Sosyal bir varlık olan insan, toplumun diğer fertleriyle devamlı iletişim ve etkileşim halindedir. İnsanın bu sosyal yapısı genellikle birilerine “uyma” davranışı olarak tezahür eder. Bu uyma davranışı; toplumda kendisiyle aynı statüdeki kişilere olabildiği gibi toplumun seçkin tabasında gözüken, öncü kabul edilen, topluluğu yönlendirme kabiliyetinde olan kişi veya kişilere de olabilir. Zira insanlar farkında olmasalar bile muhakkak birilerine sempati duyar, onları sever ve onların davranışlarını taklit ederek onların izinden giderler. Yani kendilerine lider, önder edinirler. Liderlerin; toplumu etkileme, yön verme ve toplumu arkasından sürükleme gibi öne çıkan özellikleri vardır. Tabi bu önderlere uyma eylemini gerçekleştirirken insanların bir ölçüsünün olması gerekmektedir. Körü körüne bir uyma olmamalıdır. Kime, nasıl ve niçin uyduklarını, tâbi olmalarındaki amacı, takip ettikleri insanların onları neye davet ettiğini ve özelliklerini iyi analiz etmelidirler. Bunu yapmadıkları takdirde toplumda bilinçsiz bir uyanlar grubu oluşur ki bunlar da kendisine uyulanlar tarafından bir istismar, sömürü aracı olarak kullanılabilir. Geçmişten günümüze insanların çoğunun hâli; ataları, mensup olduğu topluluk, partisi veya körü körüne bağlandığı lideri nereye giderse oraya doğru yön değiştiren, kendi sabit doğrusu olmayan, selin önünde sürüklenen çer-çöpe benzemektedir. Arap bir şair bunu dizesinde şöyle dile getirmiş: “Ben Gaziyye kabilesindenim eğer saparsa kabilem/ Ben de saparım, eğer doğru yola girerse ben de girerim.” Sadece ülkemizdeki insanları bile incelediğimizde bunun ne kadar doğru olduğunu görüyoruz. Atasının, reisinin, başkanının, partisinin dediğini sanki Hak sözmüşçesine sorgusuz sualsiz kabul edenler var. İnsan takip edip uyduğu önderini iyi seçmelidir çünkü Allah Subhanehu ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır: يَوْمَ نَدْعُوا كُلَّ اُنَاسٍ بِاِمَامِهِمْۚ فَمَنْ اُو۫تِيَ كِتَابَهُ بِيَمٖينِهٖ فَاُو۬لٰٓئِكَ يَقْرَؤُ۫نَ كِتَابَهُمْ وَلَا يُظْلَمُونَ فَتٖيلاً “(Ahirette) Bütün insanları imamlarıyla (bağı oldukları ve peşine takıldıkları liderleriyle, hocalarıyla, tağutlarıyla) çağıracağız. Artık kimin kitabı sağ eline verilirse, işte onlar kitaplarını (sevinçle ve şerefle ) okuyacaklar ve zerre kadar haksızlığa uğratılmayacaklar.” [İsra, 71] Türkiye’de geçen hafta yapılan Cumhuriyet bayramı kutlamalarında yine “Atam İzindeyiz”, “M. Kemal’in askerleriyiz”, “Ulu Önder” pankartları açıldı, sosyal medyada paylaşımlar yapıldı. Hatta daha da ileri gidilerek onu putlaştıran okullarda küçük çocuklar büste secde ettirildi. “Sen olmasaydın olmazdık” diyerek de onu (haşa) yaratıcı yerine koyduklarının bilincinde değiller. Önümüzdeki günlerde 10 Kasım münasebetiyle yine modern bir türbe (!) olan Anıtkabir’in ziyaretçi akınına uğradığını göreceğiz. Atalarının izinden giden milyonlarca kişi… Ne yazık ki Müslümanlardan da onu “atası”, “ulu önderi” kabul edenler var. Yaptığı devrimlerle neyi hedeflemiş, ilkeleri hangi temel fikir üzerine bina edilmiş diye analiz etmeden bilinçsizce tâbi olmaktalar. Atatürk ilkeleri olarak öğretilen Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, laiklik, devletçilik, inkılapçılık mefhumları tam olarak bilinmiyor. Mesela laikliğin şirk olduğunu, cumhuriyetçiliğin küfür olduğunu, milliyetçiliğin haram olduğunu Müslüman halkın çoğu bilmiyor. Önderlerinin onları neye davet ettiklerinin farkında değiller. Allah Subhanehu ve Teâlâ ayetinde şöyle buyurmaktadır: وَجَعَلْنَاهُمْ اَئِمَّةً يَدْعُونَ اِلَى النَّارِۚ وَيَوْمَ الْقِيٰمَةِ لَا يُنْصَرُونَ “Biz onları öyle önderler yaptık ki ateşe davet ederler ve kıyamet günü yardım olunmazlar.” [Kasas, 41] Başka bir ayette ise يَقْدُمُ قَوْمَهُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ فَاَوْرَدَهُمُ النَّارَؕ وَبِئْسَ الْوِرْدُ الْمَوْرُودُ “Firavun kıyamet gününde milletine öncülük eder, onları cehenneme götürür. Gittikleri yer ne kötü yerdir!” demektedir. (Hud, 98) Firavun gibi halkını sömüren, onları parçalayıp bölen ama buna rağmen aklını kullanmayıp ona uyan insanların durumunu Rabbimiz bize işte böyle haber vermektedir. Herkes dünyada kimin bayrağı altında bulunmuşsa, kime uymuş, kimi desteklemiş, kimleri rehber edinmişse, ahirette de onun bayrağı altında bulunacaktır. Peşine düşüp gittiği lideri orada nereye götürülürse onlar da oraya gideceklerdir. Dünyada olduğu gibi ahirette de beraberdirler. İyiler iyilerle beraber cennette, kötüler kötülerle beraber cehennemde olacaklardır. Rasulullah Sallalahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyuruyor: وَتَفْتَرِقُ أُمَّتِي عَلَى ثَلَاثٍ وَسَبْعِينَ مِلَّةً كُلُّهُمْ فِي النَّارِ إِلَّا مِلَّةً وَاحِدَةً، قَالُوا : وَمَنْ هِيَ يَا رَسُولَ اللَّهِ؟ قَالَ : مَا أَنَا عَلَيْهِ وَأَصْحَابِي “Ümmetim benden sonra yetmiş üç fırkaya ayrılacak, bir fırka müstesna diğerleri hep ateştedir.” –Onlar kimlerdir ya Rasulullah? “Benim ve ashabımın yolunda olanlardır.” [Ebu Davud, Sünnet, 1] Rasulullah (sav) ve Ashabı (ranhum) yolunda olanlar imana, cennete davet ediyor; imansız imamlar, laik önderler, reisler, kapitalist yöneticiler ise insanları ateşe davet ediyorlar. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın Ona (sav) emrettiği şekilde insanları İslâm’a davet etti ve ona uyanlar ile birlikte İslâm Devleti’ni kurarak İslâmî hayatı başlattı. Bizler de O’nun (sav) izinden giden ve O’nun (sav) metodunu takip ederek yeryüzünde tekrar İslâmî hayatı başlatacak olan liderlere uyarak inşaAllah Allah’ın (svt) rızasını ve cenneti kazanabiliriz. قُلْ هٰذِهٖ سَبٖيلٖٓي اَدْعُٓوا اِلَى اللّٰهِ عَلٰى بَصٖيرَةٍ اَنَا۬ وَمَنِ اتَّبَعَنٖيؕ وَسُبْحَانَ اللّٰهِ وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِكٖينَ “Rasulum! De ki: ‘İşte benim yolum budur. Ben Allah’a davet ediyorum. Ben ve bana tâbi olanlar basiret üzerindeyiz. Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ederim. Ben müşriklerden değilim.” [Yusuf, 108]