Kadına Yönelik Şiddet ve Artan Cinayetlerin Sebebi “Kapitalist Sistemdir”
29 Eylül 2020

Kadına Yönelik Şiddet ve Artan Cinayetlerin Sebebi “Kapitalist Sistemdir”

Ajanslar - Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

Avrupa ülkelerinde kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinde önemli bir artış yaşanıyor. Laik demokratik sistemler soruna çözüm üretemezken, kadın dernekleri yasal düzenlemelerin yetersiz olduğunu savunuyor.

Almanya, Belçika, İtalya, Fransa ve Avusturya’da kadın cinayeti istatistikleri kadına yönelik şiddetin boyutunu gözler önüne seriyor. Birçok ülkede kadın hakları örgütleri, kadına şiddete karşı gerekli önlemler alınmadığı gerekçesiyle tepki gösteriyor. Salgın döneminde kadına yönelik şiddette artış gözlenirken, hükümetler yasal düzenlemelerin yetersizliği nedeniyle eleştiriliyor.

Kapitalizm de var olan “Ferdiyetçilik” ve “Menfaatçılık” değerleri, fertlerin kendi istek ve arzularını eşlerinin ve çocuklarının ihtiyaçlarından daha önemli görmeyi sağladı. Bu da insani değerlerden uzaklaşmayı ve şiddetin her türlüsünü ortaya çıkardı.

Kapitalizmin can damarı olan “hürriyetler” kavramı insana, yaratıcıya karşı sorumlu olduğunu unutturdu. Allah’a hesap vereceğini unutan kadın veya erkek; kendi heva ve arzusuna göre yaşamayı ilke edinirken, diğer insanlara karşı ahlaktan yoksun istediği şekilde davranmayı kendine ölçü kabul etti.

Bugün dünya ülkelerinde uygulanan laik demokratik yasalar, toplum hayatına hâkim olduğundan beri, sürekli değişim göstermesine rağmen hiçbir toplumsal soruna çare olmadı. Bilakis toplumsal hayatta olmayan sorunları var edip, gün geçtikçe bu sorunlara yenilerini ekleyip daha da artırdı. Demokratik yasalar ile çıplaklık özendirilirken, zinanın suç olmaktan çıkarılması, “özgürlük” adı altında her türlü birlikteliğin meşru kabul edilmesi artan kadına yönelik şiddetin ana sebebi sayılmaktadır.

Almanya'da 125 Kadın Öldürüldü

Almanya’da kadına yönelik şiddet artarak devam ediyor. Yapılan istatistiki araştırmalar sonucunda geçen yıllara göre kadınların eşleri, eski eşi veya erkek arkadaşı tarafından daha fazla şiddette maruz kaldığı ortaya çıktı. Kadın hakları alanında araştırmalarıyla tanınan Prof. Kristina Wolff’un yaptığı araştırmaya göre 2019 yılında Almanya’da 176, 2020 yılının Ağustos ayı itibarıyla 125 kadın eşi, eski eşi veya erkek arkadaşı tarafından öldürülmüş. Aile Bakanlığının açıkladığı rakamlarda ise 2018 yılında 122 kadın, 2019 yılında ise 125 kadının birlikte olduğu kişiler tarafından öldürüldüğü yönünde. Wolff tüm cinayetlerin istatistiklere dâhil edilmediğini söylüyor. Almanya’da kadınların erkek şiddetine karşı daha iyi korunması gerektiğini söyleyen Wolff, “Almanya’da kadına karşı şiddet problemi var” diyor.

Almanya Aile Bakanlığının 2019 da açıkladığı rakamlara göre 2018 yılında şiddete uğrayan 114 bin 393 kadının 324’ü eşi, eski eşi veya erkek arkadaşı tarafından öldürülmeye çalışılmış. 30 yıldır kadın hakları konusunda araştırmalar yapan Politikmagazin dergisinin yaptığı araştırmaya göre ise 2019 yılında 7 bin 281 kadın Almanya’da tecavüze uğramış.

Almanya, Avrupa’da İşlenen Kadın Cinayetlerinde İlk Sıralarda

Avrupa Birliği Komisyonun bir kuruluşu olan Eurostat’ın yaptığı bir araştırmaya göre Almanya geçtiğimiz yıllarda, kadın cinayetleri konusunda Avrupa birincisi olmuş. Yapılan araştırmada 2016 yılında Avrupa’da 3 bin 576 kadının kasıtlı olarak öldürüldüğü, bunların 469’unun Almanya’da yaşandığı ve Almanya’nın ilk sırayı çıktığı belirtiliyor.

Salgın Döneminde Kadına Yönelik Şiddet Arttı

Uzmanların yaptığı açıklamaya göre ev içi şiddet vakaları bu yılın Nisan ayında bir önceki yıla göre 2 kat artmış. Korona virüs (Covid-19) salgınına karşı önlemler kapsamında insanların daha fazla evde kalmaları ev içi şiddet olaylarını da arttırdığını belirten uzmanlar, şiddet olaylarından dolayı polisten yardım isteyenlerin sayısının 2 kat arttığını açıklıyor. Almanya'da bulunan 350 kadın sığınma evinin yeterli olmadığını açıklayan Kadın Evleri çatı kuruluşu FHK, daha 14 bin kişilik yere ihtiyaç olduğunu belirtiyor.

Belçika’da Her Yıl 45 Bin Kadın Şiddet Görüyor

Belçika’da 2019 yılında 20’den fazla kadın sadece kadın olduğu gerekçesiyle cinayete kurban gitti. İşlenen cinayetlerin faillerinin büyük bölümünün, hayatını kaybeden kadınların eşleri ya da birlikte yaşadığı kişiler olduğu kayıtlara geçti. Bu rakam 2017’den beri 100’ü aşmış durumda. Buna rağmen Belçika kadın cinayetleri konusunda Avrupa ortalamasının altında kalıyor. Sadece 2018 yılında 37 kadın cinayetinin işlendiği Belçika’da, mağdur kadınlar polise şikâyette bulunuyor ancak “yeterince kanıt ve tehlike yok” gerekçesiyle umdukları korumayı alamıyorlar. Son yıllarda “uzaklaştırma kararı” artmasına ve elektronik bilezik uygulamasına rağmen kadın cinayetleri önlenemiyor.

Belçika’da kadın cinayetlerinin ana sebeplerinin başında aile içi anlaşmazlıklar geliyor. Ekonomik sıkıntılar ve işsizlik kadar alkol ve uyuşturucu kullanımı da cinayetlerin sebepleri arasında yer alıyor. Kayıtlara göre bazı cinayetler ise cinsel isteklerine cevap alamayan erkeklerin şiddete başvurmasına bağlı olarak ortaya çıkabiliyor. Bunun dışında akıl sağlığı yerinde olmayanların işlediği cinayetler de rakamlar içinde önemli bir yer tutuyor. Bu nedene bağlı cinayetlerin hemen hemen tamamında cinayeti işleyen kişi arkasından intihar etmeyi seçiyor.

Amnesty International adlı kuruluşun raporlarına göre Belçika’da her yıl 45 bin kadına yönelik şiddete bağlı şikâyet dosyası açılıyor. Bu şiddet olaylarının 25 bini aile içi şiddet olarak gerçekleşiyor.

Yasal Düzenlemeler Yetersiz Kalıyor

Belçika’da sivil toplum kuruluşlarının düşük bütçe ile yürüttükleri ‘kadın cinayetlerinin önlenmesi’ çabaları henüz politik karar alıcılar düzeyinde yeterince dikkate alınmıyor. Medya ve halk nezdinde daha fazla dillendirilen kadın cinayetleri, kanun yapıcıların henüz öncelikleri arasında görünmüyor. 2020 yılının başından bu yana 12 kadının sadece kadın olmaları nedeniyle cinayete kurban gittiği Belçika’da Ağustos ayında işlenen iki ayrı cinayetle 14’e yükseldi. Son yıllarda kadın cinayetlerinde giderek artan bir düşüşe ve kampanyalara rağmen kadın cinayetleri devam ediyor. En son Ağustos ayı sonunda Belçika’nın Spa şehrinde 40 yaşındaki Françoise Donckers adlı bir kadın 12 yaşındaki kızıyla birlikte ölü bulundu. Olayın ardından yakalanan 26 yaşındaki sevgilisinin genç kadını ve kızını bıçaklayarak öldürdüğü savcılık tarafından kanıtlandı.

Ağustos ayının başında kadın cinayeti bu kez bir seçilmişi hedef aldı. Eski milletvekili ve eski bir Belediye Başkanı olan 53 yaşındaki İlse Uittersprot ölü olarak bulundu. Cinayetin sorumlusu olarak yakalanan 3 aylık sevgilisi ise hapse atılırken daha önce de kadına şiddetten uzaklaştırma cezası almış olduğu bildirildi. Ülkede kadın cinayetlerinin önlenmesi için mücadele veren sivil toplum örgütleri gerekli yasal düzenlemelerin yapılmaması ve polisin yetersiz müdahalelerinden şikâyet ediyor. Eski Belediye Başkanının da bu tür bir kadın cinayetine kurban gittiğinin açıklanması üzerine Adalet Bakanının sadece “korkunç bir dram” açıklaması Belçika’daki yetersizliklerin bir göstergesi olarak nitelendirildi.

İtalya'da Günde 88 Kadın Şiddet Görüyor

İtalya'da kadın cinayetleri oranı artış gösteriyor. İtalya İçişleri Bakanlığı'nın kadın cinayetleri hakkında Ekim 2019'da yayımladığı "Bu aşk değil' (Questo non amore) adlı rapora göre kayıtlara geçen şiddet vakalarındaki kadına yönelik şiddet oranı 2016 yılında yüzde 68 iken 2019 yılında bu oran yüzde 71'e yükseldi.

Suçla Mücadele biriminin hazırladığı rapordaki Mart 2019 verilerine göre her gün 88 kadın değişik şekillerde şiddete maruz kaldı, bu da her 15 dakikada bir kadının şiddet gördüğü anlamına geliyor.

Raporda 88 vakanın 36'sı kötü muamele, 27'si takip edilme, 9'u cinsel istismar ve 16'sı dayak olarak kayıtlara geçti. Erkeklerin şiddet gördüğü toplam vaka sayısı ise 35 olarak dikkat çekiyor.

Raporda, 2008 ile 2018 yılları arasında yaşanan kasıtlı cinayet vakalarına bakıldığında, erkeklerin öldürüldüğü vakaların yaklaşık yüzde 50 oranında azaldığı görülürken aynı süre zarfında kadınların kurban olduğu cinayetlerin sayısında kayda değer bir değişikli gözlenmiyor.

İtalya’da kadın cinayetleri, 2019 yılında artış gösterdi. Ocak ve Ağustos ayları arasında maktulün kadın olduğu cinayet vakalarının yüzde 49'u 'kadın cinayeti' olarak tanımlandı. Aynı oran 2018 yılında yüzde 37 olarak kaydedildi.

Katil yüzde 63 oranında Birlikte Olduğu Kişiler

İtalya'da yaşanan kadın cinayetlerinde katil yüzde 81 oranında kurbanın yakın çevresinden oluyor. 2019 kayıtlarında katil yüzde 63 oranında kadının eski eşi, eşi ya da sevgilisi. Suçla Mücadele biriminin hazırladığı rapora göre 2019 yılında kayıtlara geçen kadın cinayetlerinin yüzde 36'sı kesici aletler, yüzde 18'i ateşli silahlarla işlenmiş. Her yüz kadından 18'İ ise boğularak öldürülmüş.

Fransa’da 3 Günde Bir Kadın Cinayeti İşleniyor

Ortalama her 3 günde bir kadın cinayetinin yaşandığı Fransa’da 2018 yılında 120 kadın eşi veya sevgilisi tarafından öldürülürken 2019’da bu sayının 149 olması kadın cinayetlerinin artışını gözler önüne serdi. Son verilere göre 2020 yılında ise bugüne kadar 68 kadın öldürüldü. 2019 yılında aynı tarihte bu rakamın 152 olduğu ve kadın cinayetlerinde kayda değer azalma görüldüğü bildirildi.

Birçok kadın hakları derneği öldürülen kadınların ölmeden önce gördüğü şiddet sebebiyle polise gittiğini fakat polisin yardım etmediğini belirtiyor.

Kadın derneklerinin şikâyetleri üzerine 2019 yılı sonunda polis ve jandarmalara eğitimler verilmeye başlanmıştı. Yine 2019 yılı sonunda yeni bir kadına şiddet telefon hattı açılmış ve kadınların bu hat üzerinden tavsiye, yönlendirme ve destek alması öngörülmüştü.

Her ne kadar verilere göre kadın cinayetleri azalmış görünse de salgın sürecinin sosyal ve ekonomik hayatı etkilemesinden dolayı verilerin tam olarak durumu yansıtmadığı ifade ediliyor. Salgın sürecinde, özellikle sokağa çıkma yasağı döneminde kadına şiddet artarken bu şiddetin hane dışına çıkmaması ve kadınların karakola gitmekte güçlük çekmesi sebebiyle verilerin cinayetler de olduğu kadar şiddeti de yeterince yansıtmadığı düşünülüyor.

Fransa'da mağdurların yaşlarının 15 ile 92 arasında olduğu ve mağdur kadınların hemen hemen her sosyal kesimden geldiği öğrenildi. Cinayetlerden sonra katillerin yüzde 32,8'inin intihar ettiği açıklanırken, kurbanların yüzde 49,1'inin daha önce şiddet gördüğüne yönelik herhangi bir makama başvuruda bulunmadığı belirtildi. Fransa 2019 yılında kadın cinayetleri konusunda İspanya ve İtalya’yı geçmiş ve bu konuda Avrupa’da ilk sıralarda yer alan Almanya’ya yaklaşmıştı.

Avusturya’da Bu Yıl 17 Kadın Öldürüldü

Avusturya’da ise resmi verilere göre 2019'da 39 kadın, 2020’de şuana kadar 17 kadın cinayete kurban gitti. Cinayetlerin eski eş, eş, sevgili veya aile üyeleri tarafından işlendiği belirtildi. 2014 yılında 19 kadın, 2015’de 17, 2016’da 28, 2017’de 36, 2018’de 41 kadın öldürdü.

Türkiye’de İstanbul Sözleşmesi Kadını Korumadığı Gibi (LGBT+) Önünü Açtı!

Türkiye, 2011 yılında İstanbul Sözleşmesini ilk imzalayan ve 2014 yılından itibaren de uygulamaya başlayan ülke oldu. Gündemde çokça tartışılan ve toplumu ifsat edip, aileyi yıkan İstanbul Sözleşmesi’ne karşı halktan ciddi bir muhalefet sözkonusu.

İslam’a aykırı olması ve baştan sona Batı’dan ithal edilen bu fasit İstanbul Sözleşmesi, uygulandığı günden bu yana kadın cinayetlerinde ciddi oranda artış yaşanırken, toplumsal ahlâkın bozulması, evliliklerin azalıp, boşanmaların çoğalması Devlet İstatistik Ensitütüsü’nün raporlarına da yansıyor.

İstanbul Sözleşmesinin, Lutiliği (LGBT+) meşrulaştıran ve aile kurumunu yok etmeyi amaçlayan sapkınlığın, eşcinselliğin önünü açtığı için Polonya hükümeti sözleşmeden çekilme sürecini başlatırken, İngiltere ise henüz bu sözleşmeyi onaylamış değil.

İstanbul Sözleşmesi, Aile Değerlerimize Apaçık Bir Saldırıdır!

‘Avrupa Konseyi’nin, kadına yönelik şiddetten ve ev içi şiddetten arındırılmış bir Avrupa hayaliye hazırlamış olduğu İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddeti azaltmamış bilakis arttırmıştır. Bir yandan kadın, kapitalist amaçlar uğruna köleleştirilip alınıp satılan, kendisinden faydalanılan bir ürün haline getirilirken diğer yandan kadına yönelik şiddettin engellenmesi amacıyla sözleşmeler hazırlamak açıkça ikiyüzlülüktür!

İstanbul Sözleşmesi’nin asıl amacı kadına yönelik şiddeti engellemek değil bilakis ailesiz bir nesil oluşturmaktır.

Türkiye’de son 5 yılda 2.000.000 koca bu sözleşme kapsamında evinden uzaklaştırıldığı halde kadın cinayetlerinin önüne geçilememiştir. Zira şiddeti doğuran, körükleyen, teşvik eden demokratik özgürlüklerin ta kendisidir.

Ferdiyetçi, menfaatçi nesiller yetiştirmeyi amaçlayan laik demokratik rejimlerin, kadına yönelik şiddeti insan fıtratına aykırı kanunlar ile engellenmesi imkânsızdır!