Hizb-ut Tahrir, Azerbaycan ile Ermenistan arasında, , Beyaz Saray’da ABD Başkanı Donald Trump’ın huzurunda imzalanan anlaşmanın mimarlarına, hasadı kimin topladığına ve tüm bu gelişmelerin arka planına ışık tutan bir siyasi analiz yayımladı.
Hizb-ut Tahrir’in 16 Ağustos 2025 tarihinde resmi web sayfasından yayımladığı siyasi analizde, aralarındaki ilişkilerin çok gergin olmasına ve özellikle son dönemlerde yaşanan savaşlar düşünüldüğünde, Azerbaycan ile Ermenistan arasında böylesi bir anlaşmaya varılmasının nasıl mümkün olduğuna ve bu anlaşmadan güdülen amaçların neler olduğuna, Beyaz Saray’da ABD Başkanı Donald Trump’ın hedeflerine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın rolüne odaklanılıyor.
Analizin ilk kısmında imzalanan anlaşmanın içeriği hatırlatılırken özellikle Azerbaycan’ın kara bağlantısının olmadığı toprağı Nahçıvan’a ve oradan da Türkiye’ye kesintisiz bir ulaşım koridorunun açılmasına değiniliyor ve şu ifadeler kullanılıyor:
“Bu sayede Amerika, Azerbaycan’daki nüfuzunu güçlendirme, Ermenistan üzerindeki etkisini genişletme ve Rusya’nın Ermenistan’daki nüfuzunu zayıflatma ya da ortadan kaldırma olanağı elde etmektedir”
Anlaşma metninde, Ermenistan topraklarında ‘Uluslararası Barış ve Refah Trump Rotası’ (TRIP) olarak adlandırılan bir ulaşım koridoru projesinin uygulama çerçevesini belirlemek üzere çalışılacağına dikkat çekilirken, bu durumun, Amerika’nın her iki ülkedeki nüfuzunu güçlendireceği ifadesine yer veriliyor.
Bu anlaşma ile Azerbaycan’ın, Türkiye’nin de desteğiyle, coğrafi olarak kendisinden ayrı olan Nahçıvan bölgesine bir koridor açmanın peşinde olduğu, Ermenistan ise bu anlaşmayı, Rusya’nın son savaşta (Karabağ) pasif kalmasının ardından, komşusu Azerbaycan’dan gelebilecek olası saldırılara karşı Amerikan korumasını elde etme şansı olarak değerlendirdiğini altı çiziliyor.
Bu anlaşmanın Beyaz Saray’da imzalanmasında en büyük rolün Ankara’ya ait olduğu ifade edilen kısımda, “Türkiye’nin, Bakü’ye barış anlaşmasını imzalaması için perde arkasından baskı yaptığı ve koridoru yönetmek üzere ortak bir özel şirket kurulması fikrini ilk ortaya attığı” bilgisinin yer aldığı haberlere atıf yapılarak Erdoğan’ın, anlaşmanın imzalanması için Amerika adına zemin hazırladığının altı çiziliyor. Erdoğan’ın sunduğu bu hizmetler karşılığında ise hem iktidarda kalması için Amerika’nın desteğini almayı hem de Türkiye’nin Ermenistan üzerinden Azerbaycan’a uzanan kara yollarındaki ticaret hareketliliğinden kazanç sağlamayı umduğu ifade ediliyor.
Anlaşma ile Minsk Grubu’ndaki diğer ülkelere, kendilerini sürece dâhil etmeksizin, hatta onlara danışmaksızın ve onlara zerre kadar değer ya da önem atfetmeksizin bu Amerikan kararını kabul etmeleri için dayatmada bulunulduğuna, Rusya ve Fransa’nın devre dışı bırakıldığına dikkat çekilen paragrafta ise şu ifadeler yer alıyor: “Rusya’nın sürece müdahil olup itiraz etmek yerine kılını bile kıpırdatmaması, pozisyonun ne kadar zayıfladığını ve Ermenistan’da yok olmanın eşiğine gelen etkisinin ne denli güçsüzleştiğini göstermektedir.”
Analizde, Rusya’nın bölgedeki konumuna ve Karabağ’daki savaşa neden müdahil olmadığına detaylı bir şekilde değiniliyor ve ardından Rusya’nın saf dışı bırakıldığı gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da anlaşmanın imza seremonisine davet edilmemesine değiniliyor:
“Trump aynı şekilde, kendisine sağladığı hizmetler karşılığında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın anlaşmanın imza törenine katılması için Washington’a davet edilerek ödüllendirilmesini bekleyen Türkiye’yi de göz ardı etmiştir. Hâlbuki Erdoğan, Amerikan planlamasıyla, Azerbaycan’ın desteklenmesi, Ermenistan’a karşı zafer kazanılması ve işgal altındaki topraklarının kurtarılması konusunda önemli bir rol oynamıştı... Fakat Trump, bunu bile Erdoğan’a çok görmüştür; zira anlaşmanın yapılması için artık Erdoğan’a ihtiyaç kalmadığını düşünmüştür. Aksi takdirde, onu da ya Washington’a çağırır ya da Erdoğan’dan, tıpkı 13 Mayıs 2025’te Riyad’da Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara ile yaptığı görüşme sırasında Amerikan taleplerine boyun eğmesi için El Şara ile telefon görüşmesi yapmasını istediği gibi en azından Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ile bir telefon görüşmesi yapmasını isterdi. Ancak Ermenistan-Azerbaycan anlaşmasında ise Erdoğan’ı tamamen yok saymıştır! Görüldüğü gibi sömürgeci kâfirler, hasadı devşirirken, onların yörüngesinde hareket edenler veya ajanları ise, iktidarda kalabilmeleri ücreti karşılığında toprağı sürmekteler ve onları için didinip durmaktadırlar. Ancak bunun bile kesinlikle garantisi yoktur... Hiç mi akletmiyorlar?”
Hizb-ut Tahrir’in, Azerbaycan ile Ermenistan arasında imzalanan, Avrupa, Rusya, Türkiye ve İran’ı da yakından ilgilendiren ve bu konuları detaylı bir şekilde ele alan “Ermenistan-Azerbaycan Gelişmeleri” başlıklı siyasi analizin tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.