Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, İsveç'te Cumartesi günü gerçekleşen Kur’an-ı Kerim’i yakma eylemine tepki gösterdi ve “İsveç NATO üyeliği için bizden desteklemesin” dedi. Bunun üzerine NATO, ABD ve Finlandiya’dan açıklamalar geldi.

İsveç'in aşırı sağcı görüşleriyle bilinen küstah kafir Rasmus Paludan, Cumartesi günü Türkiye'nin Stockholm Büyükelçiliği yakınlarında Kur’an-ı Kerim’i yakmış ve İslam’a hakaretlerde bulunmuştu.

Kabine Toplantı'sı sonrası olay hakkında açıklamalarda bulunan Erdoğan, “İsveç yönetimi hak ve özgürlüklere bu kadar saygılıysanız önce Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Müslümanların dini inancına saygı göstereceksiniz. Bu saygıyı göstermiyorsanız kusura bakmayın bizden de NATO konusunda herhangi bir destek göremeyeceksiniz” çıkışında bulundu. Seçim sath-ı mailine girilmişken gelen bu saldırılar İsveç’in NATO üyeliğinin seçim sonrasına kaldığını işaret ettiği uzmanlarca ifade ediliyor. Seçimlerden sonra İsveç’in NATO üyeliğine Ankara’nın gösterdiği veto kartını çekeceği düşünülüyor. Zira ABD ile ortak hareket eden Ankara’nın bugün Müslümanların hassas olduğu bu konuda gösterdiği duruşu, seçimlerden sonra geri plana atacağı tahmin ediliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, “Terör örgütü mensupları ve İslam düşmanlarını bu kadar seviyorlarsa, ülkelerinin savunmalarını da onlara havale etmeleri tavsiyesinde bulunuyoruz” ifadesini de kullandı.

Milyarlarca Müslümanın inancıyla birlikte 85 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının manevi şahsiyetine de saldıran bu zihniyetin son eyleminin, asırlardır bir arpa boyu yol alınamadığının işareti olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle devam etti:

"Rabbimizin koruması altındaki Kur'an-ı Kerim, bir haçlı artığının onun nüshasını yakmasıyla asla zarar görmez ama bu sapkınlığı teşvik edenler veya göz yumanlar hiç şüphesiz sonuçlarını da hesap etmişlerdir. Kalkacaksın, senin güvenlik güçlerin, polisin vesaire onların koruması altında bu ihaneti, bu edepsizliği, bu alçaklığı, bu adiliği, bu namussuzluğu yapacak, onların korumasıyla da orada 'Hah bak, işte biz Müslümanlara ne yaptık?' diyecekler. Ülkemizin büyükelçiliği önünde böyle bir kepazeliğin yaşanmasına sebebiyet verenlerin NATO'ya üyelik başvuruları konusunda artık bizden herhangi bir hayırhahlık bekleyemeyecekleri açıktır. Kusura bakmasınlar. Başta söyledik, terör örgütlerine caddelerinizde, sokaklarınızda her yerde cirit attıracaksınız, ondan sonra da bizden NATO'ya girme konusunda destek bekleyeceksiniz. Yok böyle bir şey, böyle bir desteği bizden beklemeyin.

…Biz bir şeyi söylediğimiz zaman dürüst söyleriz, birileri de bize namussuzluk yaptığı zaman, alçaklık yaptığı zaman onlara da haddini bildiririz. İsveç yönetiminin bizlere kalkıp hak ve özgürlükten hiç bahsetmesine gerek yok. Eğer hak ve özgürlüklere bu kadar saygılıysanız önce Türkiye Cumhuriyeti'nin veyahut Müslümanların dini inancına saygı göstereceksiniz. Eğer bu saygıyı göstermiyorsanız, kusura bakmayın bizden de NATO konusunda herhangi bir destek göremeyeceksiniz."

Erdoğan’ın dün akşamki açıklamalarından sonra NATO, ABD ve Finlandiya cephelerinden peş peşe yanıtlar geldi.

NATO: “İfade Özgürlüğü İsveç İçin Kıymetli Bir Değer”

Almanya'nın Die Welt televizyonuna konuşan NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Erdoğan'ın İsveç'in NATO üyeliği konusundaki tutumuna tepki gösterdi. "İfade özgürlüğü, düşünce özgürlüğü İsveç ve diğer NATO üyesi ülkelerde kıymetli bir değer. Bu tür uygunsuz hareketlerin otomatik olarak yasa dışı ilan edilmemesi de bu yüzden" ifadelerini kullanarak İsveç yönetimini savundu.

"İsveç hükümeti bu eylemi açıkça kınadı" hatırlatması yapan Stoltenberg, kendisinin de 'başka insanlara yapılan bu tür hakaretlere ve Stockholm sokaklarında şahit olunan bu davranışlara' karşı olduğunu belirtti.

NATO üyeliği için Türkiye'nin onayına ihtiyaç duyan İsveç ve Finlandiya ile yakın temasta olduğunu, Türkiye ile de iletişimi sürdürdüğünü söyleyen Stoltenberg, "Macaristan ve Türkiye'den kendi parlamentolarında onay prosedürlerini hızlandırmalarını rica ediyorum" çağrısında bulundu.

ABD: “NATO'nun Birliğini Sabote Etmeye Yönelik Olabilir”

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, Cumartesi günü İsveç’te Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde Kur’an-Kerim’in yakılmasının "tiksindirici" bir eylem olduğunu ifade etti. Price, eylemin NATO'nun birliğini sabote etmeye yönelik olabileceğini ileri sürdü.

Sözcü Price dün günlük basın brifinginde yaptığı açıklamada, "Birçok kişi için kutsal olan kitapların yakılması son derece saygısızca bir eylem" tanımlamasında bulundu.

Price eylem için ayrıca "iğrenç" ve "alçakça" ifadelerini kullandı.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, Paludan'ın bir "provokatör" olduğunu söyledi.

Sözcü Price, “Anladığım kadarıyla bu olay özel bir provokatörün, iki yakın ortağımız Türkiye ile İsveç arasına kasten mesafe koymaya çalışan, İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya katılımıyla ilgili süren tartışmayı kasten etkilemeye çalışan bir kişinin işi” yorumunda bulundu.

Price bununla birlikte İsveç'te ifade özgürlüğü olduğunu belirterek, "Bu özgürlük bazen insanlara saygısız, iğrenç ve mide bulandırıcı eylemler gerçekleştirme hakkı verebiliyor" diyerek demokrasinin hadsiz, hudutsuz ve her türlü çirkinliğe göz yuman ve özgürlük kapsamında muhafaza eden bozuk bir nizam olduğunu itiraf etmiş oldu.

Finlandiya: “Üçlü Müzakerelere Birkaç Hafta Ara Vermemiz Gerekiyor”

Reuters ajansına açıklamalarda bulunan Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto, "Finlandiya ve İsveç'in NATO hedeflerine ilişkin Türkiye ile yapılan görüşmelere ara verilmesi gerekiyor. Türkiye ile üçlü görüşmelere ortam sakinleştikten sonra devam etmek en iyisi" diye konuştu.

Görüşmelere birkaç haftalık bir ara beklediğini ifade eden Haavisto, "Finlandiya'nın NATO sürecinde İsveç olmadan ilerlemesini tartışma ihtiyacı görmüyorum" görüşünü de iletti.

Haavisto, "Dün Türkiye Dışişleri Bakanı'yla (Mevlüt Çavuşoğlu) görüştüm ve durum seçimler nedeniyle yoğun ancak bu sürecin hala ilerleyebileceğini umut ediyoruz. Türkiye ile eskisi gibi iletişimi sürdürme konusunda mutabık kaldık. Türkiye'deki seçimler nedeniyle takvimde olası bir gecikme olabilir" ifadeleriyle seçim sonrasını işaret etmiş oldu.

Bu açıklama da seçim sath-ı mailine girmiş bulunan Türkiye’de AK Parti’nin oy kaybına uğramamak için bu meseleyi seçim sonrasına ertelediği düşüncesini kuvvetlendiriyor. İslam’a saldırılar daha önce farklı Avrupa ülkelerinde de meydana gelmesine rağmen önce sert tepki gösteren AK Parti iktidarının daha sonra yumuşama eğilimi gösterdiğine şahit olunmuştu. Temel fikri pragmatizm olan laik kapitalist demokrasi ile Türkiye’yi yöneten AK Parti, dış siyasette keskin dönüşleri ile tanınıyor. Papaz Brunson ve Mavi Marmara davaları, İslam ve Müslümanların düşmanları olan “İsrail” ile dostluk kurma, Sisi ve Esed rejimi ile el sıkışma bu dönüşlerden bazıları olarak öne çıkıyor.

İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine ilişkin Türkiye’nin Avrupalı güçler ve ABD ile anlaşmaya varması öngörülüyor. Ankara’nın iki ülkenin NATO’ya katılımı vetosunda ısrar etmesi pek olası görünmezken bazı istekleri yerine getirildikten sonra Türkiye’nin, biraz zaman alsa da sonunda iki ülkenin NATO üyeliğine seçim sonrası onay vereceği düşünülüyor.

Daha önce de 2009 yılında Türkiye, eski Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen’in NATO genel sekreterliğine atanmasını veto etmiş, ancak uzun süren müzakerelerin ardından ittifakın siyasi ve askeri yapısı içinde bazı pozisyonlar elde etme karşılığında Rasmussen’in genel sekreterliğine onay vermişti.