Tunus’ta Seçimlere Katılım Yüzde 8.8: Fransa ve Said’de Hayal Kırıklığı
19 Aralık 2022

Tunus’ta Seçimlere Katılım Yüzde 8.8: Fransa ve Said’de Hayal Kırıklığı

Köklü Değişim Medya

Tunus’ta Cumartesi günü yapılan genel seçimlerde katılım yüzde 8.8 olurken, Fransa’ya dayanarak meşruiyet arayan Cumhurbaşkanı Kays Said’in istifası isteniyor ve meşru kabul edilmiyor.

Tunus’ta yapılan seçim pek çok muhalefet partisi tarafından boykot edildi ve fiyasko olarak tanımlanan seçim sonrası Said’in istifası istendi.

Tunus Yüksek Seçim Kurulu, Cumartesi gecesi yaptığı açıklamada seçimde katılım oranının yüzde 8,8’de kaldığını açıkladı. Ülkede kayıtlı yaklaşık 9 milyon seçmen bulunuyor.

Kurulun açıklamasından kısa bir süre sonra konuşan Chebbi, “Bugün yaşanan şey bir depremdir. Şu andan itibaren Said’i meşruiyetini yitirmiş bir cumhurbaşkanı olarak görüyoruz ve bu fiyaskodan sonra istifasını talep ediyoruz” dedi.

Fransız haber ajansı AFP’ye konuşan Chebbi, Said’in görevini acilen bırakması gerektiğini ve yönetim tarzının halkın büyük çoğunluğu tarafından reddedildiğini savundu.

Tunus'ta 17 Aralık 2010'da üniversiteden mezun olduktan sonra iş bulamadığı için seyyar satıcılık yapan Muhammed Buazizi, polislerin seyyar tezgahına el koymasından sonra kendisini yakarak intihar etmişti. Yaşanan olay 23 yıllık Zeynel Abidin Bin Ali iktidarını deviren ve "Yasemin Devrimi" olarak bilinen geniş çaplı halk protestolarına yol açmıştı. Yasemin Devrimi, sömürgeci Batılıların desteklediği diktatörlere karşı Afrika ve Ortadoğu’da başlayan ve Arap Baharı olarak adlandırılan ayaklanmaların başlangıcı olarak kabul edilmişti.

Tunus'ta yaşanan bu olay daha sonra pek çok Arap ülkesine yayılmış ve 'Arap Baharı' hareketinin de başlangıcı sayılmıştı.

Devrim, kapitalist laik demokratik nizamın zulmüne karşı bir başkaldırı olmasına ve Müslümanların omuzlarında yükselmesine rağmen hedefinde saptırıldı. Sorunun sadece yöneticilerde olduğu telkin edildi. Bu saptırma sürecinde halkın desteğini alan Raşid Gannuşi liderliğindeki muhafazakâr El Nahda hareketi Müslümanların devrimini laiklere teslim etti. Daha sonra Cumhurbaşkanı Kays Said Fransa’ya dayanarak arkasına orduyu da alıp, El Nahda hareketini yönetimden uzaklaştırıldı.

Hizb-ut Tahrir Tunus Vilayeti, o günlerde halkın devrimini çalan İngiltere yanlısı muhafazakar parti Nahda ile Fransa'ya sırtını dayayan Kays Said arasındaki laiklik zeminindeki iktidar kavgasına karşı yaptığı protesto gösterisinde bu çekişmenin sömürgeciliğe hizmet olduğunu ve İslam nizamından başka kurtuluş yolunun olmadığını beyan eden bir basın açıklamasını başkent meydanında Tunus halkına okumuştu.

HTY.jpg

Bugün Tunus halkı bir sömürü düzeni olan kapitalist laik demokrasi ile yönetildiği için 2010 öncesi durumunu aynen yaşıyor. Sokaklarda halk açlık, sefalet ve nizamın zulmünü protesto ediyor.

Köklü bir değişim ve kapitalist zulmün sona ermesi için halkın yaktığı devrim ateşinin tüm saptırmalara rağmen hedefine ulaşacağı arayışların sürmesi ortaya koyuyor. Çözümsüzlük ve sefalet dışında bir şey vadetmeyen laik demokratik kapitalist nizam, isimleri ve hükümetleri değiştirerek ömrünü uzatmak istese de beyhude bir çabanın içinde olduğu gözlemleniyor. Cumartesi günü yapılan seçimden bir önceki seçimlerde de katılım yüzde 50’nin altında kalırken, Cumartesi yapılan seçimlerde de katılımı yüzde 10’un altında kaldı.

Tunus’ta yaklaşık 3 ay önce yapılan anayasa referandumuna kattılımın da yüzde 27.54’te kalması, demokrasinin iflası olarak nitelendirilmişti.

Fransa’nın Frankofon Zirvesi İşe Yaramadı

İngiltere’nin etkisini kontrolündeki siyasileri diskalifiye ederek zayıflatan Paris destekli Kays Said’in meşruiyet kazanması için Fransa, 19-20 Kasım 2022 tarihlerinde Tunus’ta Frankofon Örgütü’nün 18. Zirvesi düzenlemişti.

Hizb-ut Tahrir 28 Kasım 2022 tarihinde “Tunus’ta Gerçekleşen 18. Frankofon Zirvesi” başlığı ile yayımladığı siyasi analizde bu hususa şöyle değinilmişti:

“Tunus Cumhurbaşkanı Kais Said, Frankofon Zirvesi’nin Tunus’ta düzenlenmesi için gayret etti. Fransa ile olan bağını ve hedeflerini gerçekleştirdiğini kanıtlamak ve böylece kendisini desteklemeye devam etmesini sağlamak için açılış konuşmasını Fransızca yaptı. Açılış konuşmasında Said, “Frankofon alanının, yükümlülüklerimizi halklarımız, özellikle de kadınlarımız ve gençlerimiz düzeyinde dayanışma unsuruna ve somut başarılara dönüştürebileceğine inanıyorum” diye konuştu.

Kais Said’in zirveye olan ilgisi, iktidarını destekleyecek bir dayanak arayışından kaynaklanmaktadır. Aradığı dayanağı Fransa’da buldu. Parlamento tarafından seçilen önceki hükümeti devirip ardından Parlamentoyu feshederek, 2014 anayasasını kaldırıp ve yeni bir anayasa üreterek yaptıklarını meşrulaştırmak istiyor. Çoğu insan, Kais Said’e karşı çıktı ve bu perspektiften bakanlar, Kais Said’in yaptıklarını yasadışı ve anti-demokratik olarak gördüler. Bu nedenle yurt içinde ve yurt dışında eleştirilere maruz kaldı ve Tunus Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu, 25 Temmuz 2022 tarihinde yapılan anayasa referandumuna, katılım oranının yaklaşık yüzde 27,54 olarak gerçekleştiğini duyurdu. Frankofon Örgütü üyesi ülkeler ve diğerleri, Tunus’a gelerek zirveye katılmaları ve yaptıklarını protesto ederek zirveyi boykot etmemeleri ile Fransa Said’e destek vermiş olmaktadır. Zira zirvenin başka bir ülkede yapılması yönünde çağrılar olmasına rağmen Fransa, Tunus’ta yapılması konusunda ısrar etti. Aralarında 31 devlet ve hükümet başkanı ile uluslararası ve bölgesel kuruluşların 7 lideri olmak üzere zirveye yaklaşık 89 heyet katıldı. Bu, Kais Said’in yaptıklarını onaylamak, ona meşruiyet kazandırmak ve iktidarını güçlendirmek anlamına gelmektedir.”

Frankofon Zirvesi ve Tunus merkezli analizin sonuç kısmında ise, özgürlük olarak tanıtılan demokrasinin ve Batılı ülkelerin gerçek yüzüne değiniliyor:

“Fransa ve Frankofon Örgütü’nün yanı sıra diğer Batılı ülkelerin demokrasi, özgürlükler, insan hakları, kadın hakları, azınlık hakları gibi atıp tuttukları boş laflar, ülkede söz sahibi olduklarında hiçbir anlam ifade etmezler... Söz sahibi olmadıklarında ise, o lakırdıları baskı yapmak için kullanmaktadırlar. Bu ülkeler, kolonilerini on yıllarca bazılarını yüz yıldan fazla kolonileştirdiler, ne özgürlüklere ve insan haklarına ne de hayali demokrasilerine saygı duymadılar. Büyüklük taslamak ve çıkarlarını elde etmek için bunların hepsini çiğnediler, insanları öldürdüler, insanların onurunu ve mallarını ihlal ettiler, haysiyetlerini ayaklar altına aldılar, zenginliklerini yağmaladılar. Fikirlerinde dürüst değillerdir. Diğer bir deyişle kendi ideolojilerine saygı duymuyorlar. Zenginlikleri yağmalamaya, halkların kanını emmeye, onları sefalete, yoksulluğa, hastalığa terk etmeye hevesli oldukları kadar ideolojilerini uygulamaya hevesli olmamıştırlar... Fransa kolonilerini terk ettikten sonra etkisini korumak ve çıkarlarını güvence altına almak için Frankofon, yani sözde Frankofon Ülkeler Topluluğunu kurmuş ve Fransızcayı bunun için bir araç olarak kabul etmiştir.”

Analizin tamamını okumak için aşağıdaki başlığı tıklayabilirsiniz.

“Tunus’ta Gerçekleşen 18. Frankofon Zirvesi”