İngiliz yanlısı maceraperest subayların 15 Temmuz darbe teşebbüsleri sadece iktidara yönelik değildi. Asıl hedef; İslam ve Müslümanlardı. Bu sebeple cuntacıların bildirisi laiklik vurgulu ve Müslümanları küçümsemeye yöneliktir. Ayrıca bildiri, Amerikan tipi demokratik rejimi reddetmektedir. İngiliz tipi demokrasiden yanadır. Asıl darbe, İslam’a ve Müslümanlara yapılmıştır. Bu lanet teşebbüs karşısında İslamî duyguları ajite eden İktidar ise İslam’ı ve Müslümanları korumak yerine kendi istikbalini korumuştur.
İktidar sahiplerini öyle bir korku sarmıştır ki, İslam’ı hayata hâkim kılma hususunda “itibar edilmez” dedikleri Müslüman halkın arkasına saklanmak zorunda kalmışlardır. Fakat bu korku, Allah’a olan takvalarından değildir. Korkularının kaynağı, sömürgeci kâfirlerdir. Bu sebeple hemen darbe teşebbüsünde bulunan cenahların rızalarını kazanmanın yollarını aramışlardır. Cumhurbaşkanı’nın çağrısıyla 15 Temmuz sonrası İslamî duygular söndürülmüş yerine demokrasi ve laiklik vurgusu yapılmıştır. Darbenin hemen ardından sanki darbeyi demokrasiye ait mefhumlar engellemiş gibi Demokrasi şehitleri, Demokrasi gazileri, Demokrasinin zaferi söylemlerinin ardından Demokrasi nöbetleri başlatılmıştır.
Türkiyeli Müslümanların İslamî duyguları, sömürgeci kâfir devletleri o kadar korkuttu ki! Bir araya gelmez dediğimiz partiler hemen sömürgeci kâfirlerin korkularını yatıştırmak için bir araya toplandılar. Darbecileri engelleyen İslamî duygulara ihanet ederek “Yeni Kapı Ruhu” diye adlandırdıkları, âlemlerin Rabbi olan Allah ile hiçbir irtibatı olmayan bir ruh icat ettiler. Yeni Kapı Ruhu’nu Demokrasi, Laiklik ve Milliyetçi fikir ve duygular ile irtibatlandırarak Müslüman halkın samimi İslamî duygularını bir kez daha suiistimal ettiler.
Hiç şüphesiz Müslümanlar, Laik maceraperest subayları engellemek için, ya Allah, ya Allah, Allahu Ekber nidaları ile dinlerinin yardımcısı olmak için cansiperane halde, sokaklara fırlamıştır. Müslümanların dinlerine saldırılmasın, izzetlerine halel gelmesin diye canlarını ve sevdiklerini tankların önüne yatırmışlardır. Bu halk, bütün bu fedakârlığı İngilizci Kemalistlerin İslam’a olan kin ve tuzaklarını bertaraf edebilmek için yapmıştır.
“Demokrasi ve Milli Birlik Günü” bayramı kutlamak için değil!
Kemalist subayların tertip ettiği darbe teşebbüsünün seneidevriyesinde ise Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, “Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla o gece (15 Temmuz) tekrar bir demokrasi nöbeti süreci başlatılacak. Kendisi de bizzat demokrasi nöbetine o gece katılacaklar. 15 Temmuz'un unutulmaması büyük önem arz ediyor.” açıklamasını yaptı.
Sizler, darbeyi engelleyip canlarınızı koruyan İslamî duygulara sarılmak yerine onun yok edilmesini sağlıyorsunuz. 15 Temmuz’da can simidiniz olan İslamî değerleri karaya çıkar çıkmaz fırlatıp atıyorsunuz. Nasıl Çanakkale, Kut'ül Amare, İstanbul’un fethi, Malazgirt, Bedir ve nicelerin ruhunda İslamî saikler varsa 15 Temmuz Ruhu’nda da İslami saikler vardır. Bunu birilerinin milli ve demokratik değerlere çekmeye çalışması aslına küfreden, itibar etmeyen kimsenin misali gibidir.
Bu halk laik rejimin İslam’a ve Müslümanlara olan öfkelerini, nefretlerini, zulmünü, haksızlığını ve baskısını tekrar yaşamamak için İslamî duyguların liderliğinde sokaklara çıktı. Darbe karşısında Müslümanların ayaklanmalarının asıl sebebini bildiğiniz için bu sebepten camilerin minarelerinden tekbir ve salavatlar okunması talimatını verdiniz. Aksi takdirde cami minarelerinden demokrasi neşitleri okuturdunuz.
Evet, ne Demokrasi ne de Milli Birlik sloganlarınız Müslümanlara liderlik etti, onları darbecilerden koruyabildi. Çünkü darbeciler de bu esaslardan hareketle ortaya çıkmışlardı. Bu esaslar, darbecileri koruyamadığı gibi bunların onlara bir hayrı da dokunmadı ki bunlar Müslümanları korusun, Müslümanlara bir hayrı dokunsun! Hiç şüphesiz Müslümanlara liderlik eden İslamî şiarlardır ve onları darbecilerin şerrinden koruyan da Allahu Teâlâ’dır.
Kutlamalarınızdan anlaşılan o ki, darbecilerin karşısında Müslümanlara liderlik eden İslam, siz ve kutlamalarınızın lideri olarak takdim edilmemektedir. Ne yazık ki sizlerin ve kutlamalarınızın lideri “Demokrasi ve Milli Birlik” olmuştur. Böylelikle 15 Temmuz’un hakikatle irtibatlı ruhunu anmıyor, o hakikatin Müslümanların nefsinden yok olması için uğraşıyorsunuz. Çünkü ne siyasetinizin ne de korumakta olduğunuz batıl rejiminizin İslam ile onun nizamı, yönetimi ile hiçbir alakası bulunmamaktadır. Çünkü âlemlerin Rabbinden korkmak yerine darbeyi tertip eden subayların siyasi sahipleri sömürgeci kâfirlerden korkmaktasınız. Onların fikirlerini lider edinmektesiniz, kutlamalarınızın esası ilan etmektesiniz. Hâlbuki yapmanız gereken, sizleri dünyada ve ahirette koruyacak olan İslam’ın fikri liderliğidir. Sırtınızı dayamanız gereken yer, kâfir devletler değil İslam Ümmeti ve sahih davet adamlarıdır. Bizler, sizlere ve imanınıza yardım çağrısında bulunuyoruz. 15 Temmuz’u engelleyen saiklere ihanet etmeyin diyoruz:
اسْتَجِيبُوا لِرَبِّكُم مِّن قَبْلِ أَن يَأْتِيَ يَوْمٌ لَّا مَرَدَّ لَهُ مِنَ اللَّهِ مَا لَكُم مِّن مَّلْجَأٍ يَوْمَئِذٍ وَمَا لَكُم مِّن نَّكِيرٍ
“Allah’tan geri çevrilmesi imkânsız bir gün gelmezden önce Rabbinize uyun. Çünkü o gün, hiçbiriniz sığınacak yer bulamazsınız, itiraz da edemezsiniz.”[1]
[1] Şura 47