Dünya Beşten Büyük Değildir, Tek Başına Hilafet Dünyaya Denktir
26 Ocak 2015

Dünya Beşten Büyük Değildir, Tek Başına Hilafet Dünyaya Denktir

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son zamanlarda çeşitli platformlarda dile getirmiş olduğu dünya beşten (Birleşmiş Milletler) büyüktür sözü, Müslümanların duygularını okşar hale gelmiştir. Bu söz ile BM’nin dünyadaki bir takım gelişen siyasi olaylara özellikle de Suriye ve Filistin’de var olan zulme sessiz kaldığını, bu konuda adım atmadığını ve üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediğini ifade eder olmuştur. Erdoğan’ın bu söylemi ise süslü bir sözden ve cafcaflı bir slogan olmak dışında yeni bir şey ortaya koymayan niteliktedir. Nitekim aynı Erdoğan’ın üyesi olduğu sömürgeci kâfirlerin kuruluşları olan NATO, IMF ve Dünya Bankası hakkında tek bir eleştirel söz söylememesi de manidardır. Yine aynı Erdoğan’ın Suriye ve Filistin meselesinin çözümünü, eleştirmiş olduğu BM’den bekliyor olması yine bu konularda BM’den kararlar çıkartması için Başbakanını, bu kuruma göndermesi de yaman bir çelişkidir. Şayet Erdoğan bu tür söylemlerinde samimi olmuş olsaydı, hemen BM’den, NATO’dan ve diğer kurumlardan üyeliğini çeker ve bunlarla yapmış olduğu ikili stratejik anlaşmaları yırtar atardı. Ancak durum böyle değildir. Özellikle son zamanlarda sıklıkla dile getirdiği “Dünya beşten büyüktür” ifadesi bir slogandan öteye geçmemektedir. Erdoğan bu konuda oldukça popülist bir tavır sergilemekte ve söylemleri hamasetten öteye geçmemektedir.

Hizb-ut Tahrir’in Siyasi Mefhumlar isimli kitabında “Dünyanın Mutsuzluğunun Sebepleri’’ başlığı altında bu konuyu incelerken, dünyayı mutsuzluğa götüren sebeplerden bir tanesinin de devletlerarası toplum(BM) fikrinin olduğunu beyan etmesi oldukça dakik bir tespit ve dikkat çekici bir yöndür. Bununla beraber bu sorun çözülmedikçe ve sömürgeciliğin varlığı devam ettiği sürece de dünya mutsuz olmaya devam edecektir.

Yine bununla beraber bu söylemi ilk kez dile getiren Erdoğan’da olmamıştır. Yani bu sözün menşei Erdoğan’a ait değildir. Fakat üzülerek belirteyim ki toplumun olayları yüzeysel bir şekilde değerlendirmesi sonucu, sanki BM’in yapısının değişmesinin gerekliliğini ilk kez Erdoğan dile getirmiş oluyor zannetmeleridir.

Şimdi bunun böyle olmadığını birlikte irdelemeye çalışalım. Son zamanlarda elime bir kitap geçti. Kitabın ismi “Amerika ve Dünya”. Kitap özetle Amerikan’ın dış politikasının geleceğinden bahsetmektedir. Aynı zamanda bu kitap, Davıd Ignatıus’un moderatörlüğünde Amerikan dış siyasetinin en bilge gözlemcilerinden Zbigniev Brzezinski ve Brent Scowcroft arasında yapılan bir sohbetten ibarettir. Özetle BM’in ve diğer bir takım uluslararası kuruluşların artık demode olduğunu, bu kuruluşların Soğuk Savaş döneminin ürünleri olduğunu ve bundan sonra bu kurumlarla yola devam edilemeyeceği açıkça vurgulanmaktadır. Moderatör Ignatıus’un her iki muhatabına sormuş olduğu şu soru oldukça çarpıcıdır. “Birleşmiş Milletler bugün mantıksız bir kuruluştur… BM ve diğer kuruluşlar açık bir şekilde gerçek dünyanın sorunlarını takip etmiyorlar” dedikten sonra, “Peki, her ikiniz de sahip olduğumuz bu aşırı hiyerarşik ve bürokratik uluslararası kuruluşların daha farklı bir şeye dönüşümü hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu farklı şey nasıl bir görünümde olabilirdi?’’ Sorusuna muhataplarının cevapları oldukça dikkat çekicidir.

Brzezinski “Var olan birçok kurum değiştirilebilir ve durumlara uyarlanabilir. Kendi içlerindeki yetki dağılımının kesinlikle değişime ihtiyacı var. Dünya Bankası için de, IMF için de bu yapılamayacak iş değil. BM’yi özellikle de Güvenlik Konseyi’ni değiştirmek çok daha zor olacaktır… Ancak Birleşmiş Milletler’de bile, bence, değişiklikler yapılacaktır ya da yeni alternatif gölge kurumlar ortaya çıkacaktır.”

Bu soruya Scowcrof ise şu şekilde cevap vermektedir. “Ve bir de BM var. Hâlâ Soğuk Savaş’tan kalma bir sarhoşluğun etkisindeyiz, yeni bir dünyayla uğraşıyor ancak yeni dünya düzeni için tasarlanmamış kurumları bu amaca dönük kullanmaya çalışıyoruz… BM kötü bir örnek teşkil edebilir; ancak şu anda herkese seslenen BM’den başka bir kurum yoktur. Ben olsam, işe sıfırdan başlamaktansa bu kurumu düzeltmeyi seçerdim.”

Bu sohbet 2009 yılında gerçekleşmiştir. Yani BM’in yapısının değişmesinin gerekliliği yeni bir tartışma konusu değildir. Fakat bunun bizzat Erdoğan tarafından dile getirilmesi yeni bir şeymiş gibi algılanmaktadır. Ya da bu konuda yeni bir algı operasyonu gerçekleştirilmek istenmiştir. Herkesin malumu olduğu bir konu vardır. Amerika özellikle uygulamak istediği siyasetini bir takım akademik çevrelerde, thing-tang kuruluşlarında ya da bir takım siyasi ortamlarda tartıştırır daha sonra da yeri ve zamanı geldiğinde bu planı kendisiyle birlikte hareket eden adamları eliyle hemen tatbike koyar.

Dolayısıyla Erdoğan’ın bu söylemi yeni bir şey olmayıp, bizzat önceki senelerde Amerikan siyaset bilimcileri tarafından dile getirilen ve tartışılan bir konuyu tekrar gündeme getirmekten ve onu seslendirmekten başka bir şey değildir.

Biz yazımızın başlığına “Ancak Hilâfet Beşten Büyük”tür başlığını atmıştık. Belki bu söz bazılarına göre büyük bir iddia veya pratiği olmayan bir söylemmiş gibi gelebilir. Ben burada Hilâfet’in şanlı tarihinden veya dünyanın büyük bir bölümüne nasıl hâkim olduğundan bahsedecek değilim. Çünkü bu konuda birçok kitap mevcuttur. Hilâfet’in sadece beşten büyük olmadığını aksine tek başına dünyaya denk bir varlık olduğunu, Mü’minlerin Emiri Hârûn er- Reşid’e ve Osmanlı’nın ilk halifesi Sultan Selim’e ait şu cümleler ne kadar da doğrulamaktadır. Hârûn er-Reşîd diyor ki:

“Ey bulut suyunu dilediğin yere bırak. Nasıl olsa suyun bize haraç olarak geri dönecektir.”

Mü’minlerin Emiri Yavuz Sultan Selim ise şöyle demiştir:

“Bu dünya iki sultan için küçük, bir sultan için ise büyüktür.”

@yilmazcelik69