Hizb-ut Tahrir Türkiye, Cumhuriyet’in 101. Yıldönümünde, “Toplumsal Çöküntü ve Ekonomik Krizden Başka Bir Marifeti Olmayan Cumhuriyet Müflis Bir Sistemdir” başlıklı bir basın açıklaması yayımladı.
Türkiye’de Uzun yıllardır süren ekonomik ve insani krizlerin, her geçen gün artan kaos ortamının, bir türlü bitirilemeyen terör sorununun ve karşı karşıya kalınan toplumsal çöküntü yaşanırken 29 Ekim’in kutlandığına dikkat çekilen açıklamada, dini devletten ayıran laik Türkiye Cumhuriyeti’nin sağlıktan eğitime, güvenlikten üretime, adaletten ahlaka hiçbir alanda bu halka refah, huzur ve yüksek hayat standartları veremediği ifade edildi.
“Durum her geçen gün dünü aratacak kadar kötüye gittiği halde, devlet erkânı ve sistem içi aktörler, şatafatlı tören ve konserlerle laik Cumhuriyetin kuruluşunu kutluyorlar, köhne rejimi diri tutmak için yeni Türkiye Yüzyılı ideallerinden söz ediyorlar” ifadeleriyle yıldönümü kutlamalarına işaret edilen açıklamada ayrıca, şu ifadelere yer verildi:
“Sömürgeci Batı’dan ithal edilmiş beşer mahsulü küfür nizamlarıyla donatılmış bu devlet mekanizması, devletlerarası düzeniyle, kurumlarıyla, bağlayıcı anlaşmaları ve şantajlarıyla Batı’nın boyunduruğundan bir türlü kurtulamıyor. Temiz toplum ve dindar nesil sloganları atılırken ailelerimiz yok oluyor, gençlerimiz sapkınlık, bağımlılık, ahlaksızlık çukuruna sürükleniyor, kadınlarımız katlediliyor, çocuklarımız kendilerini güvende hissedemiyor. İstatistikler, rakamlar ve öngörüler üzerinden pembe tablolar çizilirken, ekonomik ve finansal krizlerle halkımız gün geçtikçe yoksullaşıyor, insanca yaşam imkânlarından mahrum bırakılıyor. Muazzam faiz ve borç yükü, acımasız vergi uygulamalarıyla dar gelirli kesimlere yükleniyor. Yolsuzluk, hırsızlık, kolay yoldan para kazanma hevesleri toplumun her köşesinde kol geziyor. Hastaneler, okullar, kamu kurumları, yerel yönetimler, sosyal tesisler yetersiz ve kalitesiz hizmetlerden ötürü adeta can çekişiyor. Sanayi sektörleri ithalata bağımlı, tarım ülkenin kendi kendine yeterliliğini sağlamaktan çok uzak, işgücü ve istihdam imkânları dibe vurmuş, beyinlerimiz Batılı ülkelere göç ediyor, kritik seviyenin altına inen doğurganlık oranları sonucu giderek yaşlanıyoruz. Deizm, ateizm, satanizm, LGBT gibi sapkın düşünce ve inançlar özgürlük adı altında giderek yayılırken toplum inancından, dininden, tarihinden ve değerlerinden hızla uzaklaşıyor. Geçmişte nice coğrafyada yüz binlerce Müslüman katledilirken izlemek zorunda bırakıldığımız gibi, bugün de Gazze’de ve Lübnan’da süregelen soykırım ve katliamları naçar bir halde seyrediyoruz. İçerisinde yaşadığımız toplumun ve maruz kaldığımız vahim durumun sadece birkaç örneği bunlar ve bütün bunlar, bugün törenlerle ve güya ‘coşkuyla’ kutlanan Cumhuriyet rejiminin ifrazatları!”
101 yıl sonra gelinene noktanın vahametine dikkat çekilirken, ‘bunun bir sistem değil, hükümetler ve liderler meselesi’ olduğunu söyleyenlere eleştiride bulunuldu.
Cumhuriyet sisteminin asıl işlevinin İslam’ın geri dönüşünü engellemek olduğunun vurgulandığı bölümde ise şu ifadelere yer verildi:
“Cumhuriyet, Osmanlı Hilafet Devleti’nin enkazı üzerine kurulmuş bir ulus devlet niteliğiyle, Batılı sömürgecilik sisteminin İslam’ın geri dönüşünü engellemek ve Müslümanlara gün yüzü göstermemek için başımıza diktikleri sistemin adıdır. Kaygan zemine inşa edilmiş, kolonları kesilmiş, ağır hasar almış bu köhne binaya zorla oturtulmuş bu milletin huzur, güven ve refah bulması beklenemez. Fakat ümidimiz kırılmasın. Allah’ın vaadi ve Rasûlü’nün müjdesi haktır. Zulüm asla ilelebet payidar olamaz. Her gecenin bir sabahı, her batan güneşin bir şafağı vardır. İşte o şafak İslam’dır, İslam’ın devleti olan Hilafet’tir.”
Basın açıklamasının tamamını okumak için: