Türkiye A Milli Kadın Voleybol Takımının kazandığı Milletler Ligi Şampiyonluğu sonrasında oluşan ve asla onaylamadığım gündem nedeniyle bu makaleyi yazmak, benim için bir görev olmuştur.
Voleybol, basketbol, futbol, jimnastik, atletizm gibi spor dalları kadının cinselliğini öne çıkaran ve kadının kimliğini cinselliğe indirgeyerek kadını değersizleştiren sömürgeci kapitalizmin kadına bakışını yansıtır.
Kapitalizm, sinema, müzik, moda gibi sektörlerde de aynı bakış açısıyla kadının cinselliğini öne çıkarmış dahası kadının cinselliğini gelir elde etme ve istihdam üretme aracı olarak görmüştür.
Kadının cinselliğini sömüren kapitalizm, kendi ideolojisini, hayat tarzını ve ürettiği popüler kültürü bütün dünya halklarına yaygınlaştırmada kadını bir propaganda aracına dönüştüren iğrenç bir karaktere sahiptir.
Kapitalizm, sanat, spor, sinema, müzik, moda gibi sektörlerde yıldızlaştırdığı ve dünyayı ayaklarının altına serdiği bir avuç kadın ve erkeğin örnekliği üzerinden bütün insanlığı kendi saptırıcı kültürüyle kültürlendirmeye çalışır.
Şu anda bütün dünyada yaşanan ağır toplumsal çöküntü, bozulma ve sapmada bozguncu kapitalist düzenin yıldızlaştırdığı bu insanların rolü çok büyük olmuştur.
Filenin Sultanları’na bu açıdan baktığımızda kapitalist sömürünün kurbanlarıyla karşılaşırız.
Din ile yaptığı savaştan doğan ve dini, özgürlüklerin önünde bir engel olarak gören laiklik ilkesini, ideolojisinin temel fikrî kaidesi olarak benimseyen kapitalizm, din kaynaklı bütün değerlere savaş açmıştır.
Laik kapitalist düzen Allah’a, Allah’ın dinine ve hükümlerine karşı açmış olduğu savaşta, kadına her zaman öncü bir rol vermiştir.
Allah’ın dininden kaynaklanan iffet, hayâ, namus, mahremiyet, tesettür gibi kadının İslami kimliğinin önemli bir parçası olan değerleri kadının hayatından çıkarmak, laik kapitalist düzenin önemli hedefleri arasındadır.
Böylece kendi tanımladığı ve sadece dünyayı esas alan seküler hayatın bir parçası haline getirdiği kadınları din ile yaptığı savaşta kahramanlara dönüştürür.
Filenin Sultanları’na bu açıdan baktığımızda da kapitalizmin din ile yaptığı savaşta istismar edip sömürdüğü kurbanlarla karşılaşırız.
Şu anda dünya üzerinde laik kapitalist düzenin kadının cinselliğini istismar ve sömürüsüne karşı direnip mücadele edenler ise sadece İslam’a iman eden mümin erkek ve mümin kadınlardır.
Mümin kadınların; Allah’a imandan kaynaklanan hayâ ve iffetleriyle, cinselliklerini saklayıp korudukları tesettürleriyle, mahremiyetlerine gösterdikleri özenleriyle, kapitalizmin sömürü ve istismarına karşı verdikleri mücadele ve direnişleri çok değerli, çok asilce ve çok saygıdeğerdir.
Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem efendimizin kızı Fatıma RadiyAllahu Anha, hatlarının insanlara belli olmaması için cesedinin tabutla taşınmasını ve defin esnasında mezarının bir örtüyle perdelenmesini vasiyet etmiştir.
Bu nasıl bir hayâ ve iffettir ki cesedi için dahi endişelenir.
Atâ İbni Ebî Rebâh’tan rivayet edilmiştir:
“Abdullah İbni Abbâs bana: ‘Sana cennetlik bir kadın göstereyim mi?’ dedi. ‘Evet, göster.’ dedim. İbn Abbâs şöyle dedi: ‘Şu (iri yarı) Habeşi kadın var ya! İşte bu kadın, (bir gün) Nebî SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e geldi ve ‘Beni sara tutuyor ve üstüm başım açılıyor. İyileşmem için Allah’a dua ediniz.’ dedi. Nebî SallAllahu Aleyhi ve Sellem, ‘Eğer sabredeyim dersen, sana cennet vardır. Ama yine de sen istersen, sana şifa vermesi için Allah’a dua ederim,’ buyurdu. Bunun üzerine kadın, ‘Ben (hastalığıma) sabrederim. Ancak sara tuttuğu zaman üstümün başımın açılmaması için dua buyurunuz.’ dedi. Nebî SallAllahu Aleyhi ve Sellem de ona dua etti.” [Buhârî, Merdâ 6; Müslim, Birr 54]
Yakın zamanda yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremde enkaz altında kalan bir kadının günler sonrasında enkazdan çıkarılmadan önce başörtüsü istemesi de mümin kadınların tesettürlerine ve iffetlerine verdikleri önemi gösterir.
Filenin sultanlarına bir de bu açıdan baktığımızda, inançlarına, yaşadıkları topraklara ve kendi halklarına yabancılaşmış, sömürgeci kapitalizmin asimile ettiği kurbanlarla karşılaşırız.
Hayatın anlamı üzerinden insana kimlik kazandıran bütün dini değerleri elinden alarak insanı kimliksizleştiren, insanın insanlığını tüketen; insanı, cinsellik, para, menfaat, şöhret, makam, mevki, lüks yaşam, arzu ve zevk sarmalına hapsederek tutsaklaştırıp sömüren kapitalizmden insanlığı kurtarmak, insanlığa ve kapitalist sömürünün kurbanlarına karşı en önemli vazifemizdir.
Bu önemli vazife ise ancak, Allah’ın dini olan İslam’ın hayata hâkim kılınması ve sömürgeci kapitalizmin hayattan kovulması ile yerine getirilebilir.
[اعْلَمُوا أَنَّمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَزِينَةٌ وَتَفَاخُرٌ بَيْنَكُمْ وَتَكَاثُرٌ فِي الْأَمْوَالِ وَالْأَوْلَادِ كَمَثَلِ غَيْثٍ أَعْجَبَ الْكُفَّارَ نَبَاتُهُ ثُمَّ يَهِيجُ فَتَرَاهُ مُصْفَرًّا ثُمَّ يَكُونُ حُطَامًا وَفِي الْآَخِرَةِ عَذَابٌ شَدِيدٌ وَمَغْفِرَةٌ مِنَ اللَّهِ وَرِضْوَانٌ وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا مَتَاعُ الْغُرُورِ] “İyi bilin ki; dünya hayatı ancak bir oyundan, bir eğlenceden, bir süs ve gösterişten, aranızda bir öğünmeden, mal ve evlatta çokluk yarışından ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibi ki, onun bitirdiği ekinler çiftçilerin hoşuna gider. Sonra kuruyuverir de sen onu sapsarı kesilmiş görürsün. Ardından da çerçöp hâline gelirler. Ahirette kâfirlere şiddetli bir azap, müminlere ise Allah’tan bir bağışlama ve rıza vardır. Evet, dünya hayatı, aldatıcı bir menfaatten başka bir şey değildir.” [Hadid Suresi 20]