Değişim TV · Sesli Makale : “BİZE, KAPİTALİZMDEN KORUYAN AŞI LAZIM!” - Aydın USALP
Toplumun gündemini belirlemede etkin olan medya, bu günlerde gündemi ‘aşı’ ile daha fazla meşgul ediyor. Aşının faydalı olup olmadığı, yapılıp yapılmaması konusunda aleyhte bir takım sesler olsa da iktidarın programı, yapılmasına yönelik olduğundan bütün medya madalyonun bir tarafını göstermeye devam ediyor. Ancak gerek sosyal medyada ve gerekse reel hayatta aşı hakkında endişeleri olanların sayısı ciddi bir boyuttadır.
Aslında insan, sağlığı için tedavi olmaktan veya aşı yaptırmaktan çekinir mi? Hayır. Çünkü bu durum hasta olmak istemeyen insan fıtratına aykırıdır. Peki, insanlar bu konuda neden kuşkulu ve çekimser davranıyorlar?
Genel aşılar konusunda son yılarda giderek artan bir güvensizlik var zaten. Buna ilaveten Covid-19 hakkında geliştirilen aşının “yeterince test edilmediği”, “aşı olanın hastalığa tekrar yakalanabileceği” gibi söylemler yine sağlıkçılardan sadır olan sözler olduğundan, halkın Covid-19 aşısı hakkında tereddütleri daha da artmıştır. Bir de aşının, hastalığın ortaya çıktığı Çin’den alınması da endişeleri artırmaktadır.
Bu hususta meydana gelen güvensizlik, birçok meselede olduğu gibi dünyaya egemen olan ve ülkemizde de uygulanan mevcut nizamın, yani kapitalizmin kendisinden kaynaklanmaktadır. İyileşen hastayı “müşteri kaybı” olarak gören bu zihniyete insanın güven duyması mümkün mü? Dünya kaynaklarının sınırlı ve tükenir olduğu düşüncesine sahip ve bu sebeple nüfusu azaltmanın gerekliliğinden bahsedildiği bir zamanda kuşkuların olması gayet doğaldır. “İnsan sağlığı üzerinden para kazanma hırsı taşıyan, söz konusu kendi kazançları iken insan canını hiçe sayan bir avuç kapital sahibinden insanlığa deva gelir mi?” diye, düşünmeden edemiyor insan?
Bu durumun farkında olan yöneticiler, halkın endişelerini gidermek için kameralar karşısında aşı olmaktadırlar. Diğer taraftan herkesin aşı olmasını zorunlu hâle getirme çabası da mevcuttur. Aşı hakkında şahsen endişelerim var lakin bu yazıda aşı olmanın lehinde veya aleyhinde bir mevzuya girmeyeceğim. Sadece bu güvensizliğe sebep olan hususun, -benzer şekilde birçok sorunun kaynağı olan- kapitalizm oluğunu hatırlatmak istiyorum.
Kapitalizm; “özgürlükler”, “kendi kendini yönetme”, “kalkınma” vb. gibi insan nefsine hoş gelen süslü cümleler ile gizlenerek pazarlanan vahşi bir nizamdır. İnsanın kendi arzularına köle olmasını, merhametten uzaklaşıp egoist ve bireysel hareket etmesini doğuran, bir avuç insanın büyük bir insan topluluğunun emeği üzerinden zenginleştiği, yöneticilerin de bu nizamı koruyup uyguladığı batıl bir ideolojidir.
Bu nizamın uygulandığı devletlerde, özellikle tam bağımsız olmayan yani ithal ile kapitalistleşmiş ülkelerde güven, adalet, kalkınma ve huzurdan bahsedilir mi? Elbette hayır! Çünkü ne bu nizam adildir ne de adil olup da bu sistemin iktidarında kalmak mümkündür. Kapitalist devletlerde iktidarlar, kapital sahiplerince belirlenir ve yöneticiler onların çıkarlarını sağlamakla görevlidirler.
Bu ülkelerde adaletin, sadece tabelalarda ve binaların duvarlarında yazılı olması ile var olduğu düşünülür. Hukuk, herkes için aynı şekilde işlemez. Zengin ve iktidar yanlısı olanlar için normal hukuk varken muhalifler için “düşman ceza hukuku” devreye girer. Çünkü mevcut laik, demokratik/kapitalist nizamı benimsemeyenlerin onlar nezdinde -hukuktan faydalanmaları bir yana- yaşama hakları dahi olmamalıdır. Mevcut çarkın dönmesi için zaman zaman halkın gözünü boyama kabilinden bir takım yamalar yapılır. Örneğin; anketlerde halkın büyük bir kesiminin yargı ve hukuka güvenlerinin kalmadığını gördüklerinde bu konuda bir takım reformlar yapılacağından bahsederler. Lakin pratikte 90’lı yılların yöntemlerini uygularlar.
Yine bu nizamın uygulandığı ülkelerde ekonomik refahtan bahsedilemez! Çünkü refah düzeyi yükselen insanların sayısı artıkça bu, “mal ve hizmetlerin paylaşımı” demek olur ki bu da bir avuç insanın gelirinin azalmasına sebep olur. Bu bir avuç azınlık buna rıza gösterir mi? Hayır!
Bu ülkelerde insanların geneli açlıktan ölür mü? Hayır! Çünkü böylesi bir durumda iktidarlar da ayakta kalamaz. Ayrıca, insanlar ölürse bu bir avuç zengini kim daha zengin edecek? Dolayısı ile bu ülkelerde büyük bir kesim, açlıktan ölmeyecek kadar bir ücrete sahip olmalı ki çalışmaya ve böylece bu bir avuç kapital sahibini daha da zengin etmeye devam edebilsin.
Bu nizamın getirdiği en büyük felaket, insanlarda güven ve emniyet duygusunun kaybettirilmiş olmasıdır. İnsanlar, can, mal ve gelecekleri konusunda ciddi endişe içindedirler. Örneğin, hemen her gün kadına yönelik şiddet ve taciz olayları taşınır medyaya. Daha iğrenci; çocuklara yönelik olan şiddet ve taciz olaylarıdır. Bu hususta ciddi bir güvensizlik var. Bu durumu önlemek için çıkarılan yasalar, sorunu gidermediği gibi ailelerin parçalanması, babaların evden uzaklaştırılması, boşanmaların artması, çocukların ebeveynsiz kalması gibi başka sorunları meydana getirmiştir. İnsanlar kendini evlerinde dahi emniyette hissetmiyorlar. Mal konusunda, hırsız ve dolandırıcılardan kaçabilse yasal soyguncu ve tefeci bankaların eline düşmektedirler.
Eğitim sorunlu, amaçsız ve geçici haz endeksli bir gençlik türedi.
Elbette bu fasit nizamın bütün şerlerini bir yazıda ifade etmek mümkün değildir. İnsanlığın, özellikle biz Müslümanların, nesli, ekini ve hayatı bir bütün olarak ifsat eden bu batıl nizamdan bir an önce kurtulmamız gerekir. Bu bir bataklıktır. Bundan kurtulmadan hiçbir sorunumuz çözüme kavuşmayacaktır. Dolayısıyla bu kapitalizm belasından kurtulmak için yeniden İslâm’a dönmeli ve O’nu hayatın her alanına hâkim kılmalıyız!
O İslâm ki kıyamete kadar hükmü baki, insanlık için rahmet ve nimet olan, insanlara hayat veren, kendisi ile adaletin icra edildiği, dünya hayatında huzur ve kalkınma sağlayan, ahiret hayatında kalıcı ve daha güzel nimetlere eriştiren, insan, hayat ve kâinatın yaratıcısı ve Rabbi tarafından gönderilmiştir.
Bunun için bize her şeyden önce -sadece sağlığımızı değil hayatımızı bir bütün olarak bozan- kapitalizme karşı bir aşı lazım. Başta kapitalizm olmak üzere her türlü bozuk nizamın yegâne ilacı ve aşısı, İslâm’dır.
___
#KapitalizmÇöktüÇözümİslam