Türkiye’deki işsiz sayısı 4 milyon 308 bini bulmuşken Google’da “iş bulma duası” araması yapanların sayısı da paralel bir şekilde arttı. Bu aramanın en çok arananlar listesine girdiği görüldü.
Genç işsizlik oranı 2019 Ağustos ayında yüzde 27,4’e ulaştı. Kasım ayı itibariyle 1 milyon 160 bin kişi 1 yıldan uzun süredir iş aramasına rağmen iş bulamıyor.
Google’da “iş bulma duası” yazıldığında yaklaşık 1 milyon 320 bin arama sonucu çıkıyor. Sonuçlar işsizleri duaların yazılı olduğu sitelere götürüyor.
Ocak 2020 itibariyle yükseköğretimdeki öğrenci sayısı -açık öğretim fakültesi dahil- 8 milyon 76 bin 615’e ulaştı. Genç işsizler ordusu her geçen gün büyüyor.
Türkiye'de yükseköğretimde eğitim gören öğrenci sayısı Avrupa'da birinci sırayı alırken işsiz gençlerin fazlalığı ileriye dönük endişe oluşturuyor.
Güncel verilere göre Türkiye’de üniversite mezunu işsiz sayısının 1 milyon 340 bine yükseldiği belirtiliyor. 2004 yılında bu sayı 97 bin 545 idi.
Peki, işsizlik nedir ve işsizlik sorununu giderecek çözümler nelerdir?
TÜİK, işsiz kişiyi tanımlarken dört şart koşuyor:
Referans verilen dönem içerisinde kâr karşılığı, yevmiyeli, ücretli ya da ücretsiz olarak hiç bir işte çalışmamış kişilerden, İş aramak için on üç ay içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış, 15 gün içinde işbaşı yapabilecek durumda olan, Kurumsal olmayan çalışma çağındaki herkes, işsiz nüfusa dâhil.
Ancak genel manada işsizlik; bir kişinin makul bir hayat standardını sağlayacak kadar geçimini sağlamaktan aciz olmasıdır. Makul standarttan kasıt; temel gıda, barınma ve giyim ihtiyaçlarıdır. İşsizlikle mücadele yamalı bohça değildir ve köklü bir çözümü olmalıdır. Mevcut vakalar ve yıkıcı ekonomik felaketler, devletlerin almış olduğu tedbirlerin anlık, geçici ve sınırlı olduğunun delilidir. Tüm vaatlere rağmen işsizlik oranlarını besleyen ve artıran şey; faiz temelli bankacılık, bu bankalara bağlı finans kurumları, krediler, azınlığın elinde biriktirilen servetler ve zorunlu kılınan kağıt paralardır, yani kapitalist iktisat sisteminin yapısıdır.
İşsizlik sorunu da diğer bütün meseleler ve sorunlar gibi tüm dünyada mevcut olan açgözlü kapitalist sistemden meydana gelmektedir. Tatbik edilmekte olan kapitalist iktisat nizamı sadece afetlere, krizlere ve iktisadi krizlere yol açmaktadır. Toplumlarda sınıf sistemini ve ekonomik felaketleri doğurmuş, işsizlik sayısını artırmış, insanların tasarruflarını tüketmiş ve çoğu ülkede ekonomileri batırmıştır.
Bu kapitalist uygulamalar ve tekelleşen ekonomi politikaları toplumu sıkboğaz ediyor ve Allah’ın geniş, rızkı bol olan arzını insanlara dar ediyor. Çözüm olarak âlemlerin Rabbine sığınmaktan başka ellerinde imkân olmadığını düşünenler ise Allah Subhânehu’nun istifade etmesi için bolca ikram ettiği nimetlere erişemiyor. Nitekim #asgariücrette yapılan komik zam büyük tepki topladığında Diyanet İşleri Başkanlığı şöyle bir açıklama yapmıştı: "Rızık kaderdir. İsyan etmeyin." Bu açıklama, kapitalizmin kirli yüzünü insanların imanî hassasiyetleri ile ilişkilendirerek perdelemeye çalışmaktan ve toplumu çözümsüzlük sarmalına sürüklemekten başka bir şey değildir.
Şüphesiz rızkı belirleyen Allah'tır.
Elbette insanoğlunun rızkının helal olması, genişlemesi ve iyi bir iş için dua etmesi kıymetlidir. Dua amelin süsüdür. Mevzu bu değil. Ancak halklarını sefalete sürükleyen, zengini zenginleştiren, fakiri intihara sürükleyen, insanları yeme, içme, giyinme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını dahi gidermekten aciz bırakan bir sistem iş bulma duasıyla değil; kökünün kazınıp bu sistemlerin ümmetin başından def edilmesi ve yerine adaleti tesis edecek, ümmetin temel ihtiyaçlarını giderecek, onlara iş olanakları sağlayacak, eğitimini tamamlamış mezunlara mesleklerini icra edebilecek fırsatı verecek ve faizi, borsayı ortadan kaldıracak olan İslam’ın iktisat nizamını tatbikle mümkündür.
Çünkü İslam; ümmetin ihtiyaçlarını karşılamayı devletin üzerine farz kılmıştır. Çünkü bu, ümmetin hakkıdır. Her bir ferdin ihtiyacını karşılamanın yanı sıra halk arasında refah ve hizmetlerin dağıtılmasından da devlet sorumludur. Buhari, İbn Ömer Radıyallahu Anh kanalıyla tahriç etti: Rasulullah Sallalahu Aleyhi ve Sellem şöyle demiştir:
<الإِمَامُ الَّذِي عَلَى النَّاسِ رَاعٍ وَهُوَ مَسْؤُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ>
“İmam râîdir ve raiyyesinden mesuldür.”
Bugün ise tam tersini görmekteyiz. 2018 yılında 26 milyarderin elinde birikmiş olan dünya serveti geri kalan insanlığın elindekine eşit!
İşsizliği ortadan kaldırmak ve tüm Müslümanların beldelerindeki kaynaklardan faydalanabilmesini sağlamak ve tüm iktisadi sorunların çözüme kavuşturulması için köklü bir değişime, bir devrime ihtiyaç var. Onun için bu mesele her yerde duyurulmalıdır. Bu mesele İslam'ın hükmüdür. Ancak bununla insanoğlu şer’i hükümlerin talep ettiği doğrultuda adalete, salaha ve emniyete kavuşacaktır. O zaman ölmekte olan kapitalizme alternatif olarak Raşidî Hilafet hayata geçecektir. Allah onun dönüşünü bir an önce nasip etsin.