Malumunuz olduğu üzere bu AK Parti’nin seçim sloganı.
Evet, gerçekten CHP yıllardır konuştu ama başaramadı; AK Parti ise yine konuştu ama yaptı!
CHP’nin yapamadığını yaptı!
Osmanlı Hilâfet Devleti’nin çeşitli entrikalarla yıkılmasının ve gayri İslâmi, kâfir Batı’dan ithal laiklik, “halka rağmen” uygulanmaya başladı.
O gün bu gündür bu sistem halkına hep “düşman” olarak baktı. Demir yumruğunu ümmetin üzerinden hiç eksik etmedi.
Doğrudur, CHP ve türevleri hep konuştu. Laiklik ile İslâm’ın birleştirilmesine, cumhuriyetin aslında İslâm’a muhalif olmadığına, demokrasi denen rezilliğin İslâmdanmış gibi gösterilmesine, velhasıl mevcut duruma Müslümanları razı etmeye çok çabaladı.
Ama hiçbir zaman başaramadı!
Halk o kadar köşeye sıkıştırıldı ki, kâğıttan kaplanları kahraman zannetti.
2001 kriziyle birlikte sistem çökmek üzereyken sahneye bir “şövalye” çıkıverdi.
Hızlı bir şekilde yüksek faizli borçlar alınarak piyasa rahatlatıldı. Kredi muslukları açılarak kopmak üzere olan siyaset ile halkın arası düzeltildi.
Borçla, geçiş garantili yollar, hasta garantili şehir hastaneleri yapıldı. Yüzünü İslâm’a değil de Batı’ya dönen iktidar, AB müktesebatı gereği sağlık, eğitim, hukuk gibi alanlarda iyileştirmelere gitti.
Bunu, halkını düşündüğü için değil, Amerikancı bir ülkenin AB içerisine sızması için yaptı.
Kimse bunu görmedi.
Bir avuç ferasetli Müslüman “Durun ey kalabalıklar!” dese de bu çağrı, sahte sevinçler arasında kayboldu.
Öyle ya, yüz yıllık hasret bitmiş “muhafazakârlar” özlemini çektikleri iktidara ulaşmışlardı!
Zannettiler ki, bu nizam değişecek ve İslâm gelecek…
Zannettiler ki, miting meydanlarında “ellerinde Kur’an, dillerinde tekbir” olanlar, ümmeti kurtaracak; kıvılcım ateşlenecek ve dünya İslâm’ın adaletine kavuşacak!
Yıllar yılları kovaladı…
Şamar oğlanına dönen bir ülke kaldı elimizde.
Mehterler eşliğinde çıkılan Suriye, Libya, Afganistan seferleri unutuldu. ABD Başkanı ile telefon görüşmesi yapmanın bile sevinç kaynağı olması kaldı elimizde.
Rusya zirvesinde Pravda gazetesinin Erdoğan için “zavallı” demesi, ABD Başkanı’nın mektup ile aşağılaması, bir avuç sermayedarın emrine boyun eğilmesi, dolar kurunun durdurulamaması, fakirleştikçe fakirleşen halk…
Yine elimizde kalan; AHaber’in ülkeyi uçurması, Diriliş Ertuğrul, Abdulhamid dizleri oldu.
Sokakta erkek erkeğe evlilik teklifleri, “İstanbul Sözleşmesi” gereği düzenlenen 6284 sayılı kanun ile aile ve neslin yok edilmesi, cinayetler, sapıklıklar, ateizmin çoğalması, dindar nesil yetiştirme rüyaları ve ödenemeyen krediler kaldı.
CHP ve kokuşmuş zihniyetin tezahürlerinin Müslümanlara yaptığı zulümler de hiç bitmedi aslında…
Evlenmiş ve çocukları olmuş aileler cezalandırıldı, 28 Şubat mağdurları hâlen hapishanelerde.
İslâm’ın yönetim şekli olan Hilâfet’i istedikleri için Hizb-ut Tahrir gençlerine verilen cezalar artırıldı. Anayasa Mahkemesi’nin kararına rağmen Müslümanlar hâlen suçlanmakta ve cezalar almaya devam etmekteler.
Daha geçtiğimiz gün (14 Ekim 2021) Ankara’da görülen davada, Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararı verdiği dört Müslümana yeniden aynı cezalar verildi yerel mahkemece.
CE-HA-PE konuştu AK Parti ise yaptı!
Yüz yıldır sistemin yapamadığını yaptı:
Müslümanların ruhuna işlemiş İslâm’ı moderniteye kurban etti!
Demokrasi ile İslâm’ı birleştirdi!
Başı kapalı ama baştan aşağısı açık nesiller türetti.
Kur’an okuyan, sakal bırakan, başörtüsü takan memurlarımız, hakim ve savcılarımız oldu ama İslâmi değerler unutuldu.
Aslında AK Parti, dediği her şeyi yaptı. Yapacaklarını söylemişti çünkü.
Sadece birileri bunu farklı yorumladı.
Geldiğimiz nokta ise ortada.
Kaybedilen 20 yıla mı yanalım, yok olup giden milyonlarca insanımıza mı yanalım varın siz düşünün artık.
Ama ümitsiz değiliz elbet. Bu ümmet, “onlardanmış gibi görünerek iktidara gelir isek, her şeyi değiştirebiliriz” şeklinde özetlenebilecek doğuştan sakat bir düşünceyi acı da olsa tecrübe etti artık. Taliban örneği ile de silahlı mücadelede başarısız olunduğu ortada.
Geriye sadece Rasul SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in metodu olan fikrî ve siyasi mücadele metodu kaldı.
Bu metodu kılı kılına takip eden Hizb-ut Tahrir çok yakında hedefi olan İslâmi hayatı başlatmak için İslâm Devleti’ni kuracaktır inşaAllah.
Bunu ne kâfirler ne de onların ajan yöneticileri engelleyebilir. Çünkü Batı, insanlığı bir lokma ekmeğe muhtaç hâle getirdi. Vaat ettiği muasır medeniyet seviyesini ise çoktan yiyip bitirdi!
Çünkü kâfirler hiçbir zaman insanlık için bir şey yapamaz. Batı her zaman vahşi, açgözlü ve canavar idi. Takım elbise giydi diye barbar, medeni olmaz.
İnsan onuruna yakışan tek nizam İslâm nizamıdır.
Ey Müslümanlar! Yetmedi mi yüz yıllık uykunuz? Aldatılmaktan bıkmadınız mı?
Allah’ın indirdikleri ile yönetmeyen kimselerden yüz çevirin artık. Sizler Müslümansınız ve İslâm ile yönetilmek üzerinize bir farzdır.
İnşaAllah bu musibetten bir hayır çıkar ve yıkılışının 100. yılına kalmadan Râşidî Hilâfet’i ilan etmek için çabalarsınız.