İnsan, hayat ve kainat hakkında ortaya koyduğu temel fikriyle; insan aklını ikna etmeyen, fıtratla çelişen ve kalbe güven vermeyen bir akideye dayanan Kapitalizm, iktisadi siyasetini şu anlayışa dayandırmıştır: “İnsanın ihtiyaçlarına oranla mal ve hizmetlerin yetersiz olmasından dolayı üretimin arttırılması gereklidir.”
Buna esasa göre; “üretimin arttırılması” düşüncesi, insanın ihtiyaçlarını göz ardı etmiş, servetin toplumdaki fertlere adaletli bir şekilde dağıtımından ziyade, Kapitalist sermayedarların oluşturulmasına zemin hazırlanmış, böylece toplumda fakir ile zengin arasında devasa farklar oluşturulmuş bu da zamanla Kapitalist ülkelerde ekonomik krizleri, işsizliği, fakirliği gündeme getirmiş, böylece insanlar temel ihtiyaçlarının dahi karşılanamamasının neticesinde eylemlere başlamışlardır.
İşte bu çerçevede Tunus’ta 17 Aralık 2010 yılında manavlık yapan 26 yaşında Muhammed Buazizi adındaki bir gencin Tunus polisinin, sattığı mallarına el koyması ve kendisine kötü davranması sonucunda kendisini yakmasıyla sanki, Kapitalist ideoloji ve diktatör yöneticilerin tarih sahnesinden silinmesi için düğmeye basılmış oluyor, “servetin fertlere dağıtımı değil de ihtiyaçların fazlalığı gerekçesiyle üretimin arttırılmasını temel felsefe edinen Kapitalizm için çöküş süreci başlıyordu. 26 yaşındaki Buazizi’nin belediye binası önünde üzerine benzin dökerek kendisini yakması, ölmeden önce "Yoksulluğa son, işsizliğe son" diye haykırmasıyla Tunuslular sokaklara dökülmüş ve bu protestolar neticesinde Bin Ali rejimi devrilmiş, hatta Kapitalist zincirin her bir halkası bu devrim ateşinden nasibini almıştır.
Sömürgeci kafirler ve onların ajanları hızlı bir şekilde devreye girerek devrimleri kontrol altına almak için ajanlarına reformlar yaptırmış, yöneticileri değiştirmiş, refah seviyesini yükselten, yani toplumun gazını alan yamalarla Tunus, Mısır, Libya, Yemen gibi ülkelerde devrimi kontrol altına almayı başarmıştır. Ancak inşallah Biladü-ş Şam-Suriye, Kapitalist ideolojinin, ve bu ideolojinin hizmetçisi olan yöneticilerinin tarih sahnesinde silindiği son durak olacak ve İslam ümmeti bu beldede Allah’ın izniyle Raşidi Hilafet Devletini kurarak, “la ilahe illallah Muhammeden Rasulullah” sancağı altında tek bir ümmet, orduları tek bir ordu olacak, tarih boyunca “yenilemez ordular” olarak bilinen İslam orduları-Hilafet’in orduları tarih sahnesinde yeniden güçlü bir şekilde yerini alacak, İslam’ın önündeki maddi engelleri ortadan kaldırmak için cihad ve fetihler başlayacak, İsrail’den başlayarak İslam beldelerindeki sömürgeciler ve ajanlarını ortadan kaldırılacak.
ABD, İngiltere,Rusya, Fransa, ve Çin, gibi kafir devletler tarihin çöplüğüne atılacak, Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem)2in müjdelediği Roma fethedilecek ve bu fetihlerle birlikte Müslümanlar İslam’ı yeryüzünün tamamına ulaştıracaklar inşallah…
وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ
“O gün müminler de Allah'ın yardımıyla sevineceklerdir.” (Er-Rum-4)