Köklü Değişim Medya
Tunus halkının devrimini laiklere peşkeş çeken muhafazakâr demokrat Nahda’yı kapı dışarı eden Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, çıkardığı yeni kararnamelerle halkın gözünü boyuyor.
Orduyu arkasına alan Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, "ülkenin içinde bulunduğu olağanüstü koşulları" bahane ederek meclisin tüm yetkilerini dondurduğunu ve kendi atayacağı bir başbakanla yürütmeyi devralacağını geçtiğimiz Eylül ayında duyurmuştu.
Tunus Cumhurbaşkanı Said'den Yeni Kararname
Tunus Cumhurbaşkanı Said, Facebook hesabından paylaştığı görüntüde yolsuzlukla ele geçirilen malların iadesi için genelge hazırladığını duyurdu.
Cumhurbaşkanı Said, Tunus'un Fransız sömürgesinden kurtuluşunun 66. yıl dönümü dolayısıyla Facebook hesabından görüntü paylaştı.
Görüntüde, mali barışla ilgili genelge için ülke bağımsızlığının kutlandığı günü tercih ettiğini dile getiren Said, genelgeyle halkın yağmalanmış mallarının iadesinin hedeflendiğini iddia etti.
Mali barışın hukukta bilinen bir prosedür olduğuna işaret eden Said, suçlu bulunanların yağmaladığı malların halka iade edeceğini söyledi.
Geri alınacak malları halkın en yoksul kesiminden başlayarak dağıtacaklarını ileri süren Said, ayrıca yerli şirketler ve yasa dışı spekülasyonla mücadeleye ilişkin iki genelge daha imzaladığını ifade etti.
Tunus Cumhurbaşkanı Said, 28 Temmuz 2021'de ülkedeki yağmalanmış malları 13,5 milyar dinar (yaklaşık 5 milyar dolar) olarak açıklamıştı.
Sözde Fransız sömürgesinden kurtuluş yıldönümünde konuşma yapan diktatör Said, Fransızların dayattığı laik nizamı sağlamlaştırmak için çalışırken, kararnamelerle de halkın gözünü boyamaya devam ediyor. Said, sömürü, yolsuzluk ve hırsızlığın asıl kaynağı kapitalist laik nizamı ayakta tutmak için sözde yolsuzlukla mücadele kararnamesini çıkararak halkın kendisine karşı tepkisini hafifletmeye çalışıyor.
Arap Baharının Başladığı Yer: Muhafazakâr Demokrat Nahda, Devrimi Laiklere Teslim Etti
Tunus'ta 17 Aralık 2010'da üniversiteden mezun olduktan sonra iş bulamadığı için seyyar satıcılık yapan Muhammed Buazizi de, polisler seyyar tezgahına el koymasından sonra kendisini yakarak intihar etmişti. Yaşanan olay 23 yıllık Zeynel Abidin Bin Ali iktidarını deviren ve "Yasemin Devrimi" olarak bilinen geniş çaplı halk protestolarına yol açmıştı. Tunus'ta yaşanan bu olay daha sonra pek çok Arap ülkesine yayılmış ve 'Arap Baharı' hareketinin de başlangıcı sayılmıştı.
Devrim, kapitalist laik demokratik nizamın zulmüne karşı bir başkaldırı olmasına ve Müslümanların omuzlarında yükselmesine rağmen hedefinde saptırıldı. Sorunun sadece yöneticilerde olduğu telkin edildi. Bu saptırma sürecinde halkın desteğini alan Raşid Gannuşi liderliğindeki muhafazakâr El Nahda hareketi kıytırık makamlar uğruna Müslümanların devrimini götürüp, laiklere teslim etti. Daha sonra Cumhurbaşkanı Said arkasına orduyu da alarak El Nahda hareketini kapı dışarı etti.
Bugün Tunus halkı bir sömürü düzeni olan kapitalist laik demokrasi ile yönetildiği için 2010 öncesi durumunu aynen yaşıyor. Sokaklarda halk açlık, sefalet ve nizamın zulmünü protesto ediyor.
Köklü bir değişim ve kapitalist zulmün sona ermesi için halkın yaktığı devrim ateşinin tüm saptırmalara rağmen hedefine ulaşacağı arayışların sürmesi ortaya koyuyor. Çözümsüzlük ve sefalet dışında bir şey vadetmeyen laik demokratik kapitalist nizam, isimleri ve hükümetleri değiştirerek ömrünü uzatmak istese de beyhude bir çabanın içinde olduğu gözlemleniyor. Son seçimlerde katılımın yüzde 50’nin altında kaldığı bir çok İslam beldesinde halkın demokratik seçimlerle bir şeylerin değişmediğini asıl sorunun bozuk ve batıl nizam olduğunu kavradığına işaret ettiği görülebiliyor.