Birkaç gün sonra idrak edeceğimiz Ramazan ayını İslâm âlemi için hayırlara vesile kılmasını Allah’tan niyaz ederek yazıma başlamak istiyorum.
Rasul SallAllahu Aleyhi ve Sellem bir duasında şöyle buyurmuştur:
اللَّهُمَّ رَحْمَتَكَ أَرْجُو فَلَا تَكِلْنِي إِلَى نَفْسِي طَرْفَةَ عَيْنٍ، وَأَصْلِحْ لِي شَأْنِي كُلَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنْتَ
“Ey Allah’ım rahmetini dilerim! Beni göz açıp kapayıncaya kadar, hatta ondan daha az bir zaman bile nefsimle baş başa bırakma.” [Ebû Davud, Edeb: 110]
Kuşkusuz bu duanın, Rasul SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e bakan bir yönü vardır, bir de ümmete bakan bir yönü vardır.
Rasul SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e bakan yönü O’nun masum olması ile ilgilidir. Zira O SallAllahu Aleyhi ve Sellem din adına her ne işlemiş, söylemiş ve ikrar etmiş ise o vahiydir. Evet, Rasul SallAllahu Aleyhi ve Sellem mecaz değil hakiki manada Allah’ın murakabesi altındadır. Nitekim O’nun bu duası Allah katında makbul bir dua olarak yerini almıştır. Allah O’nu bir an bile nefsiyle baş başa bırakmamıştır.
Bu duanın ümmete bakan yönüne gelince; her peygamberin ümmeti gibi Rasul SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in ümmeti de masum değildir. Her ümmet gibi Muhammed ümmeti de imtihan için gönderilmiş bir ümmettir. Nitekim Allah Celle Celalehuاَلَّذ۪ي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيٰوةَ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّكُمْ اَحْسَنُ عَمَلًاۜ “O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır.” [Mülk 2] diye buyurarak bu gerçeği beyan etmiştir. Yani Allah Celle Celalehu Rasulü’nü hatadan ve günahtan koruduğu anlamda bizi korumayacaktır.
Öyle ise bu duanın biz Müslümanlar için başka bir anlamı olmalıdır. Allah’ın bizi kendisiyle günahtan koruyacağı rahmetinin başka bir yansıması olmalıdır. Bu da İslâm Şeriatı’dır. Zira Allah, kerim olan kitabında Şeriatını kastederek “…rahmet olsun diye indirdik.” [Nahl 64] diye buyurmaktadır.
Nitekim biz Rasul gibi masum değiliz. Rasul gibi Allah tarafından korunmuyoruz. Bize bir irade verilmiş ve bir Şeriat gönderilmiştir. Amellerimiz bu Şeriata uygunluğu ile muhasebe edilecektir. Zira iyi veya kötü bir amele yöneldiğimizde irademiz devrededir. Amellerimizi anlamlı kılan da bu iradedir. Kaldı ki iyi olan amelimize sevabın, kötü olan amelimize günahın yazılması doğrudan irade ile bağlantılıdır.
Buna göre; “Ey Allah’ım rahmetini dilerim! Beni göz açıp kapayıncaya kadar, hatta ondan daha az bir zaman bile nefsimle baş başa bırakma.” diye Rasul SallAllahu Aleyhi ve Sellem’den ders aldığımız duanın bizim açımızdaki anlamı şu olmalıdır:
Ey Allah’ım! Beni bir an bile İslâm’ın hâkimiyetinden mahrum etme!
Ey Allah’ım! Beni bir an bile İslâm hâkimiyetinin kendisiyle gerçekleştiği Râşidî Hilâfet’ten yoksun bırakma!
Ey Rabbim! Beni bir an bile Şeriat hükümlerini uygulama yetkisini yalnızca kendisine verdiğin râşid halifeden mahrum bırakma!
O râşid halife ki; kalkandır, asadır!
O râşid halife ki İslâm’ın egemenliği ancak onun varlığıyla gerçekleşir.
O râşid halife ki yalnızca onunla Şeriat hükümleri hayata tatbik edilir.
O râşid halife ki ümmet ancak onunla küfrün, şirkin, laiklik, demokrasi ve cumhuriyetinin karanlığından kurtulur.
O râşid halife ki ümmet ancak onunla cahiliye hükümlerinin ifsadından korunur.
O râşid halife ki ümmet ancak onunla büyük küfür güçlerinin saldırılarından korunur.
Ey Allah’ım! Bizi Hilâfet’ten ve halifeden mahrum bırakma ki nefsimizle ve haramlarla baş başa kalmayalım.
Öyle ki; râşid halife hayatın her alanında Senin Şeriatının hükümlerini uygulayarak münkere meydan bırakmasın.
Her şeye rağmen nefsimiz bizi bir günaha sürüklediğinde kanun ve nizam olarak hâkim olan Senin Şeriatın yolumuzu kessin. Nefsi emmaremiz bu kadar bariyeri aşıp buna rağmen bir günaha bulaşırsa Senin Şeriatının koyduğu had cezaları bize tatbik edilsin ki günahımıza kefaret olsun. Böylece Senin huzuruna temiz bir şekilde varalım.
Nitekim hayat boşluk kabul etmiyor. Hilâfet nizamı olmadığında küfür rejimleri yerini doldurmaktadır. O küfür rejimleri de bizi nefsimizle baş başa bırakmanın ötesinde yasa ve kanunlarla haramları bize dayatmaktadır. İşte 99 yıldır Hilâfetsiz bir şekilde nefsimizle baş başa kaldık. Allah’ın rahmeti olan Şeriattan yoksun kaldık. Ulusal laik sistem ülkemizi elli küsur parçaya bölüp dış güçlerin müdahalesine açık hâle getirdi. Yönümüzü Kâbe’den Kopenhag’a çevirdi. Kapitalizm bizi faize sürükledi. İsviçre Medeni Kanunu aile kurumumuzu ve neslimizi ifsat etti. Laik Kemalist eğitim politikası kişiliğimizi bozdu. Oğlumuza kızımıza, çoluk çocuğumuza sahip çıkamaz olduk.
Özetle; “Ey Allah’ım beni nefsimle baş başa bırakma!” duasının ümmet olarak biz Müslümanlar açısından anlamı şudur: “Ey Allah’ım bizi Hilâfetsiz ve halifesiz bırakma!”
Öyle ise biz de diyoruz ki:
Ey Allah’ım! Bizi Hilâfetsiz bir hâlde nefsimizle baş başa bırakma!
Ey Allah’ım! II. Cahiliyenin hüküm sürdüğü bu zamanda II. Râşidî Hilâfet’i kurmak için katından bize yardımcı bir kuvvet ver! (Âmin)
___
#YenidenHilafet