ELİ KURUYASICA NASILDA ATTI!
02 Şubat 2014

ELİ KURUYASICA NASILDA ATTI!

Birileri bizim mukadderatlarımızla dalga geçecek ve bizler buna kayıtsız kalacağız… Bazıları Peygamberimizi ve Müslümanların hayat membaı Kur’an’ı alay konusu yapacak ve bunun hesabı sorulamayacak!

Ne acı değil mi Kardeşlerim? Ne vahim bir tablo? 90 küsur senedir biz aynı acıyı, aynı ıstırabı ve çaresizliği yaşıyoruz. Ne değerlerimize sahip çıkabiliyor ne de bunu yapanlardan hesap sorabiliyoruz!? Öyle ya korunaksız/kalkansız olana kim ne yapmaz ki?

Maalesef bir hakaret faciası ile daha karşı karşıyayız. Belki uluslararası boyutta değil, sadece ferdi amelle sınırlı… Ama olsun değer benim değerimse, Kur’an benim Kur’an’ımsa ferdi de olsa uluslararası boyutta da olsa bu beni yani şahsımı ve Müslümanları zedeler. Zedeledi de zaten…

Evet dün internet ve sosyal medya portallarına düşen bir hakaret faciasından bahsediyorum. Amerika'da eski bir asker olan Ben Smith, Çay Partisinin bir toplantısında yaptığı konuşma sırasında İslam'a hakaret edip, elindeki Kur'an-ı Kerim-i yere fırlattı.

Smith'in bu hareketi salondakilerden alkış aldı. Smith, Arap baharı, Müslümanlık ve halifelik gibi kavramların elinde tuttuğu bu kitapta yer aldığını söyledikten sonra kutsal kitabımız olan Kuran-ı Kerim'in mealini yere attı.

Bilindiği üzere Kur’an-ı Kerîm İslâm Dini’nin temel kaynaklarındandır. Asırlardır Kur’an-ı Kerîm, Müslümanları zülumatlardan çıkaran kandil olmuş, tarih boyunca Müslümanlar Kur’an-ı Kerîm’in Nuru ile aydınlanmışlardır. Kur’an-ı Azîmuşşân Müslümanların kendisinden beslendikleri, kendisiyle hayat buldukları rahmet ve hayat membaı olmuştur. Kelâmullah olan Kur’an-ı Kerîm Müslümanların hayatlarında karşılaştıkları ve karşılaşacakları problemlerin çözümüne kaynaklık etmiştir. Allahu Teâlâ Kur’an’ı bize şöyle tarif ediyor:

“Elif, Lâm, Ra. Bu Kur'an, insanları Rablerinin izni ile karanlıklardan aydınlığa çıkarasın, üstün iradeli ve övgüye lâyık Allah'ın yoluna iletesin diye sana indirilmiş bir kitaptır.” (İbrâhîm , 1)

Kur’an-ı Kerîm’in işlevini ve değerini kavrayabilmek için İslâm Ümmeti’nin tarih boyunca nasıl yaşadıklarına bakmak yeterli olacaktır. Asırlardır İslâm Ümmeti Allah’ın razı olduğu hayırlı Ümmet, vasat Ümmet, şahit Ümmet, iyiliği emreden kötülükten nehyeden/alıkoyan dâvet ehli Ümmet olarak hayatını ikame etmiştir. Yine tarih boyunca İslâm Ümmeti Kur’an’dan aldığı besinle, hayat oksijeniyle Allah’ın razı olduğu izzet ve şeref dolu bir hayat sürdürmüştür. Doğru anlayarak hayata geçirdikleri Kur’an-ı Kerîm öyle bir kitaptır ki nefisler O’nunla hayat bulur, kalpler Onunla mutmain olur. O, insanları Rablerinin izniyle karanlıklardan nura çıkarır, aziz ve hamd edilen sırata götürür.

Onu taşıyan kimse sabit dağlar gibi olur, O Allah yolunda iken dünya onun yanında küçüldükçe küçülür. Hep hakkı söyler ve Allah hakkında kınayıcının kınamasından kesinlikle korkmaz. Kilosunun hafifliğinden dolayı, rüzgarın kendisini sürüklediği kimse O’nunla Allah katında Uhud dağından daha ağır basar. Çünkü o Kur’an okumakta, dilini onunla ıslatmakta ve parmak uçları onu müşahede etmektedir.

Tabi bu Müslümanlar açısından böyledir. Peki ya kafirler açısından? Onlar ise İslam’a ve değerlerine hep daim düşmanlık ve husumet beslediler. Bunu da hiçbir zaman ketmetmediler. Zaten Allah Azze ve Celle onların halini/düşünce yapısını şöyle beyan buyuruyor:

“İnkâr edenler, Allah yoluna engel olmak için mallarını harcarlar ve harcayacaklar da. Sonra da bu harcama onlar için yürek acısı olacak, arkasından da yenilgiye uğrayacaklardır.” (enfal,36)

Başka bir ayette ise Allah onların İslâm’a ve Müslümanlara olan düşmanlıklarının ne denli olduğunu beyan etmektedir. Şöyle ki:

“Ey müminler, kendinizden başkasını sırdaş ve dost edinmeyiniz. Olanca güçleri ile size zarar dokundurmaya, dirliğinizi bozmaya çalışırlar, karşılaştığınız her sıkıntı onları sevindirir. Gerçi kinleri ağızlarından taşmıştır ama kalplerinde saklı tuttukları kin daha büyüktür. Eğer düşünecek olursanız size ayetlerimizi açık açık anlattık.” (ali-imran,118)

Onlar her zaman İslâm’a ve değerlerine saldırdılar ve saldırıyorlar. Lakin tarih boyunca Müslümanların değerlerini ve emanetlerini koruyan İslâm’ın kalkanı Halife olmuştur. Heybet ve İslâm’ın izzetiyle kılıcını kuşanmış olan Halife, İslâm Ümmet’ini her türlü saldırılardan korumuştur, İslâm’ın emanetlerine ve değerlerine dil uzattırmamıştır. Çünkü Müslümanların arkasında korunduğu ve savaştığı kalkanın adıdır Hilâfet...!!

Bence ihtiyacımız olan şey bellidir. Ve vakıa tüm gücüyle bizlere şöyle nida ediyor ey Müslüman kardeşlerim! Kulak ver bu nidaya…

KUR’ÂN-I KERÎM’E HAKARET FACİASI İSLÂM ÜMMETİ’NE ŞÖYLE HAYKIRMAKTADIR; İSLÂM’IN VE MÜSLÜMANLARIN KORUYUCUSU OLAN HİLÂFET’İ KURUNUZ!!!