Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayının kim olacağına ilişkin tartışmalar sürerken, CHP ve İYİ Parti ayrışma yaşıyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, çok adayla seçimlere girilmesini istiyor. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ise Millet İttifakı’nın tek adayla seçimlerin ilk turuna katılmasından yana. Öte yandan Cumhur İttifakı’nın 2023 Cumhurbaşkanı adayı tekrar mevcut Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olacak.
Millet İttifakı’nda lider sorunu var gibi görünse de aslında bu sorun Cumhur İttifakı da dahil tüm demokratik partilerde de var. Cumhur İttifakı’nın aday sorunu yaşamıyor gibi görünmesi lider çokluğundan değil kıtlığından kaynaklanırken, Millet İttifakı’nda görülen aday tartışmaları da aynı şekilde lider kıtlığından kaynaklanmaktadır. Bu kıtlığı doğuran hiç kuşkusuz demokrasiden kaynaklanan pragmatist bakış açısıdır. Bu bakış açısı parti ve liderlerine halkın önceliklerinden daha çok kendi önceliklerine eğilmelerine sebep olmuştur. Zira pragmatist bakış açısına sahip kişi ve yapıların birinci önceliği kendileridir. Diğer aktörler zaman kalırsa ilgilenilecek aparatlardır sadece. Bu bakış açısında halk, omuzlarına basılıp yükselinen bir yığından ibarettir. Her ne kadar demokratik partilerin bazı liderlerinin diğer parti liderlerine nazaran halka karşı biraz daha duyarlı olduğu yer yer görülüyorsa da sonuçta bunun da koca bir yalan olduğu çok geçmeden anlaşılmaktadır.
Aslında demokratik sistemlerin kokuşmuşluğunu, rezilliğini, bozukluğunu, yeni vaatlerle örtmekten başka bir işe yaramıyor demokratik partiler. Halkın sistemi sorgulamasının önündeki en büyük engellerden bir tanesi, demokratik partilerdir. Çünkü bu partiler halkın bakışını sisteme değil şahıslara çekmekte, sistemin başındaki icracıların değişmesiyle sıkıntıların biteceği vehmi oluşturmaktalar insanlarda. Sonra icracılar değişiyor ama sistem değişmediği için sıkıntılar aynen devam ediyor. Derken yeni bir parti ya da eski bir partinin parlatılmış yeni bir lideri çıkıyor aynı vaatlerde bulunuyor ve bu kısır döngü bu şekilde devam edip gidiyor. Hep halkın karşısına yeni bir yolla çıktıklarını söylüyorlar ancak çok geçmeden söylemlerin ne kadar boş olduğu ortaya çıkıyor. Örneğin daha bugün, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in resmî sosyal medya hesaplarında yayınlanan videoda, “Şimdi yeni bir yola çıkıyoruz. Bizim vaadimiz, bizim anlayışımız, bizim sözümüz. Her daim adalet, bereket, çevre, huzur. Biz bu yola milletimiz için çıktık. Biz bu yola Türkiye için çıktık” ifadeleri yer aldı. Böylece halka bayatlardan bayat vaatlerden başka bir şeyde bulunmuyorlar.
Bu nasıl iştir ki iktidarda olanlar da muhalefette olanlar da aynı vaatlerde bulunuyorlar. Daha çok refah, daha çok adalet, daha çok hikâye… Neden? Çünkü iktidar partileri de muhalefet partileri de demokratik partiler. Çünkü her iki cephe de halkın değer ve ihtiyaçlarından çok kendi maslahatlarıyla ilgileniyorlar. Cumhur İttifakı adayının kolaylıkla belirlenmesi de Millet İttifakı’nın adayını belirleyememesi de tarafların maslahatıyla ilgili. Bunun halkla hiçbir ilgisi yok.
Müslümanlar bilmeliler ki demokratik sistemlerin de demokratik partilerin de vadettiği şey sadece yeni yüzlerdir. Yeni yüzler de bozuk bir sistemin yeni icracıları olmaktan öteye geçmezler. Bu kısır döngünün var olması da zaten sistemin değil de şahısların değişmesinden kaynaklanıyor. Kötü bir düzenin iyi yönetilmesinden bahsedilemez, ancak kötü ve daha kötü yönetilmesinden bahsedilebilir. Yapılması gereken halkın değerleri -ki o İslâm’dır- ve ihtiyaçlarını hakkıyla gözeten, tamamen İslâm’a dayalı bir parti etrafında toplanmaktır. O parti ki onda lider krizi yaşanmaz, çünkü şahısların varlığından ziyade projenin varlığına itibar edilir. Ki proje/İslâm ideolojisi yeterince lider yetiştirmeye muktedirdir de. Böylesi bir partide aslolan şahısların maslahatı değil halkın, maddi ve manevi kıymetlerinin muhafazası ve en güzel şekilde teminidir. “Böyle bir parti var mıdır?” diye sorulacak olursa, hiç şüphesiz ki “hamdolsun böylesi bir parti vardır ve o parti Hizb-ut Tahrir’dir” diye cevap verilir. Hizb-ut Tahrir yüzlerin değil sistemin değişmesini vadediyor. Bayatlamış çözüm önerilerinden değil taptaze İslâmi bir çözümden bahsediyor. Öyleyse Hizb-ut Tahrir’in ortaya koyduğu İslâmi proje etrafında birleşin ey Müslümanlar! 2023’ü gerçek bir değişim ve vizyon ile karşılayın!