5 Temmuz: Komünist Çin’in Gerçekleştiridiği Urumçi Katliamının Yıldönümü
05 Temmuz 2022

5 Temmuz: Komünist Çin’in Gerçekleştiridiği Urumçi Katliamının Yıldönümü

Köklü Değişim Medya

Köklü Değişim Medya

5 Temmuz 2009’da Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’de yapılan barışçıl gösterilere Çin güvenlik güçleri ve silahlı paramilisler tarafından müdahale edilmişti. Kanlı müdahalede binlerce Müslüman katledilmişti.

25-26 Haziran 2009’da Çin’in Guangdong eyaletinin Shaoguan şehrinde bulunan bir oyuncak fabrikasında Han Çinlilerinin 10’u aşkın Uygur Müslüman işçiyi öldürmesi Urumçi katliamını başlatan hadiseydi. Olaylarda onlarca Uygur işçinin öldürüldüğü haberlerinin sosyal medya hesaplarında paylaşılması üzerine tüm Doğu Türkistan’da tepkiler yükselmeye başladı. 5 Temmuz 2009’da Uygur Türklerine yönelik baskı, ayrımcılık, ortadan kaybolma, kaçırılma ve fabrikalarda zorla çalıştırmaları protesto amacıyla Urumçi’de protesto gösterisi düzenledi. Ancak barışçıl eylemleri ‘otoriteye başkaldırı’ ve ‘isyan’ olarak değerlendiren Çin Komünist Partisi (ÇKP) hükümeti gösterilere çok sert yöntemlerle müdahale etti. Çin Komünist Partisi’nin provokasyonları ve Han Çinlilerinin saldırıları sonrasında barışçıl eylem kaosa dönüştü.

Çinli kolluk kuvvetleri yaşananlara müdahale etmemiş aksine olayların sonrasında ve ertesi günlerde insan avına çıkmıştı. Kamyonlara yüklenen yüzlerce Uygur’un şehir dışında infaz edildiği yer alan iddialar arasında. Bu insanların akıbeti hakkında hâlâ net bir bilgi alınabilmiş değil.

Ayrıca 5 Temmuz’daki müdahale öncesinde uluslararası medyanın ülkeden çıkartılması da katliamın daha önceden planlandığını gösteriyor.

Urumçi’de 3 gün süren katliam sırasında binlerce Uygur ortadan kayboldu. Kimi kaynaklardan alınan bilgiye göre; katliam sonrasında aile üyelerini sormak için polise giden kişiler tehdit ediliyor. Yakınlarının akıbetini bilmek isteyen insanlara izin verilmiyor.

Çin yönetimi, 2017’den bu yana Uygurları toplama kamplarına alarak, Uygur kadınları taciz ederek baskı ve zulümlerine devam ediyor.

İslâm’a Savaş Açan Çin Camileri Yıkıyor

Zorba Çin yönetiminin Müslümanlara karşı uyguladığı zulüm kameralara yansıdı. Komünist Çin yönetimi İslâm’a karşı başlattığı savaşı sakalı yasaklayıp camileri yıkarak devam ettiriyor. Kısa süre önce düzenlenen Asya zirvesinde bir araya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Şi Cinping, ekonomi ve terörle mücadele konularında iş birliği mesajları vermişlerdi.

Uygur Özerk Bölgesi'nde, Çin yönetiminin Müslümanlara uyguladığı baskı ve zulüm tüm şiddetiyle sürüyor. Yüzbinlerce Uygur, Kazak ve diğer Müslümanlar “eğitim kampı” adı altındaki “toplama kamplarına” gönderilirken, uydu görüntüleri bölgedeki camilerin de yıkıldığını gösteriyor. Ülkedeki Müslüman azınlığa yönelik "sakal yasağı" gibi birçok kısıtlama da mevcut.

Hükümetin görevlendirdiği dini yetkililer ise İslâm dini üzerine bir baskı olmadığını, devlet politikasının sadece radikal fikirlere sahip olanları hedef aldığını iddia ediyor.

Müslümanları katliam ve tehdit ile baskı altına alan Çin yönetiminin zorba politikaları karşısında can emniyeti olmayan ülke içindeki Müslümanlar, Pekin’i eleştiremiyor. Ülke dışında daha önce toplama kampında bulunmuş Müslümanların anlattıkları ise kan donduruyor.

Müslümanlara oruç tutturulmuyor ve kamplarda namaz kılmak yasak. Zorba kararların dışına çıkıp ibadet edenler, radikal diye nitelendirilip hücrelere atılıyor ve işkence yapılıyor. Toplama kamplarında kaybolan Müslümanların aileleri hala akrabalarının cesetlerinin verilmediği belirtiyor. Çin’in organ ticaretindeki 1 milyar dolarlık payı dikkate alındığında cesetlerin ailelere neden verilmediği sorusu cevap buluyor.

Doğu Türkistan’ın Sahipsizliği Devam Ediyor!

Urumçi katliamının acıları unutulmadığı halde Doğu Türkistanlı Müslümanlar bugün de çok çeşitli zulümlere maruz kalıyorlar. Çin Devleti, Çinli gençlerin Müslüman Uygurların evlerinde zorunlu misafirlikler yapmalarını, gelinlik Uygur kızların Çinli erkeklerle evlendirilmesini, yeni doğan bebeklere İslâm’ı çağrıştıran isimlerin verilmemesini sağlayan birtakım uygulamalara imza attı. Her türlü kişisel teknolojik aletler toplatılarak mutlak bir gözetim devleti kuruluyor. Uygur Müslümanları Çin anayasasının koruma altına aldığı hakların birçoğundan faydalandırılmıyor.

Uluslararası basının da fazla irtibat kuramadığı bölgelerde ÇKP uygulamaları distopik toplumları aratmıyor. Her türlü dinî faaliyet ya kısıtlama altında ya da yasaklanmış durumda. Uygurlar anadilde eğitim hakkına anayasada sahip olsalar da uygulama 2000’li yıllardan beri kaldırılmış durumda. Çocukların isimleri İslamî çağrışımlar yapıyorsa yasak getiriliyor ve değiştirilmeleri zorunlu kılınıyor.

Polis sayısında katlanarak yaşanan artışlar, son teknoloji gözetleme ve kontrol sistemleri ve hâkim önüne çıkarılmadan insanların gönderildiği toplama kampları… Doğu Türkistan’da bugün milyonlarca Uygur toplama kamplarında tutuklu. Tüm insan hakları askıya alınmış durumda.

Çin Zulmü

Komünist Çin yönetimi açık hava cezaevine dönüştürdüğü Doğu Türkistan’da Müslümanlara ibadet etmeyi yasaklıyor. Müslüman ailelerinin kızlarını Çinli erkeklere evlendiriyor. Organlarını çaldığı Müslümanları ailelerine teslim etmemek için cesetlerini yakarak yok ediyor.

Müslümanların evlerine yatılı Çinli memurlar gönderiyor. Toplama kamplarında işkenceye tabi tuttuğu Müslüman ailelerin çocuklarını yetimhanelerde Çinli gibi yetiştirip asimile etmek için eğitim veriyor. Ayrıca kanaat önderlerini, ozanları, alimleri, hafızları ve ileri gelenleri işkenceyle hücrelerde katlediyor.

İslam beldelerinin yöneticileri bu zulmü sürdüren Çin yönetimine ticari ve siyasi çıkarlar için susup alenen destek veriyor ya da bu zulmün olmadığını söyleyip kendi halklarını aldatmaya devam ediyor.