Yıllardan beri başıboş köpeklerin insanlara saldırmaları ile gündeme gelen bu konu, her seferinde belirli mihrakların ve -sözde- hayvanseverlerin oluşturduğu propaganda ile savuşturulmuş, iktidarın her zamanki gibi çekingen ve “Kemalistleri kızdırmayalım” esaslı politikaları sebebiyle de bu duruma bir türlü çözüm üretilememiştir. Bugün geldiğimiz noktada ise artık bu sorun büyük bir toplumsal soruna dönüşmüş ve sokaklar başıboş köpeklerden geçilmez bir hale gelmiştir.
Sadece bu yıl yani 2024 yılının ilk 5 ayında, 463 köpek saldırısında 81 kişinin hayatını kaybettiği belirtilmekle birlikte, çoğu çocuk olmak üzere yüzlerce kişi köpeklerin saldırıları sonucunda yaralanmıştır. Bunun dışında trafik kazalarına sebep olma, başta kümesler ve ahırlar olmak üzere evcil hayvanlara saldırma, bir kısım salgın hastalıklara sebep olma gibi birçok sorunlara da kaynaklık eden bu konu, yıllardan beri maalesef çözülememiştir. Artık durum öyle bir hale gelmiştir ki, sayıları 10 milyonu aştığı düşünülen “başıboş köpekler” sorunu, sosyal panik ve korku haline dönüşmüştür.
Köpeklerin saldırı haberlerinin her geçen gün artması ve bu durumun artık çözülmesi gerektiği noktasında güçlü bir kamuoyu baskısının oluşması neticesinde, iktidar nihayet konuyu gündemine almış ve bir yasa tasarısı hazırlayarak meclis gündemine getirmiştir.
Öncelikle binlerce masum canın kaybına sebep olan bu sorunun çözümünün karşısında duran ve her seferinde oluşturdukları kamuoyu ve propaganda ile -sözde- hayvan haklarını savunan malum kesimlerin arkasındaki etken üzerinde durulması gerekmektedir. Sayıları 2700’ü bulan hayvan hakları derneklerinin tutumları, samimiyetten çok uzak ve kirli amaçlar barındırmaktadır.
Yıllardır, kuş gribi nedeniyle milyonlarca kanatlı hayvan itlaf edilirken bu kesimlerin hiç sesi çıkmamıştır. Şap ya da deli dana hastalığı sebebiyle büyük ve küçükbaş hayvanlar itlaf edilirken hiç sesleri çıkmamıştır. Çok su tükettikleri bahanesiyle Avustralya’da on binlerce deve itlaf edilirken de bu kesimlerin sesini hiç duymadık. Kendilerini “hayvansever” olarak tanıtan bu kesimlerin diğer hayvanların itlafına karşı hiç sesleri çıkmazken, konu -başıboş ve saldırgan- köpekler konusu olduğunda bir anda ortaya çıkarlar. Tabii bu kesimlerin sesini birde kurban bayramlarında duyarız.
İnsanların hatta çocukların ölümüne bile duyarsız olan bu kesimlerin derdinin hayvan hakları falan olmadığı açıktır. Yurtdışından aldıkları fonlarla palazlanan bu kimselerin nasıl bir ilişki ağı içerisinde oldukları özellikle incelenmelidir.
Toplumsal bir soruna dönüşen başıboş köpek sorununda en büyük payda, bugüne kadar hiçbir adım atmayan, mama şirketlerinin ve yurtdışı fonlarla palazlanan hayvan hakları derneklerinin seslerinin çok çıkmasından dolayı sorunu yıllardır sürüncemede bırakan iktidarındır. İktidar, ne zamanki sorunun kendisine yönelik bir tepkiye dönüştüğünü ve geçtiğimiz seçimlerde yaşadığı oy kaybının sebeplerinden birinin de bu sorun olduğunu gördüğünde adım atmak zorunda kalmıştır. Atılacak bu adımda da her zaman ki gibi Batılı ülkelerin neler yaptığına ve bu sorunu nasıl çözdüklerine bakılmıştır. Bu gerçekten büyük bir utanç ve zillettir. Kendi halkının insanları, köpeklerin saldırıları sebebiyle ölürken, sokaklar sürü halinde dolaşan köpeklerden geçilmez bir hale gelmişken ve anne-babalar, çocuklarını yalnız başına sokağa salamaz durumdayken, kendi sorununu çözmekten aciz kalıp “acaba her şeyde kendilerini rol model aldığımız Batılı büyüklerimiz(!) bu sorunu nasıl çözüyorlar” diye onların uygulamalarından medet ummak, ne büyük bir utançtır.
Oysaki inandıkları dine ve şer’i hükümlere dönmüş ve oraya bakmış olsalardı, -her şeyde olduğu gibi- bu konuda da çözümlerin olduğunu göreceklerdi. Evet İslâm, insanların karşı karşıya kaldığı tüm problemlere çözümler getirmiş olan bir dindir. Her alanda olduğu gibi bu konuda da çözümler sunmuştur.
İlk olarak; tüm canlılara olduğu gibi köpeklere de merhametli olmak, hiçbir hayvana işkence etmemek İslâm’ın en önemli tavsiyelerindendir.
“Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: ‘Bir adam yolda yürürken çok susadı. Derken bir kuyuya rastladı. İçine girip su içti. Dışarı çıktığında susuzluktan soluyup toprağı yemekte olan bir köpek gördü. Adam kendi kendine: ‘Bu köpek de benim gibi susamış’ deyip tekrar kuyuya indi, mestini su ile doldurup ağzıyla tutarak dışarı çıktı ve köpeğe su verdi. Allah, onun bu davranışından memnun kaldı ve kendisini affetti.’ Rasulullah’ın yanında bulunanlardan bazıları, ‘Ey Allah’ın Rasulü! Yani hayvanlar(a yaptığımız iyilikler) için de bize bir ücret var mı?’ dediler. Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem ‘Evet, her yaş ciğer (sahibi olan canlıya yapılan iyilikler) için bir ücret vardır.’ buyurdu.” [Buhari, Müslim]
Bu hadisten açıkça anlaşıldığı gibi, İslâm'da Allah'ın yarattığı bütün canlılara karşı merhamet esastır. Zarar vermeyen ve zararlı hale gelmeyen tüm canlılar, gözetilir ve korunur. Ancak ne zaman ki zararlı hale gelirler ise o zaman, zararı def etmek ve insanların canlarını, mallarını bu zarardan korumak vaciptir. Bu zararı önlemek için yapılması gerekenler derhal ve hiç vakit kaybetmeden yapılır.
Bunlardan birincisi; zararlı, saldırgan ve yırtıcı hayvanların öldürülmesidir. Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
[خمسٌ من الدَّوَابِّ كُلُّهُنَّ فَاسِقٌ، يُقْتَلنَ في الحَرَمِ: الغرابُ، وَالحِدَأَةُ، وَالعَقْرَبُ، وَالفَأْرَةُ، وَالكَلْبُ العَقُورُ] “Beş tane hayvan ‘fasık’tır ki, Mekke'nin harem bölgesinde de olsa öldürülebilir. Bunlar; fare, akrep, karga, çaylak ve yırtıcı köpektir.” (Başka bir rivayette: “kişi ihramda da olsa bunları öldürebilir.”) [Buhârî, Bedu'l-halk, 16; Müslim, Hac, 9: 66-72]
Yine Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem Medine’de ortaya çıkan hastalık tehlikesinden ve köpeklerin insanlara zarar vermesinden dolayı çoban ve av köpekleri dışında başıboş köpeklerin öldürülmesini emretmiştir. Müslim’de, Abdullah ibni Ömer’den; “Rasulullah, Medine etrafına bizleri göndererek çevrenin köpeklerden arındırılmasını söyledi.” rivayeti geçmektedir.
Yine Müslim’de şu rivayet geçmektedir: “Allah’ın elçisi ziraat, av ve çoban köpekleri dışındakilerin öldürülmesini emretti.”
Bu konuda varit olan naslara bakıldığında köpeklerin öldürülme emrinin illetinin, “insanlara zarar vermeleri” olduğu görülmektedir. Zira çoban, ziraat ve av köpekleri, sahipleri tarafından beslenilen, yetiştirilen ve insanlar için faydaları bariz olan hayvanlardır. Ama bunların dışında başıboş köpekler ise ortalıkta gruplar halinde dolaşmakta, hayvanlara ve insanlara saldırmakta ve bazı salgın hastalıklara sebep olmaktadır.
Bu zararın ortadan kaldırılması, Müslümanların yöneticilerine ise vaciptir. Dolayısıyla yöneticiler, insanlara zarar veren bu sorunu çözmek için -bunların itlaf edilmesi de dahil olmak üzere- alınması gereken tüm önlemleri almalıdır.