Değişim TV · Sesli Makale : “ARUN ALEYKUM!” - Musa BAYOĞLU
Üniversitelerin şehirleri kalkındırmadığı aksine ahlaki açıdan bozduğu, üniversite öğrencilerinin kızlı-erkekli kaldığı apart evlerde yaşanan ahlaksızlıkları bir TV programında dile getiren Prof. Ebubekir Sofuoğlu’nun söyledikleri ülke gündeminde tartışma konusu oldu. Siyasilerden akademisyenlere, yazarlardan medya temsilcilerine, sağcısından solcusuna her kesimden tepkiler yağdı! Kınama, tel’in ve hatta lanetleme yarışına girildi! Bazı istisnalar haricinde iktidara yandaş olanlar bile bu yarışta ön saflarda yerini aldı. Konu, bilinçli bir algı operasyonu ile “tüm üniversite öğrencilerine söylendi” denilerek, aslından saptırıldı ve özgürlükler kutsalına sahip çıkıldı!
Allah’ın kitabı hakkında yalan yanlış ifadeler kullananlara, cinsel istismar yapan siyasilere, mafya liderlerine hatta terör örgütlerine gösterilmeyen ortak tepki bu konuda gösterildi! Mesele, üzüm yemek değil bağcıyı dövmekti. Mesele, insanın hiçbir şekilde sınırlandırılmayan özgürlükleri, şahsi hürriyetleri ve ahlaksızlık olunca kimileri inancı gereği tepki verirken diğerleri ise eziklik psikolojisi ile bu kervana katıldı. İnancı gereği laik ve demokratlar her türlü ahlaksızlığı amasız, fakatsız savundu. Din, toplumsal örfe rağmen şahsi özgürlüklerin eleştirilmesine dahi tahammül edilmedi, ergen bireylerin her türlü özgürlüğe sahip oldukları savunuldu. Aksini iddia edenleri çağdışı olmakla suçladılar!
Tüm bu tartışmalar bana Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in şu hadisini hatırlattı: “Allah Rasulü bir gün; “Gençlerinizin fıska düştüğü, kadınlarınızın azdığı zaman hâliniz ne olur?” diye sormuştu. (Yanındakiler hayretle): “Ey Allah’ın Rasulü, yani böyle bir hâl mi gelecek?” dediler. “Evet, hatta daha beteri!” buyurdu ve devam etti: “Emr-i bi’l-ma’rufta bulunmadığınız, nehy-i ani’l-münker yapmadığınız vakit hâliniz ne olur?” diye sordu. (Yanındakiler hayretle:) “Yani bu olacak mı*?” dediler.* “Evet, hatta daha beteri!” buyurdular ve sormaya devam ettiler: “Münkeri emredip marufu yasakladığınız zaman hâliniz ne olur?” (Yanında bulunanlar iyice hayrete düşerek:) “Ey Allah’ın Rasulü! Bu mutlaka olacak mı*?” dediler. “Evet, hatta daha beteri!”* buyurdular ve devam ettiler: “Marufu münker, münkeri de maruf addettiğiniz zaman hâliniz ne olur?” (Yanındaki Ashap:) “Ey Allah’ın Rasulü! Bu mutlaka olacak mı*?”* diye sordular. “Evet, olacak!” buyurdular.” [Heysemi, Mecmauz-Zevaid, VII, 281]
Tam da bugünkü hâl-i pürmelalimizi anlatan bu hadiste zikredilen tüm şaşılacak şeyler aslında tek tek yaşadığımız hakikatler hâline geldi. Gençlerimiz fıska düştü, kadınlar azdı. İyiliği yayma, kötülükten sakındırma terk edildi ve iyilikler yasaklandı, kötülükler ise teşvik edildi. Hatta en son şaşılacak kötülükler iyilik, iyilikler ise kötülük olarak görülmeye başlandı. Her konuda rehberimiz Allah Rasulü’nün tam da dediği sıralama ile tüm bunlar gerçekleşti. Hilafet devletinin yıkılması ile toplum üzerinde tatbik edilen batıl kanunlar ile bütün iyilikler yasaklandı ve kötülükler kanunlar ile korundu. Batıl nizamların tatbiki ve kanunlar ile korunması neticesinde insanlar marufu münker, münkeri ise maruf olarak gördü. Toplum tek tek değil batıl nizamların tatbik edilmesi ile topluca ve hızlı bir şekilde bozuldu.
Allah “Zinaya yaklaşmayın çünkü o kötü bir yol ve hâyâsızlıktır” dediği hâlde zina özgürlük olarak savunuldu. Müslümanlardan her birinin zinaya karşı olduğu zamanlardan başlayarak zinanın önü açıldı. Cumhuriyet tarihinde en muhafazakâr iktidar olduğu düşünülen AK Parti döneminde AB istediği için zina suç olmaktan çıkarıldı, kanunlar ile koruma altına alındı.
Sokakta, parkta, metroda zina yapanlara tepki verenler suçlandı. Böylece kadının tek bir saçının dahi namahrem olduğu bizlere bildirilmişken çıplaklığa ses çıkartılamaz hâle gelindi.
Gazete ve tüm medya araçlarında zina reklam edildi; flört, sevgililer günü ve benzeri kavramlar ile gayri ahlaki ilişkiler normalleşti, yaygınlaştı. Esaslara konuları anlatmadığı halde pantolon, asansör, başörtüsü hakkında fetva veren hocalar linç edildi!
İnsan ve kadın haklarını dillerine dolayan ikiyüzlüler, hiçbir kadının hak etmediği fuhuş evlerinde para ile satılmasına en ufak bir tepki bile göstermedi. İktidar olmadan önce fuhuş evlerini ziyaret eden yöneticiler dahi bu iğrenç işlerin durdurulması için tek bir adım dahi atmadı!
Dünyanın hiçbir ülkesinde yaşanmayacak zulümler ülkemizde yaşandı. İmam nikahı ve ailelerinin izni ile evlenenler ağır hapis cezaları ile cezalandırıldı. Sadece dinlerinin gereği olarak Allah’ın emri ve Peygamber’in sünnetine uyanlar tecavüzcülerle aynı koğuşlara atıldı. Binlerce kadın kocasız, on binlerce çocuk babasız kaldı! Feryatlar arşıâlâyı titretti, zulüm her yere ulaştı.
Ekini ve nesli yok eden “İstanbul Sözleşmesi”, 6284 Sayılı Kanun ve benzeri anlaşmalar ile aileler hedef alındı. “Toplumsal cinsiyet eşitliği”, “eşcinsellik” ve benzeri anlayışlar okullarda, medya organlarında, sokaklarda insanlara anlatıldı. Eşcinsel dernekler ve evlilikler çoğaldı.
Evlenmek zorlaştı, boşanmalar arttı. “Ömür boyu nafaka”, “velayet hakları”, miras ve benzeri konular zulme dönüştü. Evinin direği, ailesinin koruyucu kalkanı olan babalar “kadının beyanı esastır” zorbalığı ile kolluk güçleri ve kanunlar gereği evlerinden uzaklaştırıldı.
Uyuşturucu tüm önlemlere rağmen yaygınlaştı, binlerce insan hayatını kaybetti, milyonlarca insan bağımlı hâle geldi.
İçki kötülüklerin anası, birçok toplumsal hastalık ve suçun müsebbibi olduğu hâlde devlet eli ile üretildi, pazarlandı ve satıldı, içki festivalleri düzenlendi.
“Allah ve Rasulü’ne savaş açmak” olarak zikredilen faiz, devlet eli ile fetvalar verilerek çoğaldı ve normalleşti.
Evet, burada hepsini zikredemeyeceğimiz ancak her biri toplumsal travmaya neden olan suç ve günahlar her yerde çoğaldı. İnsanoğlu İslâm’dan uzaklaşması neden ile büyük fitne ve musibetlere bulaştı.
İnsanın “yeryüzünün halifesi” olması ancak İslâm nizamı ile mümkündür. Bizim için hangi kanun getirilirse getirilsin zina kıyamete kadar çirkin bir iş ve kötü bir yoldur. Biz zinayı değil ona yaklaştıran her vesileyi haram olarak görüyor ve Allah’ın emrinden başkasını kabul etmiyoruz.
Elinde iktidar gücü olduğu hâlde ekini ve nesli yok eden tüm ahlaksızlıkları kanunlar ile koruyan, fuhuş sektöründen vergi alan ve adım atmayan tüm yöneticiler! Arun aleykum!
Kadın haklarından bahsedip fuhuş bataklığındaki kadınlar için lal olanlar! Arun aleykum!
İnsani, ruhi ve ahlaki değerlerini kaybetmiş ve zinayı çağdaşlık olarak görenler! Arun aleykum!
İslâm’a iman ettiği hâlde ahlaksızlıklara ses çıkarmayanlar! Arun aleykum!
Tüm bu yaşananlara rağmen Allah için adım atmayan, mücadele etmeyenler! Arun aleykum!
Allah’tan başka ilah, Rasulullah’tan başka önder ve İslâm’dan başka hayat nizamı arayanlar! Arun aleykum!