasyondan doğan sinerji ile kalkınacaktır. Devlet müdahalesine gerek yoktur, zira bireyler kendi çıkarları için ne yapmaları gerektiğini çok iyi bilirler. “Bırakınız; yapsınlar, bırakınız; geçsinler” felsefesi ile özetlenebilir.
Fiyat mekanizması teorisine dayanarak kapitalist ekonomistler, toplumun üyeleri arasında zenginliği dağıtmak için ideal yöntemin, üretimin mümkün olan en yüksek düzeye çıkmasını garanti eden yöntem olduğu ve ürünlerin fiyat yoluyla doğal olarak dağıtılacağı kanaatine ulaşırlar.
Yalan! Yaşanılan durum tam aksini gösteriyor.
Fiyat mekanizmasına dayalı servet dengesizliği kapitalizmi benimseyen ve uygulayan tüm ülkelerde eninde sonunda oluşur. Kapitalizmi benimseyen ülkelerde mal ve hizmet üreticileri tüketiciler üzerinde kontrol kurdukları için buralarda tekellerin hâkimiyeti gelişmiştir. Kapitalizm hâkim oldukça, mal ve hizmet üretimi gittikçe daha az kişi elinde birikir. Büyük petrol, otomotiv ve ağır sanayi şirketlerinin sahipleri gibi küçük bir grup insan, ürettikleri mallar için belirli fiyatlar dayatarak tüketiciler üzerine hâkimiyet kurmak suretiyle onları domine eder hâle gelmiştir.
Yani bu durum aslında doğru düzgün hiçbir kaynağı olmayan sömürüye dayalı Batı’yı zengin hâle getirirken yeraltı, yerüstü zenginlikleri olan Türkiye gibi ülkelerin halklarını ise otomatikman fakirleştiriyor. İşte kapitalizm, böyle aldatıyor!
Dünya nüfusunun en yoksul %50’si gelirlerin %4’ünü, orta kısımda %40’lık kesim %29’unu, en üst %10’luk zengin kesim ise %67’sini elinde bulunduruyor. Türkiye’de de durum farklı değil. En zengin %10, tüm gelirin %54,5'ini alırken, en yoksul %50'nin payı ise sadece %12.
İşte “fiyat mekanizması”, “görünmez el” yaklaşımı böyle bir safsatadır. İşte kapitalizmin temel dinamiklerinden bir tanesi de böyle çürüktür. Dolayısıyla, kapitalizmin kendisi çürüktür.
Gelir dağılımındaki dengesizlik tamamıyla dünya üzerinde uygulanan kapitalist nizamın sonucu. Gelir dağılımını adil bir şekilde gerçekleştiren, dünya üzerinde bulunan kaynakları adaletli bir şekilde bölüştüren, sadece üretimi arttırmayı değil, üretilenin nasıl dağıtılacağını da en güzel şekilde düzenleyen İslâm iktisat nizamı ise dengeyi, adaleti, refahı ve huzuru tesis etmiştir; inşaAllah en yakın zamanda tekrar kurulduğunda, yine edecektir. Karşısında hiçbir engel yoktur!