Hizb-ut Tahrir’den Yargı Zulmüne Tepki: “Boyun Eğmeyeceğiz”
04 Haziran 2022

Hizb-ut Tahrir’den Yargı Zulmüne Tepki: “Boyun Eğmeyeceğiz”

Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

Hizb-ut Tahrir Türkiye, emniyetin art niyetli karalamalarına ve yargı zulmüne dikkat çektiği basın açıklamasında, “Hizb-ut Tahrir’in cesur gençleri ise ne kolluk kuvvetlerinin art niyetli karalamalarına ne de yargı kurumların zulmüne boyun eğmeyeceklerdir” ifadeleriyle duruşunu kamuoyuna deklare etti.

2017 yılında İstanbul’da yapılması planlanan ve mülki idarenin izin vermemesi sonucu gerçekleşmeyen “Dünya Hilafete Neden Muhtaç?” başlıklı konferansın konuşmacıları Mahmut Kar, Abdullah İmamoğlu, Musa Bayoğlu ve Osman Yıldız hakkında, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi yargılama başlatmış ve toplamda 31 yıl 3 ay hapis cezası vermişti. Bu karar toplumun her kesiminden tepki almış ve yargı garabeti olarak yorumlanmıştı. Kamuoyunda bu dava “önceden konuşanları şimdi konuşturmadıklarını da cezalandırıyorlar” şeklinde eleştirilmiş ve yargının benimsediği temel hukuk prensiplerinden saparak ideolojik kararlar alan bir yapıya dönüştüğü ifade edilmişti.

Daha sonra bu karar istinaf mahkemesine taşınmış 17 Mayıs 2022 tarihinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, karar ile ilgili yapılan itirazı reddedip verilen cezayı, Anayasa Mahkemesi’nin Hizb-ut Tahrir’in cebir ve şiddete bulaşmadığı ve terör örgütü olmadığına dair defalarca verdiği hak ihlali kararına rağmen onamıştı.

Hizb-ut Tahrir Türkiye, sadece fikri ve siyasi çalışmalar yürüttüğünü ve yargı zulmüyle boyun eğdirmeye çalışanların emellerine ulaşamayacağını ifade eden basın açıklamasında ayrıca emniyetin sahte delil üretmeye çalıştığına, “Emniyet Genel Müdürlüğü görev tanımını aşarak Hizb-ut Tahrir’i ‘terör örgütü’ gibi göstermek için uydurma bilgi notları üretmekte, sosyal medyadan topladığı bilgilerin doğruluğunu araştırıp teyit etmeden mahkemelere göndermekte ve yargılamaların seyrini etkilemeye çalışmaktadır*”* ifadeleriyle dikkat çekti.

Yayımlanan basın açıklaması şöyle:

Hizb-ut Tahrir Yargı Zulmüne Boyun Eğecek Bir Parti Değildir

‘Hizb-ut Tahrir’in cesur gençleri ise ne kolluk kuvvetlerinin art niyetli karalamalarına ne de yargı kurumların zulmüne boyun eğmeyeceklerdir.’

5 Mart 2017 tarihinde İstanbul’da yapmayı planladığımız ancak mülki idarenin izin vermemesi sebebiyle gerçekleşmeyen “Dünya Hilafete Neden Muhtaç?” başlıklı konferans sebebiyle, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, konferans konuşmacısı olan Mahmut KAR, Abdullah İMAMOĞLU, Musa BAYOĞLU ve Osman YILDIZ hakkında yargılama başlatmış, 02 Nisan 2021 tarihinde yapılan karar duruşmasında, 4 kişi için toplam 31 Yıl 3 ay ceza vermişti. Mahkemenin kanuna aykırı şekilde verdiği bu hukuk dışı ceza kararı İstinafa taşınmıştı. 17 Mayıs 2022 tarihinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, karar ile ilgili yapılan itirazı reddedip verilen haksız cezayı onadı.

İstinaf mahkemesi verdiği bu karar ile Türkiye’deki yargı sisteminin içinde bulunduğu içler acısı durumu, Hizb-ut Tahrir yargılamalarındaki çelişki ve keyfiliği ortaya koymaktadır. Zira İstinaf, bu kararı ile Anayasa Mahkemesi’nin Hizb-ut Tahrir hakkında verdiği hak ihlali kararlarını hiçe saymıştır. Anayasa Mahkemesi, 1’i genel kurul, 8’i daire kararı olmak üzere Hizb-ut Tahrir ile ilgili başvurularda verdiği 9 ayrı hak ihlali kararında, ilk derece mahkemeler ve Yargıtay’ın yargılamalarında “gerekçeli karar hakkını” ihlal ettiklerini söyleyip yeniden yargılama yapılmasına hükmetmişti. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği bu ihlal kararları tüm mahkemeler için bağlayıcı olduğu halde bazı mahkemeler AYM’nin kararlarını hiçe saymaktadır. AYM’nin ihlal kararlarını hiçe sayarak yargılama yapan ve itirazı reddeden İstinaf üç maymunu oynamaktadır.

Anayasa Mahkemesi Türkiye’deki en üst yargı merciidir. Şayet AYM’nin verdiği hak ihlali kararları ilk derece mahkemeler, İstinaf ve Yargıtay tarafından uygulanmayacaksa o zaman AYM’nin verdiği bu ihlal kararlarının bağlayıcılığının, hatta Anayasa Mahkemesi’nin varlığının sorgulanması gerekir. Bununla birlikte Emniyet Genel Müdürlüğü görev tanımını aşarak Hizb-ut Tahrir’i “terör örgütü” gibi göstermek için uydurma bilgi notları üretmekte, sosyal medyadan topladığı bilgilerin doğruluğunu araştırıp teyit etmeden mahkemelere göndermekte ve yargılamaların seyrini etkilemeye çalışmaktadır. Özellikle AYM’nin hak ihlali kararlarından sonra Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bilgi notlarındaki değişim bu hakikati ortaya koymaktadır. Bu sebeple ilk derece mahkemeler ve Yargıtay, EMG’nin kendilerine gönderdiği bilgi notlarına ihtiyatla yaklaşmalı ve somut delil olmadan bu bilgi notlarına itibar etmemelidirler.

Hizb-ut Tahrir fikri ve siyasi çalışma yapan ideolojik İslami siyasi bir partidir. Cebir ve şiddet yöntemine asla başvurmamış, bu yöntemi tasvip etmemiş, yanlış olduğunu belirterek eleştirmiş ve reddetmiştir. Bunu kuruluş ilkelerinde, neşriyatlarında ve açıklamalarında açıkça beyan etmiş, yaptığı faaliyetlerde de göstermiştir. Terörle Mücadele Kanunu’nu okuyan her akıl sahibi, bir grubun terör örgütü olarak kabul edilebilmesi için cebir, şiddet, baskı, korkutma ve yıldırma yollarına başvurmuş olması gerektiğini görür. Bunu anlamak için hukukçu olmaya gerek yok, sağlıklı bir akıl yeterlidir. Dolayısıyla Hizb-ut Tahrir’i az da olsa tanıyan vicdanlı her kişi onu terör ile yan yana getirmekten imtina eder. Hizb-ut Tahrir’i terör ile yan yana getirmeye çalışanlar art niyetli kişilerdir. Ancak onların ne niyetleri ne de gayretleri Hizb-ut Tahrir’e zarar veremeyecektir. Hizb-ut Tahrir yargı zulmüne boyun eğecek bir parti değildir. Hizb-ut Tahrir’in cesur gençleri ise ne kolluk kuvvetlerinin art niyetli karalamalarına ne de yargı kurumların zulmüne boyun eğmeyeceklerdir.”

اَلَّذ۪ينَ قَالَ لَهُمُ النَّاسُ اِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُوا لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ ا۪يمَانًاۗ وَقَالُوا حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَك۪يلُ

Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine, “İnsanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun” dediklerinde, bu söz onların imanını artırdı ve “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!” dediler. (Ali imran 173)

حزب التحرير

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu