Abdullah Gül’ün Meclis Konuşmasının Röntgeni
03 Ekim 2012

Abdullah Gül’ün Meclis Konuşmasının Röntgeni

Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL’ün Meclis açılışında yaptığı konuşma eski Amerikalı mevkidaş’ı Condalize RİCE’nin yazdığı “En Yüksek Onur” isimli kitapta yapmış olduğu tespiti hatırlattı. RİCE kitabının Türkiye bölümünde Abdullah GÜL ile ilgili şöyle diyor; “Daha sonra Cumhurbaşkanı olacak Dışişleri Bakanı Abdullah GÜL, bir güreşçiyi andıran vücut yapısı ve akıcı ama aksanlı İngilizce’ye sahipti. Her ne kadar yabancı bir meslektaşın kişiliğini göz önünde bulundurarak hareket etmek her zaman için kaçınılması gereken bir durum olsa da GÜL ile kimyamız hemen uyuşmuştu. GÜL, Türkiye’deki kendi siyasi akımlarının da sonunda Almanya’daki Hıristiyan Demokratik Birliğe benzer şekilde bir evrim geçireceğini savunuyordu”. (Vatan)

Başbakan ERDOĞAN ile ilgili ise; **“**ERDOĞAN okuması biraz daha zor bir insandır. Ağır kırmızı perdelerle karanlığa çalan ve Atatürk’ün resimleriyle donanmış ofisinde otururken Türkiye’nin gerçekten de tam olarak Avrupalı olmadığı düşüncesine anlık olarak kapıldım. Gerçi başbakan, demokrasi ve İslamın bir arada yaşanabileceği konusunda çok doğru şeyler söylemesine rağmen, onun AKP’yi savunması GÜL’ünkine nazaran daha politik geldi bana. Konuşmamız 2003’te Türkiye’nin ABD’ye tezkere izni vermemesine geldiğinde ben Başkan Bush’un o olayı geride bıraktığını söyledim. Ortak noktaları çabucak bularak AB konusuna geçtik. ABD'nin bu konuda çok ciddi gayretleri olduğunu ama AB'nin üyesi olmadığını ve yapabileceklerinin bir sınırı olduğunu söyledim. Esprili tarafını göstererek “Biz AB üyesi olduğumuzda size de üyelik başvurusu imkanı tanıyacağız” dedi. (Vatan)

Kısaca RİCE, Abdullah GÜL’ün Dışişleri Bakanı olduğu dönemde çok uyumlu çalıştıklarını, Başbakan ERDOĞAN için ise “biraz daha zor bir insandır” değerlendirmesinin tezahürünü Abdullah GÜL’ün Meclis açılış konuşmasında bir kez daha görmüş olduk. Her ne kadar esasta birbirinden farkı olmasa da GÜL, verdiği mesajlarda daha uyumlu olduğunu ortaya koymuş oldu. GÜL’ün, konuşması çok ince elenip sık dokunmuş ayrıca birçok kesime ince mesajlar içeriyordu. GÜL yaptığı konuşmada hem AKP sıralarından hem de CHP sıralarından alkış almıştır. Buda gönderdiği mesajların istediği yere gittiğinin işaretidir. GÜL, Cumhurbaşkanlığı krizine kadar hükümetle ters düşecek her türlü açıklamadan kaçınmıştır. Son Meclis açılışında ise bazı noktalarda farklı düşündüğünü açıkça ifade etmiştir. Bunlardan en dikkat çekenler:

1- Tutuklu vekiller: GÜL, “Seçildikleri halde bu yasama yılında da Meclis’te olamayan milletvekillerinin bu tablo içinde bir noksanlık oluşturduğunu belirtmek isterim. Seçimlere yasal olarak katılmış, halkın oyunu almış, milletvekili sıfatını taşımaya hak kazanmış herkesin, haklarında kesin yargı kararları ortaya çıkana kadar yasama faaliyetine katılması gerektiğini düşünüyorum” diyerek MHP, BDP ve CHP milletvekillerinin serbest bırakılması gerektiğini net bir şekilde ortaya koydu. Mehmet HABERAL ve Mustafa BALBAY’ın sırasına çiçek koyan CHP GÜL’ün bu tutumunu desteklediğini ifade ederken ERDOĞANise, GÜL ile farklı düşündüğünü aynı zamanda polemiğe girmek istemediğini ifade etti.

2- BDP milletvekillerinin dokunulmazlıkları: PKK üyeleri ile kucaklaşan BDP milletvekillerine yönelik ERDOĞAN’ın “ya kandil ya TBMM” diyerek savcılara işaret fişeği yaktığı tutumu ile GÜL farklı düşündüğünü ortaya koydu. GÜL, bu hususla ilgili de BDP milletvekillerinin meclis dışında kalınmasına geriye dönüş, eski hataların tekrarı olarak değerlendirdi.

3- Başkanlık sistemi: GÜL, açık açık ifade etmese de Başkanlık sistemine de gönderme yaptı. Bu sistemin tartışılmasını olumlu bulsa da beraberinde birçok sıkıntıyı getireceğini ifade ederek Başkanlık sisteminde ERDOĞAN’la aynı düşünmediğini ortaya koymuş oldu.

4- AB uyum yasaları ve İran: GÜL AB ve Amerika’yı da konuşmasında ihmal etmedi. Ortadoğu bölgesindeki tek ihtilafın Arap-İsrail ihtilafı olmağını söyleyerek İran’a da gönderme yaptı. Aynı zamanda Obama’nın 2010’da yaptığı silahsızlandırma sürecine de destek verdiğini ifade etti. GÜL’e göre AB’deki ekonomik ve siyasi kriz nedeni ile AB hedefinden uzaklaşıldı o yüzden tekrar dönülmesi gerektiğini demokratikleşmenin zafiyete uğramaması gerektiğini ifade etti.

5- Basın ve fikir özgürlüğü vurgusu: GÜL, AKP’nin bir gün önceki kongresinde uyguladığı agreditasyon ile ilgilide farklı düşündüğünü ortaya koydu. GÜL, “Bir ülkede yazarların, düşünürlerin ve fikir adamlarının görüşlerini korkusuzca paylaşabilmeleri, o ülkeye itibar kazandırır. Aynı şekilde, gazeteciler, haberciler ve bir bütün olarak medya mensuplarının halkı haberdar etme görevlerini yerine getirirken hiçbir engelle karşılaşmamaları da temel esastır” diyerek ERDOĞAN’a hiç beklemediği yerden bir gol daha atmış oldu. Büyük ihtimal ERDOĞAN bu kadarını beklemiyordu.

Sonuç olarak; AKP 2013, 2014 ve 2015’te yerel, Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler olmak üzere partiyi seçimlere taşıyacak kadrosunu yaptığı kongre ile birlikte belirlemiş oldu. Kongre’den iki gün önce ise Başbakan ERDOĞAN, Numan KURTULMUŞ’a verdiği önemi vurgulayan bir fotoğraf verdi. KURTULMUŞ'la bir araya gelen ERDOĞAN’ın, böyle bir fotoğraf vermesi ise kulislerde 2. numaralı adam olarak değerlendiriliyor. ERDOĞAN 2 numaralı adamı hazırlarken Abdullah GÜL Meclis açılış konuşması ile sanki “daha ben ölmedim ki” dedi. Anayasa Mahkemesinin kararı ile ikinci dönem aday olma hakkı verilen GÜL, sürpriz yapabilir.