Esed’in Devrilmesi Saf Bir Hayal Mi?
08 Kasım 2012

Esed’in Devrilmesi Saf Bir Hayal Mi?

Suriye’de yaşanan olaylar gün geçtikçe Batılı devletleri ve onların düşünce dünyasına eklemlenmiş beyinleri şaşırtmayı sürdürüyor. Cesaretin imanla birleştiği ve yaşayan ölülere hayat veren bir su gibi, temizlenmek isteyenleri ıslatan bir değişim sürecine şahitlik etmekteyiz. “Arap Baharı” (tırnak içinde kullanıyorum) olarak isimlendirilen bu sürecin başlangıcında birçoklarının hayal dahi edemeyeceği olaylar yaşandı. Ümmet üzerinde zorla sulta kurmuş zalimlerin kendi elleriyle hazırladıkları sonları başlarına bir bir geldi. Artık o zorbalar ihtişamlı dönemleri ile değil Ümmetin kini ile yüz yüze geldikleri anlarda yaptıkları ve söyledikleri ile anılacaklar. Allah Subhanehu onlar hakkında bu dünyadaki hükmünü, daha önce defalarca hatırlattığı gibi, tekrar hatırlattı. Bu olaylar sanki uzun bir zaman önce olmuş gibi, unutmuş gibi davranan ve hakikati kendi düşünce dünyasında kurguladığı hayallerle sınırlandırmış ve herkese de bu hayali gerçek olarak anlatanlarla karşılaşıyoruz. Onlar bilsinler ki daha öncekilerin başına ne geldiyse Suriye'deki 'Zürafâ'nın da akıbeti aynı olacaktır. Allah’ın bu cins için belirlediği değişmez son, bundan başka bir şey değildir.

Firavun da başına gelecekleri anlayınca “Ben size izin vermeden önce O'na iman ettiniz, öyle mi? Mutlaka bu, halkı buradan sürüp çıkarmak amacıyla şehirde planladığınız bir tuzaktır. Ama yakında (başınıza gelecekleri) göreceksiniz!” (A'raf-123) demişti. Bununla, hem kendi zayıflığını örtmek istemiş hem de karşısındakilere bir gelecek tasavvuru ortaya koyup onları bu tasavvura inandırmak istemiş, bunu da bir tehdit ile kuvvetlendirmişti:

“Mutlaka ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da hepinizi asacağım!” (A'raf-124) Fakat sonuç, Firavunun istediği gibi neticelenmedi. Onun beklediği bu ölümcül kötü son karşısında Müslümanların yaptıklarında pişman olup Firavun'un gücüne boyun eğmeleri idi. Fakat Müslümanlar, Firavun'a şunu söylediler:

“Biz mutlaka Rabbimize döneceğiz. Sen sadece Rabbimizin âyetleri bize geldiğinde onlara inandığımız için bizden intikam alıyorsun. Ey Rabbimiz! Bize bol bol sabır ver, Müslüman olarak canımızı al.” (A'raf 125-126) Bu, Firavun ve onun sistemindeki konum sahipleri için hiç beklenmedik bir cevaptı. Çünkü Müslümanlar bununla senin bizler için oluşturmaya çalıştığın gelecek tasavvuru kuru bir hayalden başka bir şey değildir, dediler firavuna.

Şimdi de kirli planlarla, senaryolarla dünya kamuoyunda ve en önemlisi ümmetin zihin dünyasında Suriye zürafasının yıkılmasının mümkün olmadığı gibi bir algılama oluşturmak istiyorlar. Ve bunun ardından farklı yöntemlerle bizleri tehdit ediyorlar. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Esed'in devrilmesini “saf bir hayal” olarak nitelendiriyor. Ve ardından “Eğer Esad Hükümeti devrilirse her şey devrilir. Bu birileri için öncelik olursa, kan akmaya devam edecek. Esad'in geleceğine Suriye halkı karar vermeli" diyerek hem korkusunu izhar ediyor hem de tehdit ediyor. Rus Dışişleri Bakanı'nın burada haklı olduğunu bir nokta var; Esed devrilince onunla birlikte Esed'in temsil ettiği değerler dünyası ve hayat sistemi de ortadan kalkacak. Ve korktukları son ile baş başa kalacaklar, İslamî hayatın cisimleşeceği, İslam’ın Devleti Hilafet ile. Şimdi bizler de Müslümanlar olarak Batı'ya, onların kuyruklarına, onlardan menfaat uman her kim varsa onların hepsine şunu haykırmalıyız: Senin bizler için yazdığın gelecek tasavvuruna inanmıyoruz. Senin bizleri kendisiyle korkuttuğun şey, zayıf bir hileden başka bir şey değildir. Tüm çabalarınızın nedeni, İslam'ın tekrar hayat sahnesine dönmesini engellemek içindir. Allah bize yardım edecek ve sizler korktuklarınızla yüzleşeceksiniz.

Evet şundan emin olunuz ki Esed devrilecektir.