Yemen’de ABD-İngiltere Arasındaki Nüfuz Savaşı Sürüyor: 100 Ölü!
22 Ocak 2022

Yemen’de ABD-İngiltere Arasındaki Nüfuz Savaşı Sürüyor: 100 Ölü!

Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

Yemen'deki bir cezaevini bombalayan Suudi Arabistan, yeni bir katliam daha gerçekleştirdi. Yardım kuruluşları, Suudi yönetiminin düzenlediği hava saldırısında en az 100 kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu. Hilafet’i yıkan ve yerine bölgedeki irili ufaklı devletleri kuran sömürgeci Batı, tabiileri üzerinden nüfuz savaşını sürdürüyor.

Husilerin kontrolündeki Saada’da yer alan cezaevi, Husiler'in hafta başında Suudi Arabistan'ın müttefiki rolünü oynayan Birleşik Arap Emirlikleri'ne yönelik saldırısından sonra gerçekleşti.

Suudi Arabistan'ın öncülüğündeki bazı Arap ülkelerinin kurduğu koalisyon, 2015'ten bu yana Husilere karşı sürdürdüğü saldırılarda ülkeyi yıkıma uğrattı. Binlerce çocuk ve kadın ya bombardımanda ya da açlık ve susuzluktan hayatını kaybetti.

Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü (MSF) son saldırıda en az 70 kişinin öldüğünü, ancak sayının artmasının beklendiğini açıkladı.

Husilerin televizyonunda elleriyle enkaz kazmaya çalışanlar ve hastanedeki yaralılar ekranlara geldi. MSF bir hastaneye 200'den fazla ölü ve yaralı getirildiğini belirtti.

Ülkenin güneyinde, Husilerin elindeki liman kenti Hudeyde'de bir iletişim tesisinin hava saldırısında vurulması sonucu futbol oynayan üç çocuğun da öldüğü gelen haberler arasında yer alıyor.

Yemen’de Süren ABD-İngiltere Arasındaki Nüfuz Savaşı

Yemen’de karmaşık cephe oluşumları göze çarpsa da aslında olan biten ABD-İngiltere arasında yıllardır yerli iş birlikçileri üzerinden sürdürdükleri bir nüfuz savaşı olarak sürdürülüyor.

Husiler, Sana’yı ele geçirip Hadi hükümetini başkentten kovduktan ve Yemen’in çoğunda kontrolü sağladıktan sonra iktidarlarına “yasallık” kazandırma için çabaladılar. Amerika, onlara bu yasallığın kazandırılması için ciddi uğraşlar verdi. Ancak Yemen’deki siyasi ortam büyük oranda İngilizlerin kontrolündeydi.

ABD, Yemen’in kuzeyinde özellikle de Sada kentinde insanların geneli tarafından kabul görmeyen azınlık bir grup olan Husileri, Yemen siyasi haritasının aktif bir parçası haline getirerek bu coğrafyada tutunmak istedi. Amerika, Husileri Yemen’in aktif bir unsuru haline getirmek ve herhangi bir iktidarın onlarsız devam edemeyeceğini göstermek amacıyla Husileri perde arkasından destekledi.

Suudi Arabistan’ın “Kararlılık Fırtınası” hava operasyonları ile müdahalede bulunmasını sağladı. Harekâtın amacı, Husilerin ortadan kaldırılması değildi. Aksi takdirde Suudi Arabistan kara birlikleriyle müdahalede bulunabilirdi. Aksine savaş uçakları karşısında Husileri, Yemen’i savunan bir pozisyona sokmak, mazlum durumuna düşürmek, aynı zamanda kahraman yapmak ve böylece halk tarafından kabul edilmelerini ve kamuoyu elde etmelerini sağlamaktı. Bu operasyonda ABD’ye büyük şeytan diyerek sinsi rolünü örten ve Ortadoğu’da ABD’nin verdiği görevleri sadakatle yerine getiren ve her defasında da aşağılanan İran da ciddi roller üstlendi.

Onlarca yıldır Yemen’de etkin olan ve devrik Başkan Hadi’nin arkasındaki İngiltere ise güneyde Güney Hareketi, kuzeyde Husilerin ABD’nin Yemen’deki ezici İngiliz nüfuzuna sızma enstrümanları olduğunu biliyordu. Husiler Sana ve Yemen’in diğer kentlerine girince ve İran’dan büyük bir askeri destek alınca, İngiltere, özellikle de Suudi Arabistan’ın Yemen’deki rolünden sonra Yemen’deki nüfuzunun sallantıda olduğunu düşündü ve Amerikan planlarına bölgedeki taşeronlarıyla reaksiyon verdi. Bu kapsamda BAE’yi ön plana çıkardı. Aden ve güneydeki diğer kentlerin Husilerden geri alınmasında BAE önemli bir rol oynamıştı. Bu rol ile yeni bir Güney Hareketi yarattı. Hareket içindeki Amerikan ajanlarını diskalifiye edip ikincil plana itti. Böylelikle güneyde güvenliği sağladı.

ABD ve İngiltere İslam coğrafyasındaki nüfuz savaşını yerli iş birlikçi hainler üzerinden sürdürüyor. Bu hainler ise halkı peşlerine takarak iki sömürgeci devletin savaşına asker devşiriyor. Kimi zaman mezhep, kimi zaman vatan savunması, kimi zaman milliyetçi duygular istismar edilerek asıl düşman ABD ve İngiltere yerine Müslümanlar birbiriyle savaştırılıyor. Hilafet’in yıkılmasıyla birlikte sömürgeci kafirler tarafından kurulan bölgedeki devletler ise bu savaşlara öncülük ediyor.