Davutoğlu: Halep Oradaysa Arşın Burada!
02 Mayıs 2016

Davutoğlu: Halep Oradaysa Arşın Burada!

Çok duymuşsunuzdur. Halep’in Osmanlı Hilafet Devleti’nin en önemli beldeleri arasında yer aldığını. Öyle ki İstanbul’dan sonra en büyük ticaret merkezimizdi Halep. Bu kadim şehir Eyyubi, Memlük, Selçuklu ve Osmanlı’nın tarihî ve kültürel mirasının mihenk taşıydı. Her yanı buram buram İslam kokardı. Bu yönüyle İslam’ın duygusunu ve fikriyatını taşıyan koca bir şahsiyetti Halep!

Yani demem o ki; Bizim için Medine neyse, Mekke neyse, İstanbul neyse, Kudüs neyse Halep de odur! Babamızdır, anamızdır! Tarihimizdir, ecdadımızdır! Bedenimizdir, kanımızdır! Canımızdır ve mirasımızdır!

Peki, yangın yerine dönmüş ve yerle yeksan edilmeye çalışılan Halep’in ordumuz ve siyasetçilerimiz için anlamı nedir? Kore kadar değerli değil midir ki asker gönderilmesin? Kıbrıs kadar bizden değil midir ki çıkartma yapılmasın? Oysa Halep ve Halepli Müslümanlar, en zor anımızda bizimleydi! Hatırlatmalıyım ki Çanakkale Savaşı’nda birçok Anadolu şehrinden daha fazla şehit vermişti Halep!

Bugün, hutbelerin okunmadığı, cuma namazının eda edilmediği, camilerinin kapatıldığı Halep’in güç ve kuvvet ehlimiz için hükmü nedir?

Başbakan Ahmet Davutoğlu! Sözlerinizde eğer samimi iseniz; “Halep’te mübarek cuma günü, cuma namazı kılınamadı, hutbe okunamadı. Halep’i esir edenler bilsinler ki Halep özgür olacak” sözlerinizin arşını nerededir? İşte Halep orada ama sizler neredesiniz!

Türkiye‘nin, Amerika ile yaptığı Suriye ittifakının sonucunda mı Halep özgür kalacak? Halep’in Ruslar tarafından yıkılmasına izin verenler mi onu kurtaracak? Önce öldürülmesini izleyip, sonra mı özgür olmasını sağlayacaksınız?

Sayın Başbakan! Kâfirlerin yaktıkları ve yıktıkları şehirlerimizi, kapitalizmin kentsel dönüşümü ile yeniden inşa edilmesini mi vaat ediyorsunuz? Sizin özgürlük ve inşa anlayışınız ne kadar da sığ böyle! Allah aşkına söyleyin, hangi hayat görüşünüz ile İslam tarihinde ve kültürel mirasında ve taşımakta olduğu mevcut şahsiyetiyle Halep’i özgür bırakacağınızı, tekrar inşa edebileceğinizi düşünüyorsunuz?

Öyle ki bu tutarsız övünmelerinizden Müslümanlara gına gelmediği besbelli…! Yoksa tanıdığım Müslümanlar Halep’i sizin merhametinize teslim etmezlerdi. Rasulullah’ın dediği gibi yapmanız için size baskı yaparlardı: “Hayır, Allah’a yemin olsun ki sizi ve kardeşlerimiz ile savaşanları asla kendi başlarına bırakmayacağız.” Yani sizden müteahhitlik değil, kardeşlik yapmanızı isterlerdi!

Hâlbuki o tutarsız övünmeler karşısında, sinsi ittifakların fitnesine karşılık “Onlar asla fitneye düşmezler...” demişti Rasulullah Müslümanlar için…

Peki, bugün Halep yanarken Müslümanlar nerede? İktidarları nerede? Medyaları nerede? Meydanlarda neden kimse yok? Halep neden yalnız? Neden kimse Halep’e sahip çıkmıyor?

Tutarsızca övünen Müslümanlara ve iktidara, İskender Pala’nın “İki Dirhem Bir Çekirdek” kitabından ufak bir gönderme yaparak, yöneticilerin sözleri ile yaptıklarının mutabık olması gerektiğini hatırlatmak isterim:

-Yapma be iki gözüm, on beş arşın atlamak kim; sen kim?

-Canım ne var on beş arşında, atladım işte!

O sırada aralarında bulunan marangoz, malzemeleri arasındaki arşını çıkarıp ortaya koymuş:

-Halep oradaysa, arşın burada! Haydi atla da görelim!..

O günden sonra palavracı, her nerede bir kurusıkı atsa halk kendisine “Arşın burada!” demeye başlamış ve bu söz bir deyim olarak yaygınlaşmış. Bugün dahi geçmişte yaptığı bir şey ile övünen yahut yapmadığını yapmış gibi söyleyen insanlara, hâlihazır şartlar altında da aynı başarıyı göstermesi arzusunu izhar için söylenir.”

Öyleyse bizde diyoruz ki; Halep Oradaysa Arşın Burada!

@hak_anbolat