İnsan, hayatta sürekli gözlerinin önünde duran ama genel olarak es geçtiği gerçekleri ah bir anlasa. Keşke gözlerinin önünden her gün geçip giden tabutlardan birine kendisinin de konulacağını bir düşünse. Keşke sevdiklerini getirip gömdüğü o mezarlıklardan birine kendisinin de sevdikleri tarafından getirilip gömüleceğini bir tasavvur etse. Keşke “mezardakilerin pişman olduğu şeyler için dünyadakilerin birbirini yediğini” artık anlasa da durulsa, gereksiz şeyler için bir damla suda fırtına koparmasa. Keşke dünyanın bir tuzak olduğunu görse de onu gayya kuyusuna götürecek pusulalardan uzak dursa. Keşke insanların uğrunda savaş çıkarttıkları şeylerin saçmalığını görse. Görse de hayat hakkındaki anlamı yakalasa. Dönüp dünyanın kendisine baksa da mükemmelliğe şahit olsa, sonra dönüp insanlığa bakıp ortadaki tersliği görse. “Bunları yaratan, bunlara muhakkak yolunu göstermiştir ancak bunlar gafilane yüz çeviriyorlar” dese ve kâinat ile insan arasındaki bu ahenksizliğe son vermek için çalışmaya koyulsa. Yani İslam Nizamı’nı hâkim kılmak için gayretleri arttırsa. Bu uğurda hem dünyanın izzetine hem de ukbanın sonsuz nimetlerine mazhar olacağını görse, böylece adilikten/sıradanlıktan/çöp çekirdekçisi olmaktan kurtulsa... Annesine, babasına, eşine, dostuna iyi olmasının bir lüks değil en basit ve en kolay sorumluluklarından olduğunu anlasa... Allah'tan başka kendisine sığınacak bir mevlasının olmadığını daha bu dünyadayken idrak etse... Allah'tan başka ilah olmadığını en derinine kazısa... Muhakkak surette Allah'ın bizi bir araya toplayacağına ve yaptıklarımızı bize haber vereceğine inansa ki O Subhanehu şöyle buyuruyor:
اللّهُ لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ لَيَجْمَعَنَّكُمْ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ لاَ رَيْبَ فِيهِ وَمَنْ أَصْدَقُ مِنَ اللّهِ حَدِيثًا
“Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. Andolsun, sizi kıyamet gününde mutlaka bir araya toplayacaktır. Bunda asla şüphe yoktur. Kimdir sözü Allah’ınkinden daha doğru olan?” (Nisa 87)
Keşke insan Allah'a dayanırsa Allah'ın gerçekten ona yeteceğine tüm şüpheleri izale ederek inansa ki Rahman şöyle buyuruyor:
وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُ وَمَن يَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ فَهُوَ حَسْبُهُ إِنَّ اللَّهَ بَالِغُ أَمْرِهِ قَدْ جَعَلَ اللَّهُ لِكُلِّ شَيْءٍ قَدْرًا
“Onu beklemediği yerden rızıklandırır. Kim Allah’a tevekkül ederse, O kendisine yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah, her şeye bir ölçü koymuştur.” (Talak 3)
Ah keşke Allah'tan korkup sakınsa da önüne açılacak kapıları hayretle temaşa etse... es-Samed şöyle buyuruyor:
وَمَن يَتَّقِ اللَّهَ يَجْعَل لَّهُ مَخْرَجًا
"... Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu açar.” (Talak 2)
Keşke, İnsan, bu gerçeklerin farkına vardığında nedamet dolu bir “keşke” diyecek yerde olmasa. Çünkü o yerde keşke bir ibret almayı değil faydasız boş yakınmayı ifade eder. Ki alemlerin sahibi şöyle buyuruyor:
وَجِيءَ يَوْمَئِذٍ بِجَهَنَّمَ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ الْإِنسَانُ وَأَنَّى لَهُ الذِّكْرَى
“Ki cehennem de o gün getirilmiştir. İşte o gün insan anlar. Fakat bu anlamanın ona ne yararı var?” (Fecr 23)
Evet, insan tüm bu ve bunlar gibi göz önünde duran gerçeklerin (öylesine değil gerçekten anlayarak-hissederek) farkına varsa keşke...
Zira değersiz şeylerden dolayı kendisini kahretmeye değmediğini anlaması için, ölmesi icap etmez...Öteye göçmeden beride kalkar gözlerinin önünden perdeler birer birer Allah'ın izniyle...
Rabbimiz bizlere görmeyi, anlamayı ve yaşamayı nasip eylesin...