Bundan 10-15 yıl önce “gökkuşağı” ile ilişkilendirilen LGBT zihniyetini sokaktaki vatandaşlara, okuldaki öğrencilere ve onların ebeveynlere sormuş olsaydık muhtemelen bir çoğundan şunu duyardık: “Ne demek LGBT ve gökkuşağı? Bunla bunun ne alakası var!” Bugünlerde ise herkes, özellikle genç kesimin LGBT ile alakalı malumat sahibi olması bir yana, fiilî olarak binlerce hatta on binlerce gencin cinsel bunalıma girdiğini ve bunun neticesi olarak onlara dayatılan cinsiyet değişikliğine teşebbüs ettiklerine şahit oluyoruz. Bunu sadece Türkiye’de değil bilakis tüm dünyada hatta en belirgin bir şekilde Batı ülkelerinde gözlemlemekteyiz. Uzmanlar son 10 yılda bu rakamın tam olarak 25 kat arttığını dillendiriyor. Yani örneğin; 2012 yılında dünya genelinde 100 bin cinsiyet değiştirme talebinde bulunulmuşsa bu rakam 2022 yılında 25 kat artarak 2,5 milyona ulaşmış oluyor. Resmî rakamlara göre; Türkiye’de, 2013 yılında ortalama senede 800 cinsiyet değiştirme başvurusu yapılırken bu rakam şu an İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Akın’a göre 6700’e ulaşmış durumda.
Dünya genelinde cinsiyet değiştirme teşebbüsünün son 10 yılda 25 kat arttığını dillendiren araştırma raporu Almanya’da 120 uzmanın (Prof. veya Dr. ünvanlı biyoloji ve psikoloji uzmanı) imzası ile 01 Haziran 2022 tarihinde yayınlandı.[1]
Bu bildirinin başlığı; “Kamu Hizmeti Yayıncılarının Yanlış Haberciliğini Durdurun!” şeklinde belirlenmiş. Konunun uzmanı olan 120 doktor haricinde değişik alanlarda uzman olan toplam 1405 kişi daha bu bildiriye imza atarak desteklerini sunmuşlar. Özellikle yanlış bilgilerle çocuklara dayatılan cinsel kimliği ciddi bir şekilde eleştiren bilim insanlarının, Almanya medyası tarafından adeta yok hükmünde görülerek hiç bir şekilde ciddiye alınmamış olması durumun nasıl merkezî bir şekilde dayatıldığını göstermektedir. Habercilik etiği gereği yayınlanan haberlerin ise yayından kaldırılması için baskı yapılmış. Örneğin Almanya’nın en büyük gazetelerinden biri olan “Welt.de” sayfasında 5 gazeteci bilim insanlarını destekleyici bir haber yapınca, LGBT lobisi tarafından topa tutulmuş ve hemen ardından Welt.de gazetesi ile beraber onlarca gazete ve dergiye bünyesinde barındıran Springer Verlag sahibi Mathias Döpfner, 04.06.2022 tarihinde bir açıklama yapma gereği duymuş. Mathias Döpfner özellikle haberi eleştirirken şu cümleyi kuruyor: “İki cinsiyet haricinde üçüncü bir cinsiyeti kabul etmeyen gazetecilerin haberi bilimsellikten uzaktır.” Bu hadise, yüzlerce hatta binler olaydan sadece bir örnek.
Uluslararası bir gücün adeta düğmeye basmışçasına iklim krizi ile paralel olarak LGBT zihniyetini de çok ciddi bir medya, siyaset ve eğitim üçgeni üzerinden geleceğin gençlerine dayatıldığı aşikâr. “8 milyar insanın fazla olduğunu” dillendiren ve “doğum oranlarının kontrollü bir şekilde düşürülmesi gerektiğini” savunun bazı ülkeler olduğunu hatırlatmak isterim. Örneğin; İngiltere’nin en çok satan gazetesi The Guardian’ın “İklim değişikliği ile mücadele için daha az çocuk yapın” şeklinde haberlerle halkı yönlendirdiğini görüyoruz. 4. Sanayi Devrimi’yle insan gücüne ihtiyaç azalacağından, halkın önemli bir kısmının fakirleşeceği ve iş bulmanın daha da zorlaşacağı endişesinden(!) hareketle nüfusun düşürülmesi amaçlanmakta. Yeni oluşturulmak istenen sistemde insanlar, iyice bireyselleşsin; bedenen ve zihnen güçsüz bir halk kitlesi oluşsun istenmekte. İklim bahane edilerek birçok araç ve gereç yasaklanmak isteniyor. Yine pandemi bahane edilerek insanlar evlere hapsedilmiş durumda ve birçok işin internet üzerinden yapılması zorunlu hâle getiriliyor. LGBT sapkınlığı ile aile yapısı yok edilmek istenirken; toplumda psikolojisi bozulmuş, kontrolü çok daha kolay bireyler var edilmeye çalışılıyor.
Bu bireylerin örnek aldıkları eşcinsel sanatçılardan biri olan Harun Nuri Ateş, 21.05.2021 tarihinde katıldığı Youtube kanalı BaBala TV’de, “LGBT ve Homofobi” başlıklı tartışmada Psikolog Hayrettin Şahin’in; “insanın fıtri (biolojik) olarak iki özelliğinden birinin üreme olduğunu” söylediğinde şu kan dondurucu ifadeleri kullanmıştı: “Üremeyi keşke durdurabilsek; dünyanın ne hâle geldiği ortada! Biz üredik de arşa mı erdik; perişan ettik gezegeni. Aşıların yan etkilerinden birinin de kısırlık olacağı söyleniyor inşallah doğru çıkar ve nüfus gerçekten de azalır!” İşte küresel finans ve dijital elitlerin duymak istedikleri fikirler bunlar. Üreme dursun, insanlar birey olarak akla, hayale gelmeyen sapıklıklarla hayatlarına yön versinler ve adeta uzaktan bir kumanda ile yönlendirilen bir birey hâline gelsinler.
LGBT rezilliği, ilk etap fazla dikkat çekmeyen, bilinçaltında oluşturulan yoğun lobi faaliyetleri ile ivmesi her geçen gün daha da artan bir boyuta ulaşmakta. Örneğin; gökkuşağı bayrağının son 10 yılda neredeyse her yerde; okullarda, kiliselerde, hastane veya büyük market zincirlerinin giriş kısmında hatta evlerin balkonunda gösterilerek LGBT sapkınlığı, Almanya halkının bilinçaltında normalleştirilmeye çalışılıyor. Yine herkesin günde en az 3-4 saat elinden düşürmediği cep telefonunun hemen hemen her uygulamasının yanında, üstünde veya başka uygun bir yerinde gökkuşağı simgesini görmek artık normal sayılıyor. Yine ilkokul çocuklarının eğitim aldıkları kitaplarda erkek ve kadın haricinde üçüncü bir kişi olarak “diğerleri (diverse)” dillendirilmeye başladı. Okullarda özellikle birçok eğitim alanında kız ve erkek ayrımını ortadan kaldırmak adına öğrenciler, hemen hemen her alanda karışık şekilde eğitime tabi tutulmaktalar. Örneğin; sınıflarda erkekler ile kızların karışık oturması zorunlu hâle getirildi. Yine spor dersleri karışık yapılmaya başlandı ve benzerleri. Bu ilk aşama. Bir sonraki aşamada muhtemelen giyinme odaları veya tuvaletlerde “diğerlerini” ön plana çıkarabilmek adına tepkiler nötr hâle getirilmeye çalışılacaktır.
120 uzmanın imzaladığı raporda; özellikle çocukların izlemiş oldukları kanallarda LGBT doktrininin normal bir şeymiş gibi gösterilmiş olması ciddi bir şekilde eleştiriliyor. 1971 yılından beri 10 yaş ve altında olan çocukların anlayabilecekleri bir dilde bilimsel konuları anlatan bir program olan “Die Sendung der Maus/Fare ile Yayın”, bundan bir kaç ay önce cinsiyetini değiştirmiş bir erkeğin hikâyesini anlatan bir yayın yaptı. Toplumun bir kısmı bu yayını eleştirirken bir kısmı da savunmuş. Programda hikâyesi anlatılan kişi, çocukken aslında kendisini kız olarak hissettiğini ama bu durumu ailesine hatta en yakın arkadaşlarına bile anlatamadığını ifade ediyor. Daha sonra cinsiyetini değiştirmek ve artık toplum içerisinde kadın olarak bilinmek istendiğini ve kadın gibi giyinip ismini değiştirdiğini anlatıyor. “Çocuklara bu neden anlatılır?” şeklinde ailelerin ve çoğu uzmanın eleştirdiği bu yayın, diğer birçok dizi, çocuk filminden sadece biri.
Mezkûr raporda eleştirilen konulardan bir diğeri de; ailelerin rızası aranmaksızın 14 yaşına geldiklerinde çocuklara cinsiyet değiştirme hakkı verilmesi için yasal zeminin oluşturulmak istenmesi. 14 yaşına kadar okullar ve klasik ve sosyal medya araçları marifetiyle, zihniyetleri LGBT propagandası ile değiştirilen, algıları yönetilen çocukların, 14 yaşına geldiklerinde benliği ile çelişki içerisinde olması istenmekte adeta. Yani kız mı, erkek mi olduğunu anlayamayan ve bu nedenle de ailelerin çocuklarını “diğerleri (diverse)” olarak yetiştirmek zorunda kaldıkları bir sürece doğru evriliyoruz.
Bu sapkınlık, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından önceleri “hastalık” olarak kabul ediliyorken Mayıs 1990’da gerçekleştirilen 43. Dünya Sağlık Kongresi’nde onaylanan Uluslararası Hastalık Sınıflaması (ICD-10) listesinden çıkarılmasıyla küresel olarak da normalleştirmenin ilk adımı atılmış oluyordu. DSÖ Covid pandemisi bahanesi ile ne amaçladıysa LGBT’nin normalleşmesi için attıkları adımlarla da aynısını amaçlamaktadır. DSÖ’nün en büyük finansmanlarından biri olan Microsoft’un kurucusu ve sahibi Bill Gates’in, 2015’te ABD Yüksek Mahkemesi’nin tüm ülkede eşcinsellerin evliliğine olanak tanıyan kararını ilk tebrik edenlerden olması tesadüf olmasa gerek. Hatta bunu kutlamak için tüm şirketlerine gökkuşağı bayrağı çekilmişti. Aynı yıl New York’un İnsan Hakları Komisyonu tarafından yayınlanan kılavuzda (Gender Identity/Gender Expression: Legal Enforcement Guidance); transseksüel işçi ve kiracılara kasten yanlış zamir kullanan işveren, ev ve işletme sahiplerinin 250.000$ potansiyel para cezalarıyla karşı karşıya kalabilecekleri belirtiliyor.
Baskıların ne hâl aldığını anlamak için yine ABD’den bir örnek vermek istiyorum:
2018 yılında Virginia’da Fransızca öğretmeni olarak çalışan Peter Vlaming, transseksüel bir kız öğrencisinin bir gün “ben artık erkek oldum onun için bana ‘kız (she)’ değil ‘erkek (he)’ olarak hitap edeceksiniz” şeklindeki dayatmasını kabul etmeyip “kız (she)” şeklinde hitap etmeye devam edince öğrencinin şikâyeti üzerine okuldan atılıyor.
Bir diğer örnek de yine Virginia’daki Fairfax şehir okulundan… Bu okul da 2018 tarihinde “biyolojik cinsiyet” tanımını müfredatından kaldırıyor ve yerine “doğumda atanan cinsiyet” tanımı koyuyor. Çocuğun kimliği bu şekilde değiştirilmeye açık bir hâle getirilerek fıtratından sapmış bir nesil oluşturmanın temelleri atılmış oluyor.
ABD bu zihniyeti sadece kendi ülkesinde değil bilakis birçok ülkede dayatmaya çalışıyor. Örneğin; 2019 yılında “finansal yardımları keseriz” tehdidi ile Kosova Meclisi’den eşcinsellerin evliliğine onay vermesi için baskı yapıyor ve “Onur(!) Yürüyüşü” olarak adlandırdıkları bir yürüyüşe ABD ve İngiliz büyükelçisinin eşliğinde Cumhurbaşkanı’nın da katılması isteniyor.
İşte vahim tablo bu şekilde ilerlemeye devam ediyor. İslâm’ın hayatta olmadığı her geçen gün daha da kötü bir hâl olacak her şey… İlk önce çocuklarımızın inançları ile oynandı ve ardından eşcinsel ve benzeri sapıklıkları onlara aşıladılar. Buna paralel olarak ekonomik ve askerî darbeler ve savaşlarla kendi emelleri için yol almaktalar. Sonrasında ise toplumun ne hâle geleceğin artık siz düşünün.
Rabbimizin şu kavli ile konuma son vermek istiyorum:
[اِنَّكُمْ لَتَأْتُونَ الرِّجَالَ شَهْوَةً مِنْ دُونِ النِّسَٓاءِۜ بَلْ اَنْتُمْ قَوْمٌ مُسْرِفُونَ] “Kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Doğrusu siz, haddi aşan azgın bir toplumsunuz.” [Araf Suresi 81]
Rabbim çocuklarımızı bu sapkın LGBT zihniyetinden korusun, kâfirlerin tüm tuzaklarını başlarına geçirecek olan ikinci Râşidî Hilâfet Devleti’ni tez zaman bizlere nasip etsin. (Âmin)
[1] https://www.evaengelken.de/aufruf-schluss-mit-der-falschberichterstattung-des-oeffentlich-rechtlichen-rundfunks/