Süper güç/devlet, uluslararası sistem içerisinde ilk sırada bulunan, dünya çapında olaylara etki edebilen ve güç kullanabilen devlettir. Yani ne demek? Afrika’daki ya da Asya’daki bir ülkenin veya dünyanın herhangi bir yerindeki ülkenin aldığı kararlarda söz sahibi olmaktır. Bunun için de hem ekonomik güce hem de askerî güce sahip olmak gerekiyor. Amerika, bugün bu iki faktöre sahip olduğundan İkinci Dünya Savaşından bu yana süper güç/devlet olma özelliğini korumada başarılı oldu.
Günümüzde ise Amerika, kendi adına vekâlet savaşları veren bölgesel devletler eliyle halen bu gücünü sürdürmektedir. Bu bir yönden böyledir. Diğer yönden; günümüz kapitalist sömürgeci devletleri süper güç haline getiren bir başka faktör de diğer devletlerden beslenmeleridir. -Başka bir tabirle- uydu ve tabii devletlerin her konuda süper gücü bütün imkânlarıyla beslemeleri ve bu güce destek vermeleridir. Tarihte bunun örneklerini görmekteyiz: Irak’taki Hira Krallığı, Persler ve Suriye’deki Gassaniler de Romalılar adına vekâlet savaşları yürütüyordu. Yakın tarihte ise İslam beldelerinde birçok devlet İngiltere ve Fransa adına bu vekâlet savaşlarını yürüttüler. Günümüzde bu devletlerin birçoğu, süper güç/devlet Amerika Birleşik Devletleri için bu savaşı yürütmektedir.
“Bu nasıl oluyor, bu vekalet savaşları nasıl yürütülüyor?” derseniz şunları söyleyebiliriz:
Türkiye'deki Amerikan Üsleri
•Adana/İncirlik Hava Üssü: Adana'da bulunan İncirlik Hava Üssü, ABD'nin en büyük hava üslerinden biridir. Aynı zamanda üs, NATO'nun Avrupa'daki en önemli üslerinden biridir ve ABD'nin Orta Doğu'daki operasyonları için önemli bir üs olarak hizmet vermektedir.
•İstanbul/Şile Üssü: Stinger füzelerinin fırlatılması için uluslararası standartlardaki bir atış alanı olarak biliniyor.
•Konya 3. Ana Jet Üs Komutanlığı: Irak işgali sürecinde NATO tarafından getirilen Awacs’lar burada konuşlandırıldı.
•Balıkesir 9. Hava Jet Üssü: Bu üste 6 adet “Vault” denilen füze rampası bulunuyor.
•Ankara, Bursa/Karamürsel, Sinop, Hakkâri, Hatay, Erzurum/Kargapazarı dinleme üsleri.
•Ankara/Elmadağ, İstanbul/Cevizlibağ, İzmir dinleme ve harekât merkez üsleri.
•Türkiye'nin toplamda 16 noktasında Amerikan Silahlı Kuvvetlerine ait askerî üsleri yer almaktadır. 15 farklı noktada ise NATO radarları vardır. Ayrıca 5 farklı noktada da ABD'nin nükleer ve füze kontrol merkezleri bulunuyor. Konya, Eskişehir, Balıkesir, Kocaeli, Ankara, Erzurum ve Malatya'da ise ABD'ye ait nükleer silah depoları yer alıyor.
Ortadoğu’daki Amerikan Üsleri
Amerika’nın İslam topraklarının birçok farklı noktasında da çeşitli üsleri bulunmaktadır. Bunların en meşhur ve büyük olanları ise şunlardır:
ABD'nin bölgedeki askerî varlığına ilişkin açık kaynaklardan derlenen verilere göre, Washington'ın Ortadoğu'daki 11 ülkede toplam 46 askerî üssü bulunuyor.
Ortadoğu'daki ABD askerlerinin tam sayısı bilinmemekle birlikte Pentagon'a göre; Ortadoğu'nun 11 ülkesinde yaklaşık 54 bin ABD askeri bulunuyor. ABD'nin askerî varlık bulundurduğu Ortadoğu ülkeleri şunlar: Katar, Bahreyn, Kuveyt, Suudi Arabistan, BAE, Mısır, Suriye, Ürdün, Irak ve Umman.
Dünya’nın ve Avrupa’nın Çeşitli Ülkelerindeki Amerikan Üsleri
Amerika ana kıtası dışında 320 binden fazla Amerikan askeri bulunuyor. Amerika, son yıllarda birçok ülkedeki asker sayısını azaltıp bazı üslerini kapatsa da, Amerikan ordusu halen 172 ülkede çeşitli ölçeklerde 800'e yakın askerî üs bulunduruyor. Avrupa'da ise 70 binden fazla ABD askeri var. ABD’nin, Çin’e karşı ön cephe olarak gördüğü Japonya’da 60 bin 920, Güney Kore’de ise 29 bin 220 askeri bulunuyor. Kuzey Kore’nin nükleer füze ile vurmakla tehdit ettiği ve Amerikan ordusunun bombardıman uçaklarının konuşlu olduğu Guam Adası’nda ise 11 bin 220 asker bulunuyor. Bunların yanı sıra ABD’nin Avusturalya, Tayland, Filipinler, Hindistan, Singapur dâhil bölgedeki ülkelerde 2 bin civarında askeri bulunuyor. Buna göre; ABD’nin Pasifik ülkelerinde konuşlu asker sayısı 103 bini geçiyor. Öte yandan Hint-Pasifik Kuvvetleri (INDO-PACOM) karargâhına ev sahipliği yapan ve Çin cephesi açısından önemli bir nokta olan Hawaii adalarında 71 bin 112 asker bulunuyor.
Şimdi Amerika’nın hem İslam beldelerindeki hem de dünyanın sair yerlerindeki kimi devletleri bir aparat olarak kullanarak, onlardan beslenerek nasıl bir süper güç olduğu daha iyi anlaşılıyor sanırım.
İslam beldelerindeki devletlerin yöneticileri sadece Amerika ile değil aynı zamanda İngiltere, Fransa, Çin veya Rusya ile iş birliği içinde hareket etmekte ve bu ülkelere topraklarında askerî üsler kurmalarında yardımcı olmaktadırlar.
Amerika ile ilişkilerini kuvvetlendirmek adına kendi topraklarını Amerika’ya açan İslami beldelerdeki ihanet içerisinde olan yöneticilerin, halklarına, Müslümanlara ve Rablerine karşı içerisinde bulundukları ihaneti küçük menfaatler adına sürdürmeleridir. Eğer Amerika ile iş birliği yapmasalar, topraklarında Amerikan askerlerine üs vermeseler, gerçekleştirdikleri operasyonlarda dolaylı ya da dolaysız olarak yer almasalar, Amerika adına bölgede vekâlet savaşı vermeseler, güçlü siyasi bir iradeye sahip olsalardı, Amerika’nın süper bir güç olması ve İslami beldeler üzerinde hegemonyasını devam ettirmesi asla mümkün olmayacaktı. Yani bu şerir gücü, kendi elleriyle var etmekte ve daha sonra ondan korkmaktadırlar. Bugün Gazze’de yaşananlar bu en canlı örneği.
İşte Amerika, bu askerî üslerin yardımıyla Müslümanların topraklarına saldırmakta, ülkelerini işgal etmekte, yeraltı ve yerüstü servetlerini gasp etmekte ve Müslümanları katletmektedir. Hatırlayın; Amerika, Irak’ı ve Afganistan’ı bu sayede işgal edebilmişti.
Dolayısıyla, Amerika’nın başta İslam beldeleri olmak üzere dünyanın diğer dört bir yanına uzanan kollarının kesilmesi, O’nun hegemonya ve hakimiyetinin sonlandırılması, bayraktarlığını yaptığı sömürgeci kapitalist ideolojinin hayat damarlarının kesilmesi, önce Müslümanlar ve sonra tüm insanlık için kurtuluşa doğru atılmış büyük ve isabetli bir adımdır. Şüphesiz bunları yapacak ve O’nu birinci devlet pozisyonundan düşürecek olan ancak müstakbel Râşidî Hilâfet Devleti’dir.